USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Baronlara eyvallah etmeyen Tayyip Erdoğan, yine eyvallah etmedi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümete ayar vermeye kalkışan TÜSİAD'a verdiği cevap medyada geniş yer buldu. Türkiye'nin önemli gazetecileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Ey TÜSİAD' sözleriyle başlayan açıklamasını değerlendirdi.

Baronlara eyvallah etmeyen Tayyip Erdoğan, yine eyvallah etmedi!
20-02-2025 13:17
Google News

İstanbul ÖZETİ| Cumhuriyet Başsavcılığınca, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan ile Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptıkları konuşmalarda yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandıkları iddiasına ilişkin soruşturma başlatıldı. İfade vermek üzere adliyeye götürülen TÜSİAD'ın iki ismi yurt dışına çıkış yasağı getirilerek serbest bırakıldı.

Asya ziyaretinden dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise TBMM'de düzenlediği AK Parti Grup Toplantısı'nda TÜSİAD'a "Haddinizi bileceksiniz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gayretle Türkiye için dünyayı dolaşırken, içeride çok farklı hesapların yapıldığına şahitlik ettiklerini belirterek TÜSİAD'a ayar üstüne ayar verdi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'ye dönüşünün ardından TÜSİAD'a verdiği okkalı cevap tecrübeli gazetecilerin köşelerinde de yer aldı. Ulusal medyada yayın yapan gazetelerdeki yazarlar bugünkü köşelerinde TÜSİAD'ın hükümete 'ayar' vermeye kalkışan çıkışına tepki göstererek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cevabını değerlendirdi. 

İşte o yazılardan ilgili bölümler;

Yeni Akit Yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu:

Yapmayın dedik. Etmeyin dedik.
Ne güzel, Cumhurbaşkanı’nın yoğunluğu had safhada, o boş vakit bulmadan, yediğiniz haltı düzeltin, “yanlış anlaşıldık”ın altını doldurun dedik..

“Bu fırsatı kaçırmayın, Erdoğan yurtdışında iken, Malezya, Endonezya, Pakistan’la belki sizin de kasanızı dolduracak anlaşmalar yapmak üzere, gece gündüz çalışır iken.. O yurda dönmeden, siz gerekli düzeltmeleri yapın” dedik..

‘Sizi arkadan itekleyen Cumhuriyet’e güvenmeyin, Sözcü’ye güvenmeyin.. Yaptığınız yanlışı, kimse savunamaz” dedik..

Dinletemedik.

Cumhurbaşkanı, ya grup toplantısında, ya da AK Parti Büyük Kongresi’nde, ama mutlaka, size cevap; verecektir. Cumhurbaşkanı ‘Eyyyy TÜSİAD’ demeden, siz havayı biraz yumuşatın. Zaten sözleriniz yanlıştı. Bari sözlerinizi düzelterek, ‘Eyyy’ hitabına daha düşük tonda muhatap olun” dedik..

Dinletemedik.

Sonuç:

Baronlara hiçbir zaman eyvallah etmeyen Tayyip Erdoğan, yine eyvallah etmedi..


“Ey TÜSİAD” diye başladı..

TÜSİAD’cıları, yalanlar eşliğinde oluşturmak istedikleri algıları, yaptıklarına yapacaklarına bin pişman etti..

“3600’den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk” diyerek, Türkiye’nin milli gelirindeki, AK Parti döneminde yaşanan artışa dikkat çekti..

Isı yalıtımcısı Orhan Turan mı cevap verir?

Yoksa bankacı Ömer Aras mı?

Yoksa yanlarına Sabancı Üniversitesi’nden Özgür Demirtaş’ı mı alırlar, yanına bir de Nobel ödüllü(!) Daron Acemoğlu’nu mu alırlar bilemem..


Buyursunlar, cevaplasınlar, TL bazında değil. Evet yanlış anlaşılmasın, TL bazında değil, dolar bazında, milli gelir 3,600’den, 15 bin dolara çıktı mı, çıkmadı mı?

Devam ediyor sayın Erdoğan: “Milletin kaynaklarını, bir avuç komprador burjuvazinin zenginleşmesi için değil, tüm kesimlerin kalkınması ve refahı için kullandık.”

Eyyy, Birgün’cüler. Eyy Cumhuriyet’in burjuva karşıtlığı ile ünlü emekçi yazarları..

Evrenselciler..

Bakın Erdoğan ne diyor, “komprador burjuvazi”ye nasıl engel olduğunu haykırıyor..

Haydi bakalım, karar verin: “Sermayeden mi yanasınız? Yoksa komprador burjuvaziye rest çeken Erdoğan’dan mı?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan lafını esirgemiyor.. “Morali bozuk olan vatandaşlarımız değil. Morali bozuk olan devlet hazinesini istedikleri gibi paylaşamayan TÜSİAD demirbaşlarıdır” diyor..

Haydi çıkıp cevaplayın bakalım TÜSİAD’çılar, “Devlet hazinesini istediğiniz gibi paylaşmak istediniz mi, istemediniz mi?”

Bu ülkenin cumhurbaşkanı konuşuyor..

“Ülkenin cumhurbaşkanı” tanımlaması eksik kalır, “bu ülkenin 22 yıldır yönetimdeki bir numarası” demeliyiz.. Bildikleri ile, vakıf olduğu gerçeklerle bunu söylüyor..

Değdi mi ya, şimdi TÜSİAD’çılar?

Rezil olacağınız bir çıkışı yaptınız.

Çağrılarımıza rağmen, bizi dinleyeceğinize, Sözcü ve Cumhuriyet’i dinlediniz.

Onlar da, ilk fırsatta sizleri terk etti.

Cumhuriyet gazetesi ardı ardına manşetler atmıştı. Sizin adınıza “Sistem Çöktü” demiş, yetinmemiş ertesi gün de, “TÜSİAD Aras’a sahip çıkacak” manşetleri ile adeta, size nasıl davranmanız gerektiği konusunda talimat vermeye kalkışmıştı..

Sözcü gazetesi de, açıklamalarınızı manşete taşımıştı..

Ama AK Parti’nin grup toplantısı öncesinde, yazılı açıklama ile kuyruğunuzu dik tutmaya çalıştığınız günün ertesinde, yani dünkü Cumhuriyet gazetesinde, açıklamanızı küçücük vermişti.. Sözcü ise, yazılı açıklamanızı, birinci sayfaya layık bile görmemişti.. 

Şimdi bakın, arkanıza..

Kim kaldı, arkanızda?

Kaprisleri ile sabah-akşam kafa bulduğunuz, kendinize eğlence konusu edindiğiniz Ahmet Davutoğlu’nun gazetesi Karar var..

Bir de AK Parti’nin eskileri Bülent Arınç ile Hüseyin Çelik.

Bu iki isim de, TÜSİAD’ın alanlarının, siyasetçilere yönelikmiş gibi algı oluşturup, “Siyasiler sert eleştirilere katlanmalıdır” dediler.

Oysa TÜSİAD’ın hedefi, rapor hazırlayan bilirkişilerdi, soruşturma açan savcılardı, mahkumiyet kararı veren hakimlerdi.. Bunların hiçbirisi de, siyasetçi değildi..

Hani TÜSİAD’çıların, kafa tutmaya kalkıştıkları konulardaki yalanları, sahtekarlıkları çok net olmasa.. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, o netlikte bunların yalanlarını yüzlerine vurup, ilaveten yürüttükleri operasyonları ifşa etmese..

“Herkes fikrini söylüyor, sorun yok” derdik..

Ama sayın Erdoğan net olarak cevabınızı veriyor:

“TÜSİAD’ın, Türkiye’de güven iklimini bozan örnekler olarak verdiği her konu, hukukun, adaletin, savcıların, hâkimlerin yetki alanında. Hukuk devletine yürekten inananların safı, terör yardakçılarının, edep-adap tanımaz provokatörlerin, sanat dünyasını esir alan marjinallerin, yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorunda.”

Var mı TÜSİAD’çıların, bu hatırlatmaya, karşılık olarak hazırladığı bir cevap?

Yok..

Olması mümkün değil..

“Seçilmiş kişilerin yerine kayyım ataması yapılıyor” diyorsunuz..

Sorduk, sormaya devam edeceğiz:

“TÜSİAD, askerden yana mı? Yoksa askerimiz için ‘PKK tükrüğü ile sizi boğar’ diyen densizlerin mi yanında?”

Soracağız:

“TÜSİAD, milletin birliğinden mi yana, yoksa iç savaş çıkartmak isteyen Ümit Özdağ gibi ırkçılardan mı yana?”

Ve son olarak da soruyorum, Orhan Turan’a, gizemli bir şekilde, “Kimin yüzü gülüyor” diye soruyordu..

Cevabını ise vermiyordu..

Haydi buyursunlar, açıklasınlar..

Yalvardık, bir açıklama ile hatalarını düzeltmediler..

Siyasi açıdan cevabı, Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi, “Eyy Tüsiad, haddinizi bilin” dedi..

Hâlâ gerekli düzeltmeyi yapmıyorlar.

Savcılık harekete geçti..

Hem Ömer Aras için, hem de Orhan Turan, polis zoru ile ifadeye çağrıldı..

Haydi bakalım açıklayın, “Kimin yüzü gülüyor.”..

Gece gündüz çalışan Tayip Erdoğan’ın, gülmeye vakti mi var?

Ekrem İmamoğlu’nun hakaretlerine maruz kalan bilirkişinin, gülmesi için bir sebep yok..

İBB’nin tepesine oturmuş şımarıkların diktiği para kulelerinin arka planını araştıran savcıların gülmeye vakti yok..

Ama bakıyoruz Orhan Turan’a.. Dün adliyede ifade vermeye giderken dahi, eli cebinde..

Yargıya saygısı olmayanlara, yargı hadlerini bildireceklerdir. Nokta..


Sabah Yazarı Okan Müderrisoğlu:

TÜSİAD'ın 13 ve 18 Şubat tarihli açıklama ve paylaşımları, baskı- etki grupları ile siyaset kurumu arasındaki ilişkilerin niteliğini ve sınırlarını yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın TÜSİAD'a cevap verip vermeyeceği, önceki yıllarda yaşanan gerilimli anlardakine benzer bir üslup kullanıp kullanmayacağı merak konusu oldu. Erdoğan, dün AK Parti grup toplantısındaki konuşmasına kadar TÜSİAD ve etrafındaki muhalefetin eteğindeki taşları dökmesini bekledi. Bakanların seri tepkisi sonrası, TÜSİAD'ın nasıl tutum takınacağını görmeyi yeğledi. Soğukkanlı bir duruş sergiledi. TÜSİAD'da biriken negatif enerjinin kaynağına inmeyi tercih etti. Ve güncel teşhisi koydu:

"… Ekonomiyle, istihdamla, üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim!.. Eski Türkiye'yi özlüyor olabilirsiniz ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneği iseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak, devletin kurumlarını provoke etmeyecek, yargıyı baskı altına almaya çalışmayacaksınız. TÜSİAD, haddini bilmeyi öğreneceksin!"

Peki, Erdoğan "had" konusunda TÜSİAD'a neden bu kadar sert çıktı. Çünkü…
İmam Gazali'nin bin yıl önce formüle ettiği ilke bugün de geçerli de ondan. Yani…"Haddini aşan, zıddına döner!" Doğal sınırlarını aşan her güç, her aktör veya politika ya sonucuna katlanmak durumundadır ya da bir başka sona yaklaşıyordur!

***

İzninizle sizi 10, hatta 20 yıl öncesine götürmek, dönemin TÜSİAD'ının hükümetle ilişkilerini, arka planda kalan diyaloglarını hatırlatmak isterim.
Önce, 10 yıl önceki yazıma yansıyan kısa tespit…

"Genellikle mesafeli ilişki biçimiydi. Bir taraf, Beyaz Türklerin kulübü. Büyük sermayenin temsilcisi. Dışarıyla bağlantılı. Bürokrasiyle dirsek temasında. Medyayı etkileme gücüne sahip. Siyasete yön vermeye meyilli. Diğer taraf, özünde Anadolu. Halka yaslanan siyasal bir yapı. Tek sermayesi milletin desteği. Dışarıya karşı ezber bozan. Alışılmış devlet kalıplarını kıran. Ülkeyi yönetmekte kararlı kadro…"

