İnsanınkendini ÖZETİ| doğadan ayırıp, onu düşüncesine nesne kılmadan önceözgür olduğu söylenemez. Bu tıpkı bir bebeğin annesiyle olanilişkisine benzer. Bebek önce anne bedeninden bağımsızlaşır.Ana rahminden bakıldığında cennetten iniş olan doğum dışarıdanbakıldığında bir tür bağımsızlaşmadır.Bebekbedenini anneden özerkleştirebilmiş olsa da bu durumusürdürebilmek için onun bakımına yine de muhtaçtır. Bebeğinbir dış dünya olduğunu fark etmesiyle anne de yavaşça bebekiçin bir öteki olmaya başlayacaktır. Bu tekil bir bireyinbedenini doğadan, doğal bağlardan çekip alması demektir. Henüztüm bu olan bitenler ve doğa, bireyin düşüncesinin nesnesiolmadığı için gerçek bir özgürlük ve hakiki bireyselliktenhâlâ söz edilemez.EBEVEYNLİDERİnsanbireyinin özgürlükten yoksun oluşu toplum ölçeğinde degeçerlidir. Yurttaşlık bilincine ulaşamamış insanlardan oluşantoplumlarda tıpkı bebeğin anne ile kurduğu ilişki gibi kişidevletle kurduğu ilişkide devleti ebeveyn olarak görmek ister.Bebeğingelişiminde ötekine bağımlılık doğrudan bedenle ilişkiliykentoplumsal düzeyde bağımlılık akılla ilişkilidir. Anneden doğaninsanlar kendi akıllarından doğmayı henüzgerçekleştirememişlerdir. Modern aydınlanmanın başat ifadesi;“Aklını kullanma cesareti göster!” işitilmiş ama hayatageçirilememiştir.TANRIYERİNE TERCİH EDİLEN DOĞAAydınlanmaylakurumsal dinler eleştirilmiş, eleştiriden Tanrı anlayışı daetkilenmiştir. Modern olmak bireyin kendi sorumluluğunu din ve onuntemsilcilerinin elinden çekip almak anlamına gelmiştir fakat budüzeyde bir modernite henüz gerçekleşememiştir. Spinoza’nın“Tanrı ya da Doğa” ifadesi bir tür gerçeklik kazanmış,Doğa, Tanrı yerine tercih edilir olmuş; Şamanizm gibi geleneklermodern insan için son derece çekici hale gelmiştir.Moderninsanın bölünmüş kişilik ve onun yarattığı anksiyetedenkurtulmak için birliği ve bütünlenmeyi doğada araması,gelişmemiş toplumların ebeveyn liderlere ihtiyaç duymasınabenzer bir durumdur. İlk grup kendini doğada güvende hissedipcennette bulunma deneyimi yaşarken aynı deneyimi ikinci gruptemsilcinin verdiği güvende bulmaktadır.CENNETTENKOVULMAİnsancennetten kovulmak istemeyen varlıktır.İnsanve özgürlük ilişkisinin simgesel dille anlatıldığı cennettenkovulma ya da indirilme mitosu özgürlüğün nasıl da zahmetli biriş olduğunu bize söyler. Âdem ve Havva bilgi ağacınınmeyvesinden yedikleri için cennetten indirilmişlerdir. Artık kendibaşlarının çaresine bakmalı, toprağı ekip biçmelidirler.Bebeğin bir cenin olarak ana rahminde hiç zahmetsiz beslenmesi,cennetten indirilmesi ve dünyayı idrak etmesine kadardır. Dünyayıidrak eden bilgi ağacının meyvesinden yemiştir ve artık ondanbeklenen kendi sorumluluğunu ellerine almasıdır.“İnsan”diye tarif edilen varlık, özgürlüğün zorunluluğunu idrakedebilmiş varlıktır. Bu idrak öncelikle cennetten kovulma(dünyaya doğma) travmasının kabul edilmesi ardından dünyayadoğmuş olduğumuzun anlaşılmasına bağlıdır.Kendinidoğadan ve cennet mitosundan çekip alabilen insan “Şimdi neyapabilirim” sorusunu soran varlıktır. İçine doğulan kültürünve zamanın idrak edilmesi, kültür ve zaman arasındaki olasıproblemin giderilmesine dönük her adım kişinin dünyada“yaşadığını” gösteren ip uçlarıdır.NazımHikmet’in dediği gibi;“Yaşamakşakaya gelmez, büyükbir ciddiyetle yaşayacaksın birsincap gibi mesela, yani,yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yanibütün işin gücün yaşamak olacak.”
Editor : Şerif SENCER
Editor : Şerif SENCER