AK Parti Erzurum İl Başkanlığı "Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı" Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun katılımı ile yapıldı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi bizlere Erzurumlu dadaşların, yol arkadaşı ettiği için şükrediyoruz dedik. Gerçekten biz de sizlere müteşekkiriz, sağ olasınız, var olasınız. Erzurum bize her zaman güç vermiş.” diye konuştu.
BAKAN TEKİN'DEN SERT TEPKİ!
Daha sonra söz alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hem kamuoyunda yapılan eleştirilere cevap verdi hem de yen “Yeni Maarif Modeli” ile ilgili açıklamalarda bulundu.
FRANSIZ OKULLARI MESELESİ
“Bugünlerde kamuoyunda benimle ilgili şahsım üzerinde çok fazla tartışma var” diyen Bakan Tekin, “Ben sizden daha önce de istemiştim. Bizim yapacağımız şeyler muhalefetin birilerinin bazı çevrelerin hoşuna gitmeyecek. Ve beni çok eleştirecekler. Bana sahip çıkacak mısınız diye” diye sordu.
Bakan Tekin salondan gelen alkışlar üzerine hemşerilerine ve teşkilat mensuplarına teşekkür etti.
Bakan tekin açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bunlardan bir tanesi özellikle bugün sabahtan medyada görmüşsünüzdür. Saçma sapan bir eleştiri var. Ve iki Fransız okuluyla ilgili, enteresan bir kitle var. Yalan yanlış şeyleri uyduruyorlar ve yazıyorlar. Mevzunun aslını burada onu bir açıklamam lazım. Çünkü benim açımdan önemli. Cumhuriyet'le beraber Lozan Anlaşması'nı imzaladık. Ve Lozan Anlaşması'nda cumhuriyetimizin kurucu kadrolarımızın altına imza attığı Türkiye'de yabancı okullarımız var. On iki tane yabancı okul var. Fransız okulları var. Alman okulları var. İtalyan okulu. Bunlara bir Lozan'da davet ettiğimiz, hiçbir problem çıkartmıyoruz. Onlarla ilgili hiçbir sıkıntımız da yok. Fakat enteresan bir biçimde Fransa bu mektuplarda da olmayan sadece müstemleke ülkelerine yakışan şekilde davranarak Türkiye'de iki tane daha okul açmışlar. Okul burada söylemeyeyim. İki tane okul açmışlar ve bu okula da açarken de biz buraya Fransızları alacağız sadece demiş olmalarına rağmen. Şu an öğrenci sayısı yüzde doksan oranında Türk vatandaşı. Hangi Türk vatandaşları olduğunu tahmin ediyoruz. Yani Fransız okulunda çocuğunu gönderen Türk vatandaşı. Biz çocuklar, bir bizim sistemimizde legal ve on iki yıllık zorunlu eğitim uygulamakla mükellefiz. Dolayısıyla o çok okula giden bir Türk vatandaşı eğer bende kaydı yoksa ben o çocuğu okullaştırmadığım için görevimi yapmıyorum demektir. Ben şimdi diyorum çocuklar nerede? Okulda. Hangi okulda? Bizim kaydımızda yok. Nereye gidiyorlar? O iki Fransız okuluna. Resmi olmadığı için bu çocuklar okullaşmamış gözüküyorlar. Şimdi diyorum ki Fransızlara büyükelçiye söyledim. Ya bu yaptığınız doğru değil. Ben müsteşarken yazmıştım yazıyı. Oyaladılar bizi. Ya evet haklısınız. İşte okula almıyorlar. Okula müfettiş gönderiyoruz. Öğrenci var mı diye bakalım diye almıyorlar. Şimdi siz bir denetleyemezsiniz diyorlar Sonra çocuklar mezun oluyorlar, oradan mezun çocuk. Diplomasının, denkliğini bize getiriyor. Yani vatandaşla beni karşı karşıya getiriyor. Yetmedi bu çocuklar ayrıcalıklı bir pozisyonda YÖS sınavlarına giriyorlar, yabancı öğrenciler için yaptığımız yüksek öğretim kurumu sınavlarına giriyorlar. Yani bir kerede adaletsizlik var orada. Şimdi diyoruz ki bunlara, gelin konuşalım. İşte geliriz, yarın geleceğiz, öbür gün geleceğiz. İşte şöyle oldu. Büyükelçiyi davet ettik. Geldi. İlk fırsatta çözeceğiz. Ne zaman konuştuk bunu Aralık ayında? İlk fırsatta çözeceğiz demesinin üzerinden yedi sekizinci ay geçti. Hala lütfedip bizi muhatap almıyorlar. Ben de diyorum ki ya kardeşim bak biz müşterideki sömürge sömürdüğünüz ülkeler gibi değiliz. Biz bağımsız ve milli bir devletiz dolayısıyla bizim literatürümüze göre burada eğitim vermek istiyorsanız bizim şartlarımıza göre hareket edeceksiniz. Gelin bu okulları meşru hale getirelim. Bunun karşılığında da sizden biz de Fransa'daki Türk vatandaşları için bazı taleplerimiz olacak. Sen benim oradaki vatandaşlarımızın taleplerini engelle kafana göre hareket et. Ondan sonra da biz resmi yazı gönderdik. Şimdi de büyük köşe yazarlarına yazılar yazdırıyorlar. Öyle saçma sapan bir yazı yazmış ki mesela çok büyük bir gazeteci diyor ki 'Milli Eğitim Bakanı bu okullarda din kültürü dersi veremediği için okulları kapatıyor'. Ahlaksızlık yapmayın. Gerçekten ahlaksızca bir yalan bu. Şimdi şu vesileyle ben bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal ve uluslararası hukuku korumak adına sorumlu davranan bir Milli Eğitim Bakanı olarak bu okulların biz gerekli adımları attık. Bizim şartlarımıza gelirlerse hayatlarına devam ederler. Gelmezlerse de paşa gönülleri bilir. Biz de gerekli hukuki prosedürü takip ederiz. Bunu da bu vesileyle paylaşmış olayım” diye konuştu.
Editor : Şerif SENCER