Ve 20 yıl öncesi…

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen korsan gösteriye polisin müdahale biçimini TÜSİAD çok sert eleştirince, Başbakan (Erdoğan) TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'ya yüklenmiş, "Ben, amcasının (merhum Özdemir Sabancı) katillerinin iadesi için uğraşırken o, amcasının katillerinin ağzıyla konuşuyor" demişti. Aylar sonra Başbakan, TÜSİAD merkezine giderek gönül almış, fakat zihniyet değişmemişti. Nitekim… O tarihlerde bir başka gündem de "imam hatipler" ve "zinanın suç sayılması" tartışması idi. TÜSİAD, Başbakanın "gizli siyasi ajandası" olduğunu ima etmiş, Başbakan ise "Ömer! Ben de imam hatipliyim. Ne zarar gördünüz imam hatipli Başbakandan? Bu dönemde servetinizi katladığınızı söylemediniz mi?" diye çıkışmıştı.
Bu ve benzeri örnekler perde arkasında tekrar edegeldi. TÜSİAD başkanları değişse de bünye içinde görev dağılımı yapılarak Ankara'ya cepheden karşı çıkış hemen hiç değişmedi.

Hürriyet Yazarı Abdülkadir Selvi:

TÜSİAD’A YAYLIM ATEŞİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan sıra TÜSİAD konusuna gelince açtı ağzını yumdu gözünü. Zaten TÜSİAD’la geçmişten gelen bir hesaplaşmaları var. Bu kez ne söylemek gerekiyorsa söyledi. Erdoğan konuşurken milletvekillerini izledim. TÜSİAD’a karşı bilenmişlerdi. Erdoğan’ı sık sık ayağa kalkarak alkışladılar.

Erdoğan bu kez “Eyy TÜSİAD” demedi ama fena halde yüklendi. “TÜSİAD’ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum: Demokrasilerde, hiç kimse layüsel değildir; hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde, biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız” dedi.

TÜSİAD’A DUR DEDİK

Erdoğan, TÜSİAD’a karşı verdiği mücadelenin temeline indi. “2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bakınız bunlar, eski Türkiye’de sadece paraya hükmetmiyorlardı... Aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı. Çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı. Gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz, işte buna ‘dur’ dedik” diye konuştu.

TÜSİAD ŞİMDİ NİYE KONUŞTU

Yıllardır susan TÜSİAD niye şimdi konuştu sorusu herkesin zihninde. Cumhurbaşkanı Erdoğan buna cevap verdi. Bölgemiz yeniden şekillendirilirken, Türkiye bu sürecin önemli aktörlerinden biri olurken yıllardır susan TÜSİAD ağababalarının talimatı üzerine konuştu. Önce TÜSİAD konuştu, sonra İngiliz The Economist harekete geçti. Erdoğan’ın sözlerini kısaltarak aktaracağım. “Türkiye’nin; bölgesinde siyasi, askeri ve sosyal gücünü genişletip tahkim ettiği... Dünyada küresel sistemin yeniden inşası çağrılarına öncülük ettiği... ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi doğrultusunda her türlü riski alarak önemli adımlar attığı... Velhasıl Türkiye Yüzyılı için gece gündüz çalıştığı bir dönemde, TÜSİAD’ın eski zihniyetinin yeniden tedavüle sokulmaya çalışıldığının farkındayız” dedi.

TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras sistemin çöktüğünü savunmuştu. Çöken onların kurduğu düzendi. Erdoğan ona değindi. “Çöktü” diyerek feveran ettikleri, yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere had bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür” diye konuştu.

TÜSİAD’A HODRİ MEYDAN

Birilerinin çıkıp TÜSİAD’a ‘siyaseti dizayn etmeye çok meraklıysan o zaman kur partini çık meydana’ demesini bekliyordum. Onu Erdoğan yaptı. “Eski Türkiye’nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Ama yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız, ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz”.

Bu kadar basit.

EYVALLAH ETMEZ

Eyy TÜSİAD ya partini kur ya da siyasete ayar verme hastalığından vazgeç.

Erdoğan senin bildiğin liderlerden değil.

Askeri vesayete, darbelere, muhtıralara boyun eğmemiş olan Erdoğan sana mı eyvallah edecek.

Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan: 

ÜÇ AŞAMADA TÜSİAD

- TÜSİAD’IN İLK AÇIKLAMASI: Gaza basmışlardı. Hızları saatte 380 km idi.

*

- TÜSİAD’IN İKİNCİ AÇIKLAMASI: Fren yaptılar. Hızı saatte 25 km’ye kadar düşürdüler.

*

Erdoğan’ın dünkü ayarından ve dünkü polis eşliğinde ifadeden sonra muhtemelen şöyle olacak:

*

Arka taraftakiler, daha da arkaya saklanıp hiçbir şey yokmuş gibi yapacaklar. 

Özgür Özel bunu hak etti

Başkan ve YİK Başkanı, soruşturmayla falan biraz uğraşacak.

En sonunda hepsi birden sus pus olup kenara çekilecekler.


Akşam Yazarı Taceddin Kutay:

Lisede öğrenmiştik, dahili basınç-harici basınç dengesi mühimdir. Çok yüksek dağlara çıkanların burunları kanar; harici basınç düştükçe dahili basıncı dengeleyemez olur, kalbinizin basıncı ulu dağların zirvelerinin basıncından yüksek kalır. Sıkıntılı şeydir. Harici basınç dahili basınç tarafından dengelenemezse bir başka sıkıntı ortaya çıkar. Çok derinlere dalanlar vurgun yer. Harici basın o kadar yükselir ki, dahili basınç onu dengeleyemez olur; kan basıncınız bu defa kifayet etmez kalır. Bütün mesele dahili basınca münasip harici basıncı bulmaktadır.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da Amerika ve Rusya, Ukrayna'yı yatırdıkları bir masa kurdu. Bu ziyafette masada değilseniz kesin menüdesinizdir. Bu hengamede Zelenski soluğu Ankara'da aldı. Gerçi yağmurlu bir gündü, tabiat mizansene gayet yardımcıydı; fakat eminim yağmur yağmasa da bir başka sembol bulunurdu. Zelenski, Erdoğan'ın şemsiyesi altında poz verdi. Şu sıralar Lübnan Başbakanı'ndan Suriye Cumhurbaşkanı'na, hatta Zelenski'ye kadar bu şemsiyenin altına sığınanın ne kadar çok olduğu sanırım dikkatinizi çekmiştir. Şemsiye geniş şemsiye kavi. Yakın zamanda Avrupa devletlerinin Türkiye ile müttefiklik vizyonlarını güvenlik odaklı revize ettiklerine dair haberler sizin de önünüze düşmüştür. Şemsiye ilginç şemsiye cazibedâr. Şemsiye dış basıncı ayarlamaya teksif-i nazar etmiş. Derken TÜSAİD'ın tepesindeki iki yöneticinin gözaltına alındığını da okumuşsunuzdur. İç basıncı dengelemeden dış basıncı dengeleyemeyeceğinin farkında olan bir irade bir yerlerde bir âyâr değişikliğine gitti demek ki. Dilaltı almak gibi bir şey. Evvelden olsaydı iç basınç bu kadar yükselince burnumuzdan kan gelirdi, TÜSİAD konuşur ve hepimiz ister istemez kanlı gözlerle bakardık. Şimdi şemsiye dış basınca müsavi gelecek iç basıncı tesis etmeye gayret ediyor. İç basıncınıza uygun dış basınç ortamını bulma lüksünüz yoksa eğer iç basıncınızı dış basınca göre ayarlamalısınız. Başarabilir miyiz? Bilemiyorum şimdilik başarıyoruz gibi duruyor. Bundan sonrasına yönelik de ümitvârım zira aşılamaz eşitler açtıktan sonra bu konuşmayı yapıyoruz. Aşamazsak ve dahili basınç burnumuzdan yeniden kan getirirse ne mi olur? Sadece şemsiyeyi tutan el değil, şemsiyenin altına sığınanlar da kan revan içinde kalır. Zira şemsiye dışarıdaki basıncı da ilginç şekilde dengeleyen bir aktör. İçinde olmadığımız masaların menüsünde değilsek eğer, şemsiyenin bu basınç ayarlayan meziyetleri sayesinde değiliz.

Bu kadar...


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TEKNOLOJİ TÜMÜ
En ucuz iPhone modeli Türkiye'de satışta! İşte iPhone 16e'nin özellikleri ve fiyatı...
En ucuz iPhone modeli Türkiye'de satışta! İşte iPhone 16e'nin özellikleri ve fiyatı...

Apple, uygun fiyatlı yeni iPhone modeli 16E’yi Türkiye’de satışa sundu! A18 çipi, 48 MP kamera ve uzun pil ömrüyle dikkat çeken cihaz, 47.999 TL’den başlayan fiyatlarla ön siparişe açıldı. İlk teslimatlar 28 Şubat’ta!

ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
Asgari Ücret En Az Ne Kadar Olmalı?
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu