Beykoz ÖZETİ| Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evren Bolgün, Temmuz ayından bu yana Borsa İstanbul’da yaşanan hareketlilikle ilgili bazı banka hisselerinin yüzde 100 ile yüzde 450 arasında değişen oranlarda yükselişler kaydetmesinden destek alarak kamuoyuna vatandaşların BİST üzerine yatırım yapmaları gerektiği açıklamasını yapmış olan kamu üst düzey görevlilerinin “bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı” suçuna iştirak ettiklerini söyledi. Evren Bolgün ile borsadaki son gelişmeleri konuştuk.
- Ekonominin belki de rayında giden tek unsuruydu Borsa, ama son haftalarda gördük ki orada da herşey yolundan çıktı, ne diyeceksiniz? Borsa İstanbul’da ne oluyor?
Aslında piyasa hareketlerini bozma işlemi dört yıl öncesine 2018’e dayanıyor. 2018 Ağustos’ta BDDK swap kısıtlaması getirmişti. O piyasayı bozmadaki ilk adımdı. Sonra faiz sebep enflasyon sonuçtur söylemi geldi. 2018’in ortalarını bu anlamda milat olarak alıyorum. Merkez Bankası’nın bağımsızlığını tamamen ortadan kaldırıldı. Geldiğimiz noktada faizi de iyice absürd bir şekilde indirdik. Politika faizi malum yüzde 12’ye kadar indi. Bütün varlıkların fiyatlanmasında ana gösterge Merkez Bankası faizidir. Tüm piyasa bunun üzerinden döner. Geldiğimiz noktada burayı da öldürdük.
Yerli ve milli makro ihtiyati tedbirlerle kontrol edilmeyen kredi tarafı vardı onu da şimdi yüzde 100 kontrol ediyorlar. O tarafı da bitirdik. Geriye döviz ve borsa kalmıştı. TCMB rezervleri eritilince döviz piyasasının da serbestliğini bitirdik. Geriye borsa kalmıştı. Bu dinamikler içinde vatandaşların yatırım yapacağı başka yer de pek yoktu. Borsayı da cazip hale getirmek için hem bakanın açıklamaları hem de kamu bankaları kaynakları ve Türkiye Varlık Fonu alımlarıyla birlikte yatırım fonları esaslı alımlar oldu geçen Temmuz-Ağustos aylarında.
Evet 5 temmuzdan itibaren Borsaya bir yabancı girişi var. Bankalardaki ilk alım hareketleri Citibank, Deutsche Bank, HSCB üzerinden geldi. Ama alımların yüzde 100 yabancılardan geldiği belli değil. Çünkü Türk olmalarına rağmen yurtdışında işi olan oturum izni olanlar da orada hesap açmış olabilirler, onlara bıyıklı yabancı diyorum. Alım hareketleri özellikle ağustostan sonra yoğunlaşmaya başladı. Yabancılar var ama yerli spekülatörler de var.
Ben buna artık nitelikli operasyon adını veriyorum.
RESMEN MANİPÜLASYON
- Nasıl bir operasyon?
Gerçekten bir operasyon dönüyor. Spekülasyon demiyorum artık iş net şekilde manipülasyona döndü.
Borsa İstanbul kurulduğundan bu yana bayağı bilinçli sofistike bir olay yapıldı. Oldukça nitelikli ve bilinçli bir operasyon. İşin içinde kaldıraç var. Koordineli bir hareket var. Kolay bir iş değil. İşte borsadan hisse aldım, sattım veya açığı sattım, aldım şeklinde öyle basit bir işlem değil. Sonuçta bu kadar büyük işlem hacmi olan şirketler günlerce satıcısız sonra da alıcısız kaldılar.. ben 30 yıllık profesyonel finans kariyerim boyunca görmedim böyle bir şey.
Banka hisseleri 2 aylık zaman dilimi içerisinde yüzde 250-yüzde 450 arasında değişen düzeylerde yükselişler kaydetti. Temmuz-Eylül dönemi içerisinde spot piyasadaki bankacılık hisselerinde yaşanan yükselişlerin Vadeli BİST.30 endeksine önemli derecede pozitif katkısı oldu.
Banka hisseleri bazında artı yüzde 10, artı yüzde 10, artı yüzde 10….şeklinde yürütülen bir operasyon bu. Minimum 10 kat kaldıraç var yani. Yarım saat içinde yüzde 100 kazanmış oldular. Bu müthiş bir manipülatif kazanç aslında. Bu yabancının yapacağı karakteristik bir alım şekli değil. Yabancı böyle piyasaya girmez. 1.5 ay içinde Vakıfbank ya da Şekerbank gibi bir hisse yüzde 300-400’e çıkar mı, ne oldu bu bankalara? Sonra strateji kısır bir döngüne döndü.
VATANDAŞ ZARAR ETTİ
- Bu kısır döngü devam edecek mi peki?
Etmeyecek. Kaldıraç hadisesine müdahalede kamu otoriteleri çok geç kaldılar sadece izlediler. O işlemleri yapanlar kimse onların kazanmalarına seyirci kaldılar.
Özellikle spot banka hisselerindeki fiyat hareketlerinin kısa zaman dilimi içerisinde “yüzde 100 ile yüzde 450” arasında değişen oranlarda yükselişler kaydetmesinden destek alarak kamuoyuna vatandaşların BİST üzerine yatırım yapmaları gerektiği açıklamasını yapmış olan kamu üst düzey görevlilerinin “bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı” suçuna iştirak etmiş olduklarını görmekteyiz. BİST banka hisselerindeki aşırı değer kazançlarının haricinde VİOP Vadeli Piyasasında işlem görmekte olan Vadeli Banka Kontratlarından da kaldıraç düzeyleri değişmekle birlikte “20 Misli”ne yaklaşan düzeylerde kazançların elde edilmesine 13 Eylül tarihine kadar resmi otoriteler tarafından izin verildiğini gördük.
Kamu bankalarındaki kazancı kaçırdım diyen özel bankalara hücum eden sade vatandaşlar da sürecin sonunda ciddi zarar etmeye başladı.
Vadeli banka kontratları üzerinden başlayan operason neticesinde bazı BİST banka hisselerinde (SKBNK, TSKB) hâlâ sorun devam ediyor. Bu arkadaşlar kaldıraçlı VİOP piyasasında banka Uzun (Alım) pozisyonlarının fiziki teslimatı prensibi sebebiyle Borsa İstanbul’da o kadar hisse satın almış durumdalar ki şimdi bunları ellerinden çıkamıyorlar. Karşıda alıcı yok.
SORUN DEVAM EDECEK
- Peki ne olacak bu hisseler?
Bunun eritilmesi gerekiyor. Bunlar eritilene kadar sorun bu şekilde devam edecek. Halkbank da geçen hafta kendi hissesini aldı. Aymazlığın artık son noktasıdır bu. Bu ne demek karşıda alıcı yok, devlet kendi bankasını devreye sokuyor bu kişileri kurtarmak için.
Bir de şöyle bir sıkıntı var; VİOP’taki pozisyonların 30 Eylül’e kadar kapanması gerekiyor. Şimdi manipülasyon düzenlemesi getirilmesi planlanıyor. Muhtemelen bazı hisselerin vadelerini işleme kapatacaklar. Minimum pozisyon taşıma miktarlarını yükseltecekler. Neticede bu zararın bir şekilde karşılanması gerekiyor. Bu pozisyonlar yoğun olarak 4-5 aracı kurumda görünüyor. Şu anda temizlik yapılmaya çalışılıyor. Küçük yatırımcı 13 Eylül’e kadar bu hisselerde Kısa (Satım) vadeli pozisyon alanlar ciddi zarar ettiler. Ama bu arkadaşlar da o tarihe kadar çok ciddi kazandılar. Şimdi SPK bunlara ne kadar ceza keser bilmiyoruz. Sorun çözülmüş değil bu hafta da devam edecek.
FAİZ TEK HANEYE İNER
- Merkez Bankası geçen hafta yine faiz indirimine gitti, ne diyeceksiniz?
Yüzde 12’ye gelen bir faiz var. Yüzde 13-14’lerde tahvil faizi ve yüzde 25-36’larda olan kredi faizleri var. Faiz indirirken de Merkez Bankası’nın döviz rezervinden satıyorlar. Kararlar artık hiç rasyonel değil. Önümüzdeki aylarda ciddi bir parasallaşma hamlesi daha bizi bekliyor. 500 milyar TL’ye yakın para seçim için kullanılacak. Tam gaz seçim ekonomisi olacak. Faiz indirimleri devam edecek. Enflasyon yıl sonunda baz etkisiyle 10-12 puan düşecek zaten.
- Enflasyon yıl sonunda ne olur?
Enflasyonun yüzde 85’i aşıp baz etkisiyle yıl sonunda muhtemelen yüzde 75’lerde olacağını düşünüyorum. Gelişmiş ülkelerde yaşanacak olan resesyondan dolayı Şubat 2023’te enflasyonun bir miktar daha aşağıya gideceğini düşünüyorum. Türkiye’nin büyümesi de gelecek yılın ikinci yarısında yüzde 3’lere inebilir. 2023’te enflasyon ne olacak demenin şu ortamda bir önemi yok. İktidar değişecekse tüm ekonomi politikaları yenilenecektir.
- Şu anda Türkiye ekonomisindeki en temel sorunlar neler?
Ekonomi çok ciddi kur baskısı altında. Bu maliyetler ve enflasyonu artırıyor. Bunu çözülmesi lazım. Yılbaşından bu yana yüzde 40 kur artışı olmuş.
KUR 36 LİRAYA ÇIKMASIN DİYE ÇALIŞIYORLAR
- Kur kaça çıkar?
Burada noktasal tahmin yapmak çok zor. Faizi indireceğini düşünürsek o zaman kur tarafında artış olacak. Kasımda faiz indirimi olacağını düşünüyorum o zaman kur 20 lirayı aşar. Ocakta da yeni yılda faizi tekrar indirecekler. O zaman da dolar 22 liranın üzerinde olur. Üç ayda yüzde 20’lik bir kur artışı olacaktır. Artık satılacak döviz rezervi de kalmadı. Döviz sıkıntısında kısa vadede bir çözüm görmüyorum. Seçime kadar aslında dolarda 2021’de aralıkta gördüğümüz o ikiye katlanma olayının yaşanmaması için çalışıyorlar. Bugün 18 TL olan kurun aslında 36 liraya çıkmamasına çalışıyorlar.
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER