Netflix’teki ÖZETİ| Zeytin Ağacı, önce tanınmış oyuncularıyla ilgi çekti; sonra konusuyla. Bir kadın hikâyesi gibi ama içinde hastalık, sağlık, dram, komedi, evlilik, aşk, ne ararsan var. İzleyiciyi asıl şaşırtan ise muhtemelen çoğu kişinin ilk kez duyduğu “aile dizini”! Psikiyatrların ve doktorların kullandığı, bir tür alternatif tedavi yöntemi olan aile dizini, genetik mirasımızın sadece fiziksel özelliklerimizle ortaya çıkmakla kalmadığını, aile büyüklerimizin yaşadığı dramların da hayatımızda etkin izler bıraktığını ve bu yaraların da tedavi edilebilir olduğunu iddia etmekle kalmıyor, kanıtlıyor. Bu ne büyücülük, ne şarlatanlık, ne de klasik tıbbın reddedilmesi değil, bu yoldan da yararlanmak sadece. Görüşlerine değer verdiğim eleştirmenlerin sırf bu açıdan diziyi beğenmeyip izlemeyi bıraktıklarını okuyunca şaşırdım açıkçası. Kaşımız, gözümüz, ten rengimiz nasıl atalarımızdan miras ise davranışlarımız, hatta bazı hastalıklarımız da bu yolla geçiyor bize. Doktorum bana, “Siz o ailenin kızısınız, ailedeki bütün kadınların yüksek tansiyonu var idiyse sizin de olacaktı” dediğinde, içimden “ama bu haksızlık!” diye bağırmak geçmişti! Masada yemek yerken son lokmamı hep tabağımın altına sakladığımda annem hiç tanımadığım annesini anar ve onun da aynı şeyi yaptığını söyler, bunun nedenini de adını bana vermesine bağlardı. Oysa o da bir genetik mirastı.
GÜÇLÜ BİR KADRO
Zeytin Ağacı’nın diziye adını vermesinin nedeni, gövdesi ve dayanıklılığına karşın bu güçlü ağacın dallarının narin olması, değeri ve güzelliğinin kadınları çağrıştırması mı? Dizinin kadınları; Ada (Tuba Büyüküstün), Sevgi (Boncuk Yılmaz), Leyla (Seda Bakan), birbirlerinden çok farklı karakterlerde, ama birbirlerine çok bağlı arkadaşlar. Annelerin de dizide önemli rolleri var: Sevgi’nin annesi (Füsun Erbulak), Ada’nın annesi, erkeklerin anneleri... Dizinin erkekleri de kadınları kadar ünlü ve iddialı: Toprak (Murat Boz); Tevfik Fikret /Fiko (Rıza Kocaoğlu), Zaman (Fırat Tanış), Selim (Serkan Altunorak) çok farklı erkek kimliklerini canlandırıyor. Murat Boz zaman zaman oyunculukta zayıf kalıyor ama biraz ses, biraz fizikle kurtarıyor; diğerleri iyi oyunculuklar sergiliyor.
İHANET
Dizinin önemli konularından biri de ihanet. Erkeklerin ihanetini kadınların biri terk etme nedeni kabul ederken diğeri sineye çekiyor. Bana da sormak kalıyor, ortası yok mudur? Ve sık tartıştığım bir konu: Gerçek ihanet ölçüsü ille de cinsellik midir, yoksa duygusal bağlılık mı? İşte o mu, bu mu, Ada kadar genç güzel bir kadın ne ara operatör doktor oldu ve iki aşkı hayatına sığdırdı diye izlerken su gibi akıyor dizi. Bir dijital medya dizisinden de izleyiciyi bağlayıp seyrettirmek dışında ne beklenir ki zaten? Biraz da sizi geçmişiniz konusunda düşündürüyorsa, annenizi, babanızı, size yaptıkları yanlışların nedenlerini anlayıp empati kurabiliyorsanız, hatta affedebiliyorsanız daha ne istersiniz? Belki de biraz daha uzamasını ve hızlandırılmış bir biçimde pat diye bitmemesini? Dizide hiç beğenmediğim bölüm 8. son bölüm oldu. Sanki herkes sıkılmış ve hadi bitsin artık olmuş. Oysa şu sıcak yaz gecelerinde, Ayvalık, Cunda, mekânlar, heyecan, evde bunalırken böyle bir diziyi izlemek iyi geliyordu ve pekâlâ uzatılabilirdi.
SENARYO ÖNEMLİ
Aile dizinini senaryolaştırmak nereden çıktı derseniz dizinin senaristi Nuran Evren Şit’in yaşadıklarından çıkmış. Babasını yitiren Nuran Evren, belli aralıklarla aile dizimi ve benzeri toplantılara katılıp o atmosferi yaşayınca bunun çekiciliğinden yararlanmak, ekrana taşımak istemiş. Aile Dizini’ne katılan arkadaşlarımdan dinlediğim kadarıyla aşağı yukarı dizide gösterildiği gibi yaşanıyor, ki onlar da tıp doktoruydu!
Aile dizimi kavramı ve terapisi, 1990’lı yıllarda Almanya’da ortaya çıkmış bir terapi yöntemi. Aile bireylerinin nesillerdir birbirlerine görünmez olan bağlar ile bağlı olduğu düşüncesine dayanır. Bu aile dizimi sisteminin kurucusu psikoterapist ve pedagog olan Bert Hellinger’dir. Bu terapi, ülkemizde de psikiyatrlar tarafından uygulanıyor. Daha fazla merak ederseniz “Seninle Başlamadı” Mark Wolynn’ın kitabını okuyabilirsiniz.
AŞK NEREDE?
Ya aşk? Ada gibi, aşka kapılmayıp rasyonel davranmak mı doğrudur, Leyla gibi, aşkın ateşiyle yanıp aklını hiçe sayarak saçmalamak mı? Ya avukat Sevgi’nin ana kuzusu olarak kalıp hayatını yaşayamamasına son kertede isyanı, geç mi kalmıştır?
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER