USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BÄ°ST 0.000
Teknoloji

Çikolatanın Tadı Kadar Tatlı Olmayan Hikâyesi

Bol sütlü, bitter, beyaz, fıstık, fındık derken çikolatanın her damak tadına hitap edebilen binbir çeşit hali var. Peki ya binbir çeşidi bulunan çikolatanın bitterden katbekat daha acı hikâyesini biliyor musunuz?

Çikolatanın Tadı Kadar Tatlı Olmayan Hikâyesi
06-08-2022 18:53
Google News

GeçtiÄŸimiz ÖZETÄ°| günlerde Afrika’daki ülkelerin neden cetvelle çizilmiÅŸ gibi net ve düzgün sınırlara sahip olduÄŸuna deÄŸinmiÅŸ ve bu durumun temelinde Afrika’da yıllarca süren sömürge faaliyetleri olduÄŸunu açıklamıştık. Gelgelelim, Afrika’da sömürülen tek ÅŸey deÄŸerli madenler deÄŸil...

Bugün sizlerle beraber Afrika’da çikolata uÄŸruna yaÅŸanan insanlık dramına ve doÄŸa katliamına göz atacağız.

Tatlı krizlerimizin olmazsa olmazı çikolatanın, günümüzdeki hikâyesinden önce geçmiÅŸteki hikâyesine şöyle kısaca bir göz atmamız gerekirse...

Mayalar

Mayalar Dönemi'nde halkın çikolataya dokunmasını yasaklayan bir çizim

Günlük hayatta pek çok gıdada karşımıza çıkan ve neredeyse herkesin severek tükettiÄŸi çikolata, MÖ 1900’lü yıllarda Mayalar tarafından keÅŸfedilse de alışılageldiÄŸimiz çikolata ile Aztek Kralı II. Montezuma (ya da Moktezuma) Dönemi’nde karşılaşıyoruz.

Pek çok tarihçiye göre, Aztek Kralı’nı ziyarete gelen Kristof Kolomb ve Hernan Cortes’e bizzat II. Montezuma tarafından altın sürahilerle çikolata ikram edilir. KaÅŸifler bu ikramı çok beÄŸenirler ve krala bu tadın Avrupa’da olmadığını söylerler. Gerekli izinleri, ham maddeyi ve tarifi de alarak Avrupa’ya dönen kaÅŸifler, ülkelerinde bu tadı sergilerler ve yoÄŸun bir ilgi ile karşılaşırlar.

Bir çikolata şelalesi için en az 4 yıllık bir emek vermek gerekiyor.

Kakao ağacı .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }

Hepimizin bildiği üzere çikolata, kakao ağacının meyvesine ait çekirdeklerden üretilir. Yani çikolata yiyebilmek için kakao ağacına ve bu ağacın çekirdeklerine ihtiyacımız var.

Olayı “hadi bugün kakao aÄŸacı dikelim, yarın da çikolata yiyelim” gibi düşünsek de aslında bu iÅŸ o kadar da kolay deÄŸil çünkü yeni dikilen bir kakao aÄŸacı ilk 4 yıl boyunca meyve veremez. Bu da bir aÄŸaçtan 4 yıl boyunca bir gram bile çikolata üretemeyip 4 yıl boyunca ürün alamadığınız bir aÄŸacın bakımlarını üstlenmeniz anlamına geliyor.

Çikolata tutanın parmağını yalaması şöyle dursun, neredeyse çikolatayı tutanın parmağı kesilecek!

Kakao çekirdekleri

GeçmiÅŸten bugüne kadar sürekli “bal tutan parmağını yalar” derler. Bal tutan gerçekten parmağını yalar mı bilinmez ama çikolata tutan (daha doÄŸrusu kakao çekirdeÄŸi) asla yalayamıyor. Hatta yalamak şöyle bir dursun, parmağını kesilmekten bile zor kurtarıyor.

Gelin şimdi hep beraber, en mutlu anlarımızda her daim yanı başımızda biten çikolatanın insan kaçakçılığından tutun da çocuk işçiliğine kadar uzanan ve doğayı adeta katleden karanlık dosyasına bir göz atalım.

Dünya üzerindeki ufacık bir alan, her yıl milyarlarca insanın çikolata krizlerine derman oluyor.

Çekirdek

Dünya genelinde her yıl yaklaşık 7 milyar ton çikolata üretiliyor. Bu da aslında her insanın yılda yaklaşık bir kilo çikolata tükettiğine işaret ediyor. Hal böyle olunca her yıl 7 milyar ton çikolata üretebilecek kadar kakao ağacına ihtiyacımız var fakat bir kakao ağacını yetiştirebilmek o kadar da kolay mı?

Bir kakao ağacının ilk dört yıl meyve veremediğinden bahsetmiştik. Bunun yanında kakao ağaçları neredeyse endemik (sadece belirli bir bölgede yetişebilen) türden bir bitkidir. Örneğin kakao ağaçları, hem çok yoğun yağış hem de yüksek sıcaklık ister. Bunun yanında doğrudan güneş ışığını ve rüzgarı sevmez. Bu da kakao ağaçlarının yetiştirilmesini oldukça güç kılıyor.

Tüm bu zor ÅŸartlara raÄŸmen Afrika’nın iki ülkesi FildiÅŸi Sahili ve Gana, dünya kakao aÄŸacı ihtiyacının %52’sini saÄŸlar. Bu iki ülkeye Endonezya, Nijerya ve Ekvator’u da eklersek, oranı %77’ye çıkartmış oluruz. Yani kısacası, çikolata için kakao aÄŸaçlarına ve kakao aÄŸaçları için de bu ülkelere ihtiyacımız var.

Yine hatırlatmakta yarar var; doğaya en çok zarar veren hayvan maalesef ki insandır...

Kakao

İnsanoğlunun açgözlü bir canlı olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Bu açgözlülük, kakao ağaçları için de aynı şekilde devam ediyor. Çikolata üreticileri, daha fazla çikolata üretebilmek için daha fazla kakao ağacı dikiyor. Tabii kakao ağaçları dünyanın sadece kısıtlı yerlerinde yetişebildiği için, özellikle Fildişi Sahili ve Gana gibi ülkelerdeki doğal ormanlar yok edilip, buralara kakao ağaçları çiftlikleri kuruluyor.

Bağımsız yayımlanan raporlara göre, bu doÄŸa katliamından ötürü kakao aÄŸaçları çiftliÄŸi uÄŸruna Afrika’da son 50 yılda orman örtüsünde %80 azalma görüldü.

Yerken çoÄŸumuzun aÄŸzında hoÅŸ bir tat bırakan çikolatanın hikâyesi, vicdanlarımızda hoÅŸ bir tat bırakmayabilir.

İşçiler

Çikolata üreticilerinin daha fazla çikolata üretebilmek adına doğaya verdiği zarardan yeterince bahsetmişken, insana verdiği zarardan bahsetmezsek olmaz. Doğayı acımasızca katledenler, insanlara karşı ne tür suçlar işliyormuş gelin hep beraber inceleyelim.

Konunun hassasiyeti gereÄŸince çikolata üreticilerinin insanlara karşı iÅŸlediÄŸi suçları “emek istismarı” ve “çocuk işçi” baÅŸlığı altında iki farklı yönden incelememiz daha doÄŸru olacaktır.

Kakao işçileri, günlük 1 paket çikolata fiyatı kadar bile para kazanamıyorlar!

İşçiler

Bağımsız araştırma şirketleri ve insan hakları kuruluşları, pek çok kez yayımladıkları raporlarda kakao işçilerinin zor şartlarda ve asla adil olmayan ücretler karşılığında çalıştığını daha önce pek çok kez açıklamıştı. 2020 yılında açıklanan veriye göre kakao işçilerinin günlük ücreti sadece 0,90 dolar.

Konuyu daha iyi anlamak için biraz matematik yapalım. Bir kakao işçisi, bir ay boyunca eÄŸer hiç ara vermeden çalışırsa, ay sonunda eline geçen para sadece 27 dolar olacak. Bu verinin daha acı kısmı ise, “ortalama” ifadesi. Yani günde 0,90 doların altında çalışan, ayda 27 dolar kazanamayan kakao işçileri de mevcut.

Günde yarım dolar kazanıp ay sonunda eline 15 dolar geçen işçileri de düşünecek olursak eğer; Avrupalı çikolata üreticilerinin daha fazla çikolata üretmek için sadece doğayı değil, insanları ve onların emeklerini de sömürdüklerini açıkça ifade edebiliriz.

Çikolatanın ham maddesi kakao ağacı, kakao ağacının olmazsa olmazı ise çocuk işçiler!

Çocuk işçi

Afirka’da kakao işçilerinin emek sömürüsünden sonra gelen konu, vicdanlarımızı daha da rahatsız edecek bir konudur diye tahmin ediyoruz. BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM)’in yayınladığı raporlara göre sadece Gana’daki kakao ormanlarında 1,6 milyon çocuk işçi çalışıyor ve bu çocukların 1,4 milyonu 5 ila 11 yaÅŸ aralığında.

Yine BM raporlarına göre çocuk işçilerin önemli bir kısmı Afrika’nın çeÅŸitli ülkelerinden kaçırılarak getirilen çocuklardan oluÅŸuyor. DiÄŸer devletlerde çalışan çocuk işçilerin sayısı bilinmese de dünyada kakao işçisi olarak çalışanların 2/5 oranında çocuk olduÄŸu tahmin edilmektedir.

Son yıllarda küresel baskı ve biraz da göz boyamak için çikolata üreticileri çeşitli adımlar attı.

Çocuk işçi

Marka vermeye lüzum duymadan, son yıllarda açıklanan verilerden ötürü dev çikolata firmaları ormanları korumak için doğa dostu projeler ürettiklerini ve bu tarz projelere sponsor olduklarını, çikolata ürünlerine zam yapıp, zam payını doğrudan işçilere dağıtarak işçi ücretlerinde iyileştirme sağladıklarını, çocuk işçiliğinin kanayan bir yara olduğunu ve bunun için de önlemler alacaklarını açıkladılar.

Pek çok kişi bu adımların göz boyamak için atıldığını düşünse de bizler bu adımların yapıcı çözümler olmasını temenni ediyoruz.

Bonus: Yıllardır kakao işçisi olarak çalışan fakat bırakın çikolata tatmayı, adını bile ilk kez duyan Afrikalı işçilerin çikolata ile tanıştıklarında verdikleri tepki: