Geçenay ÖZETİ| Bartın’da yaşanan maden faciası bir kez daha iş sağlığıve güvenliği adımlarına uymanın gerekliliğinin kaçınılmazolduğunu gösterdi. Yerin yüzlerce metre altında iş yapmanınhafife alınır yanı olmadığı gerçek. Yalnızca patlamaolduğunda gündeme geliyor ama madencilikte fiziksel travmalardankimyasal maruziyete dek pek çok risk, çalışanı tehdit ediyor.
Darve anatomiye uygun
olmayan alanlarda saatlerce çalışmanınzorlukları ortada. Benzer iş sektörlerinde, gözle görülmeyenboyuttaki kimyasal maddelerden kaynaklı silikozis, asbestozis,bisinozis
gibi hastalıkların günümüzde tanımlamaları yapılmışve önlem
almak için gerekli şartlar
ortaya konmuştur. Akciğerietkileyen pnömokonyoz madencilikte bilinen bir sorundur ve akciğerdokusunda biriken parçacıklar nedeniyle ilerleyen harabiyetine yolaçar. Erken teşhis bu hastalıklar için önemlidir.
Tarih boyuncaçıkan bazı hastalıklar, başlarda yapılan işe bağlanamasa dasonrasında aradaki ilişki görülerek önlem alma yolunagidilmiştir. Örneğin şu an
tıp literatüründe yer almayan kömürmadencilerinin nistagmus'u, tehlikeli bir çalışma ortamındankaynaklandığı
kabul edilen ilk meslek hastalıklarındandı.Nistagmus göz kürelerinin tekrarlayan ve denetim dışı birhareketidir. Önemi ise göz, iç kulak veya sinir
sisteminde ciddibir anormal durum olabileceğine ait bir durumubelirtmesidir. Bu sorunu yaşayanlar göz koordinasyonunuyitirdikleri için yürümekte, ayakta durmakta hatta yatmakta bilezorluk çekerler.Kömürmadenleri uzak olmayan bir dönemde çok daha kötü şartlarasahipti. Madencilerde görülmeye başlayan bu nistagmus, tümyaşamlarını etkiliyordu ancak meslekle bağı bir türlükurulamıyordu. Nedenin, madencinin çalışmak zorunda kaldığıloş ışık olduğu düşünüldü. Bu durum, karanlık ortamdayetiştirilen deney hayvanlarında oluşan nistagmus’unabenziyordu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında madenlerdeışıklandırmanın artırılması ile bu sevimsiz durum ortadankalkmaya başladı. Ama başka maruziyetler de vardı.Kibrit,elektrik öncesi dönemde çok gereksinim duyulan bir maddeydi. Alevicanlı tutmak için baş kısmının karışımına beyaz fosforeklemesiyle ile ucuz ve güvenli kibritlerin geliştirilmesi 19.yüzyıl başlarında
mümkün olmuştu. Bu kibritlerin çakılmasıile oluşan ışık o kadar güzeldi ki olasılıkla Hans ChristianAndersen’e esin kaynağı olmuş ve ünlü masalını yazdırmıştı.Kibritçi Kız acıklı bir sonla bitiyordu. Kibriti üretenleribekleyen son da
farklı değildi.
Beyazfosforu kibrit üretiminde kullanan ilk fabrika 1836'da İsveç'deaçıldı ve Finlandiya, Danimarka gibi nispeten soğuk ülkeler onutakip etti. Kibrit fabrikalarındaki işçilerin çoğu genç, hattaçocuk yaşta kadınlardı. Günde 14 saat fosfor dumanı soluyarakçalıştılar. Bir süre
sonra başlayan diş ağrıları, diş etiiltihabı eklenerek devam ediyor ve sonunda alt ve üst çenedekikemik dokunun tamamen ölmesi ve yok olmasıyla sonuçlanıyordu.“Possy-Jaw”
olarak adlandırılan bu duruma maruz kalankişilerden yayılan koku o kadar ağırdı ki, toplumdandışlanmalarına bile
neden oluyordu. Günümüzdekiteknoloji ile sırf çalışma alanlarındaki değil, çevremizdekikimyasalların da ölçümünü yapabilmek mümkün. Ancakçalışmaların çoğunun sonucu endişelerimizi artırıyor.Çekya’da yapılan bir araştırma, yasadışı uyuşturucularıntatlı su ekosistemlerine salınmasının balıklarda da bağımlılığaneden olduğunu ve habitat seçimlerinde, bireysel ve nüfusseviyelerinde, olumsuz sonuçlara yol açtığını gösteriyor.Başka bir çalışmada ise suya az miktar karışan östrojenin bazıbalık türlerinin erkekleşmesine yol
açtığı izlendi. Bu yılınbaşında yapılan bir çalışma ise nehir sularına karışan ilaçkalıntılarını araştırması bakımından ilginç sonuçlarasahipti.Araştırmada471.4
milyon insanın çevresel etki alanını oluşturan dünyanehirlerinin 258'inde ilaç ve kalıntı analizleri yapıldı. Suyakarışan ilaç atıkları yalnızca fabrika üretimine ait değil,yörede yaygın kullanılan ve vücuttan atılan molekülleri deiçerdiği için önemliydi. En
yüksek kimyasal konsantrasyonlarSahra altı Afrika, Güney
Asya ve Güney Amerika'da gözlendi.Sularda en sık saptanan moleküllerden biri içeceklerde ağırlıklıyer tutan kafeindi. Bunların yanında akarsularda bazıantibiyotiklerin de yaygın olması gelecekte daha da artacak olanilaç direnci nedeniyle önem taşıyordu. Sularda yer alan kozmetikve ilaç kökenli bu kimyasalların insanlık ve dünyayıpaylaştığımız diğer canlılarda ne sonuçlara yol açacağımerak ve bir ölçüde korku konusu. Çalışma, BirleşmişMilletler'in basamak noktası olarak 2030’u belirlediği
SürdürülebilirKalkınma Hedefleri'ndenhedef 6.3'ün (kirliliğin azaltılması yoluyla su kalitesininiyileştirilmesi, kirliliğin ortadan kaldırılması) gerçekleşmesiaçısından
önemli bir
veri kaynağı oluşturuyor.Günlükyaşamda kullanılan kimyasallar, ilaçlar, kozmetik ürünler vebunların atık haline geldikten sonraki olası sonuçları aslındaen az tartışılan kavramlar arasında. Dünyayı çepeçevre saranteknolojik gelişmelerin heyecanıyla bu ve benzeri pek çok konunungöz ardı edildiği aşikr.Vicdanımızı kğıt,metal ve plastiği ayrı çöplere atarak rahatlatabiliriz ama büyükresmi görmedikçe tehlikeleri ancak kapımıza geldiğindeanlayacağız. Tıpkı tarihte olduğu gibi…
Editor : Şerif SENCER