Evet! ÖZETİ| İstanbul’da Kedi Müzesi kuruluyor. Yakında açılacak... Sıkı sıkı tembih ettiler: Henüz hazır değil, sakın yerini söyleme diye, ben de söz verdim söylemeyeceğim. Ama hazırlıkları gezip gördüm ve gözlerime inanamadım! Gördüğüm kadarı bile beni uçurmaya yetti! Daha fazla kendimi tutamayıp, yerini söylemeden gördüklerimi paylaşıyorum:
SUNAY AKIN FAKTÖRÜ
Önce şunu söylemeliyim: her şey Sunay Akın’la başladı! O sadece usta bir şair, müthiş bir anlatıcı değil, aynı zamanda olmazı olur kılan bir büyücü. İstanbul’a kazandırdığı Oyuncak Müzesi’ni gördüyseniz, bu dediğime şaşmazsınız.
(Kötü Kedi Şerafettin)
Kedi Müzesi, Sunay Akın’ın yeryüzünün her yerinden yıllar içinde oluşturduğu koleksiyonlar ve Beşiktaş Belediyesi’nin işbirliğiyle gerçekleşiyor. Hazırlıklar uzun süre gizlilik içinde sürdü. Oyuncak Müzesi’nin ve daha nice müzenin tasarımcısı olan ve İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 35 yıl sahne tasarımı yapan Ayhan Doğan, harika buluşlarla müzeyi tasarladı. Bütün işin koordinatörlüğünü, arşivci, araştırmacı, yazar Şeref Özsoy üstlendi.
Bir küçük itiraf: Benim Kedi Müzesi’ni herkesten önce görme nedenim, bin yıl önce İngilizce’den Türkçe’ye çevirmiş olduğum Barbara Sleeigh’in “Kediler Kralı” çocuk kitabı sayesinde oldu. Evet o kitap da müzede yerini almış durumda!
(Gündüz Doğan Ekşioğlu’nun kedisi)
MASAL TARİHİ
Kedi Müzesi’nden içeri giriyorum: Karşımda İstanbul sokakları... Damlarda, pencerelerde, balkonlarda kediler... İlerliyorum... Aa bir köşede sokak ciğercisi ve neden şaşayım ki: işte ciğercinin kedisi! Tanıdım elbet: Orhan Veli’nin Kuyruklu şiirinden tanıdım...
Hayır böyle anlatmamalıyım: Sürprizleri bozmamalıyım:
İki katlı müzenin her bölümü bir başka dünya: Masallardaki kediler... Kediler ve büyücüler, kara kediler ya da süpürgeye binmiş kediler... Çizmeli Kedi’den Tom ve Jerry’ye, Garfield’den Kötü Kedi Şerafettin’e... Bütün kediler toplanmış... Satranç oynayan kediler, kumbara kediler, oyuncak kediler, masal tarihi burada...
Kediler ve eğitim, kediler ve oyunlar, kediler ve bulmacalar...
(Tom ve Jerry)
Kedi ve deniz, kedi ve başka hayvanlar... Kediler ve fareler bölümünde kendimi koskoca bir gravyer peynirinin içinde bulmaz mıyım! Hoppala, yoksa ben Alice miyim acaba?
Neyse peynirden çıkıp sanata sığındım:
Edebiyatta kediler, sanatta kediler, sinemada, müzikallerde kediler... Hele çizgi romanlarda kediler bölümünden (Müzenin en geniş bölümü) bir türlü ayrılmak istemedim!
Kedi Müzesi hiç çaktırmadan iki mini müzeye de kapı açmış durumda: Kaleci kedilerden kaleciler müzesine; oradan da Nuh’un gemisine uzanıveriyoruz... Zaten Nuh’un gemisi de okyanusların ve de dünyanın içinde bir nokta!
ŞİİRLERE KONU OLAN KEDİLER
Şiirde kediler deyince biraz soluklanalım.
Orhan Veli “ Uyuşamayız, yollarımız ayrı; / Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; / Senin yiyeceğin, kalaylı kapta; / Benimki aslan ağzında; / Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik. // Ama seninki de kolay değil, kardeşim; / Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü” demişti
Malum ciğercinin kedisi sokak kedisine yanıt bile vermişti “Cevap” şiiriyle: “Açlıktan bahsediyorsun; / Demek ki sen komünistsin. / Demek bütün binaları yakan sensin. / İstanbul’dakileri sen, / Ankara’dakileri sen... / Sen ne domuzsun sen”
Sunay Akın hiç boş durur mu... “Galata Köprüsü” şiirinin bir bölümünde şöyle der:
“Sokak kedileri Orhan Veli’nin / sizi gidi komünistler sizi / mesken tutmasaydınız köprü altını / yıkılmazdı bugün / Marx’ın bir heykeli gibi...”
Kedi Müzesi heyecanım, kedi sohbeti ve hele hele şiirlerdeki, sanat eserlerindeki kediler ve de kedi tutkusu kolay kolay bitmez. Ama benim yerim bitti. Kedi müzesinin açılmasını beklerken, emeği geçen herkese teşekkür ediyor ve Sunay Akın’dan da bir ricada bulunuyorum: Lütfen bir de Vicdan Müzesi açılması için önayak olsana...
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER