YOKEDİŞLER ÖZETİ| VE SESSİZLİĞİN ESTETİĞİSüreyya Aylin Antmen’in, kırk şiirden oluşan Bırakma Dersleri iki bölüme ayrılmış: Yokedişler ve Sessizliğin Estetiği.Dosyaya ismini veren şiir bu yolculuğu şöyle mimliyor: “Kendinde yok olmuş bir kadınım ben / bırakmayı öğreniyorum, sessizlik yanıyor dudaklarımda / her şey zıddıyla bir diyor bu yangın, her şey zıddıyla var.” (s. 81).Zıddıyla var olan her şey gibi varoluşu da korkusuz yokedişler olanaklı kılıyor. Korkusuz çünkü yıkmanın bir olanak olduğuna işaret ediyor: “yıkıcıyım / öyleyse kendimi yeniden yaratacağım / (…) kusursuz bir kaybın içinde / kendimi yeniden bulacağım” (“Kendimi yeniden yaratacağım, I”, s. 25).Reddediş, kabulleniş ve bırakma bu varoluşun üç sürecine işaret ediyor. Antmen’in önceki şiir kitaplarından tanıdık olduğumuz “öte”lerden seslenişi bu kitapta felsefi bir macera sunuyor şiir okuruna.METAFİZİK TON, DİYALEKTİK SÜREÇFelsefi olmasının sebebi yalnızca kavramsal değil elbet, seslenişindeki metafizik ton ve şiirlerdeki diyalektik süreç buna işaret ediyor. Antmen, -Füsun Akatlı’nın felsefi şiir için belirttiği gibi- şiirde felsefenin dibe çökmesine, tortu bırakmasına izin vermiyor.Burada belki vurgulamakta yarar var: Şair doğanın içinden konuşmayı hiç bırakmıyor aslında. Üstelik doğa bir nesne olarak da yer almıyor bilincin karşısında. Doğanın kendisi bilincin içinde ögeleriyle canlı, değişken ve güçlü.Ateşe ve suya yapılan vurguda da hissediliyor: “Bu sular dünyanın var olma biçimidir. / Bakışların tüketip yeniden var edeceği yerler aradığında.” (s. 56).Yaşadığımız hakikat-sonrası çağda bilincin, bedenin, ikiliklerin, artık bize kendini unutturacak kadar anlamsızlaşmış olan anlamın ve oluş biçimlerinin sınırlarının / sınırlılığının vurgulandığı, sorgulandığı ve ötesine korkusuzca geçmeye çalışıldığı bir maceranın içine giriyoruz. ÖZGÜRLEŞEBİLMENİN İNCELİKLİ ŞİİRİAteşi çalan Prometheus’un hikâyesi her şeye rağmen devam etmektedir: “Anlamın çıplaklığını arıyoruz /kavranmış gerçekliğin sınırlarını aşmak için” (“Kutsal insan”, s. 58).Yine de kalıplaşmış, işaretlenmiş bir menzil yok. Yıkmanın değil bırakmanın vurgusunu duyumsuyoruz. Yalnızca bırakmak da değil belki…Bırakma Dersleri özgürleşebilmenin, özgürleşme ihtimalinin incelikli şiiri. Bilincin yanında bedenin de özgürleşmesi, varlığın bile formlardan koparak oluşu bulma yolculuğuna işaret ediyor.Kavranamaz olanı kavrama peşinde değil yine de.Aynı cesur tavrı şairin dille ve dilin olanaklarıyla kurduğu ilişkide görüyoruz.Özellikle “Keder Yeterince Yırtıcı Değil” (s. 37) şiirinde şair dilin sınır çizgilerinde geziniyor: “Bir şey bekliyor beni o derinlikte, ne buğu ne çamur, yeterince susmamak olmalı bu, DİLİMİ KOPARIYORUM.”Bu sınır yolculuğu, ses ve söz bağının kopukluğuna kadar varıyor. Sözler anlamlar değilse ne taşırlar kendilerinde?:“Kuşkuluyum aydınlığın ışık taşıdığına ve ışığın karanlıklar getirdiğine, sözcüklerin taşıdıkları yüklerde yürekler değil anlamlar olduğuna…” (“Sesi Aşkla Doldurmanın Kıyısında”, s. 75).BİR SES VARDIR, HATIRLATIR!Antmen’in şiirleri, kapalı şiirler değil aslında. Fakat okudukça farklı anlam katmanlarını görebileceğimiz şiirler sunuyor. Özellikle Füsun Akatlı’nın dediği gibi “usu başa devşirince”… (Füsun Akatlı / Kırmızı Gagalı Pelikan / Kırmızı Yay. / 2010 / s. 39).Halbuki bırakmak var kendini şiire ve her şeye rağmen duymak yeniden o sesi: “kara fırtınalar koptuğunda göğsünden / dalların pıhtısı koruyor kendisizliğini / sonra? / siz, kıyıcı dünyanın yalnızları / birleşin duymak için kendinizde olanı / yaklaşıyor felaket / şiddetli sessizliğe karşı” (“Başkaldırıyor ıslak ete gün ve arzu”, s. 31).Dinlemeye hazır kulaklar için neler söyler şiir, ne olanaklar sağlar felsefe. Bir ses vardır, hatırlatır bizlere “tüm gücüyle yeniden yaşamayı denemenin” hazzını. Bırakma Dersleri / Süreyya Aylin Antmen / Ve Yayınevi / 88 s. / 2021.
Editor : Şerif SENCER
Editor : Şerif SENCER