Yıllar ÖZETİ| içerisinde yaşanan teknolojik gelişmeler, insanların hayatını büyük çapta değiştirdi; ulaşım da bunlardan biri. Bundan yıllar önce uçak bulmak ve birkaç saat içerisinde şehir değiştirmek pek de kolay değildi, otomobile ulaşmak ise lükstü. Hal böyle olunca da özellikle de şehirler arası ulaşım, bugün bile sıklıkla tercih edilen otobüslerle sağlanıyordu.
Bundan 30-40 yıl önce otobüsler de bugünkü gibi değildi. Motorlardaki ilkelliği bir kenara bırakacak olursak, konforlu da değillerdi. Ancak o yıllarda dikkat çeken bir durum vardı: Çift katlı otobüsler... Bugün hurdalık dışında bir yerde göremeyeceğiniz çift katlı otobüsler, 1986 yılı itibarıyla Türkiye'de de kullanılmaya başlamıştı. Peki ne oldu da çift katlı otobüsler Türkiye'de tutmadı?
Çift katlı otobüsler, Türkiye'ye ilk kez 1986'da geldi.
*Türkiye'ye gelen ilk çift katlı otobüs: Setra S 228 DT.
Günümüzde hala hizmet vermekte olan Varan Turizm, Türkiye'ye ilk kez çift katlı otobüs getiren şirket olarak tarihe geçmişti. Takvimler 1986 yılını gösteriyordu ve "Setra S 228 DT" isimli bu çift katlı otobüs, o yıllar için benzersiz kabul ediliyordu. Hatta çift katlı otobüse binmek, halk arasında prestij meselesi olarak görülmeye başlamıştı. Hal böyle olunca Varan Turizm ile birlikte diğer şehirler arası taşımacılık şirketleri, hem Setra S 228 DT hem de Neoplan Skyliner gibi çift katlı otobüsleri Türkiye pazarına sokmaya başladılar.
Çift katlı otobüsler, sahip oldukları yükseklik nedeniyle oldukça iyi manzaralar sunuyordu. Öyle ki Türkiye'ye gelen ilk çift katlı otobüs Setra S 228 DT, tam 4 metre yüksekliğindeydi. Böylelikle şehirler arası yolculuk yapmak, üst katın özellikle de ön sıralarında benzersiz bir deneyim sunmuş oluyordu. Ancak çift katlı otobüslerin bazı dezavantajları da vardı.
Üst kat yüksekliği 1,68 metreydi.
Çift katlı otobüsler dışarıdan bakınca devasa boyutlara sahip olsalar da içerideki durum farklıydı. Yine S 228 DT üzerinden örnek verecek olursak; bu otobüsün üst kat yüksekliği yalnızca 1,68 metreydi. Yani 1,80 metre uzunluğundaki bir bireyin bu otobüste dimdik yürüme imkanı yoktu. Bu arada; otobüsün alt kat yüksekliği ise 1,80 metreydi. Yani pek de konforlu değillerdi.
Çift katlı otobüslerin tek dezavantajı kat yükseklikleri değildi. Bu otobüslerde üst kata çıkmaya yarayan merdivenler de oldukça dar ve dikti. Hal böyle olunca da üst kata çıkmak, kelimenin tam anlamıyla zulüm oluyordu. Konforsuzluk, bu otobüslerin ülkemizde tutmamasına yol açan hususlardan bir tanesiydi. Ancak tek neden bu değildi.
Mercedes-Benz O403, çift katlı otobüslerin yerine geçmeye başladı.
Alman otomobil devi Mercedes-Benz, 90'lı yılların başında O403 isimli yolcu otobüsünü piyasaya sürdü. Bu ve bunun gibi modeller, o dönemler için daha modern bir şekilde üretilmişlerdi ve maliyet durumuna bakılıdığı zaman daha iyi durumdaydılar. Hem daha konforlu hem de daha az masraflı olan otobüsler, vatandaşlar ile taşımacılık şirketleri için gözde olmaya başladı. Hal böyle olunca da çift katlı otobüsler, şehirler arası yolculuklar yerine şehir içi ulaşımda kullanılmaya başladı.
Çift katlı otobüslerin şehir içinde kullanımı, sonlarının gelmesine yol açtı!
Şehirler arası yolculuklardan çekilen çift katlı otobüsler, başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir gibi şehirlerde kullanıldı. Ancak bu kez de başka bir sorun patlak verdi. Öyle ki çift katlı otobüsler, esasında şehirler arası yolculuklar için tasarlanmışlardı. Şehir içi kullanımda ise sık sık dur-kalk yapmak gerekiyordu. Bunun doğal bir sonucu olarak da zaten yorgun olan otobüsler, arıza vermeye başladılar. Çift katlı otobüsler, şimdilerdeyse daha çok turizm amacıyla kullanılıyor ve sayıları da oldukça az...
Editor : Şerif SENCER