Dışişleri ÖZETİ| Bakanı Hakan Fidan, CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlıyor.
Bakan Fidan'ın açıklamaları şöyle:
O gün tabii uçak müsait olmadığı için havalimanı çalışmıyordu, daha yeni belki bugünlerde çalışmaya başladı. Karayoluyla gitme durumunda kaldık. Hatay'dan itibaren, sınırdan geçtiğimiz andan itibaren, İdlib tarafı iyiydi zaten. İdlib'e önceden de gittik geldiğimiz bir yerde ama daha sonra Hama, Humus ve Şam'a. Halep'ten geçmedik. Hama, Humus üzerinden. ...ve Şam'ın eteklerine gelene kadar sürekli bir yıkım vardı aslında.
Önceki gibi depremden çıkmış gibi. Aslında diğer taraftan rejimin kendi halkına karşı ne kadar zalim ve acımasız olduğunu da görüyorsunuz. Bir yerde çatışan güçler var, onların bulunduğu yerde sivil halk var. Herhangi bir ayrım yapmadan orayı top ateşiyle, yerle bir ateş altına alması, veya varil bombalar atması veya hava kuvvetleriyle bombalaması, yok etmesi. Tabii büyük bir acımasızlık örneği.
ŞARA İLE GÖRÜŞMESİ
Görüşmemiz uzun sürdü. Her türlü konuyu ele aldık. Açıkçası bundan sonra Suriye'de ne yapılmalı, nasıl yapılır, kendi görüşleri bu konuda ne, nasıl bir süreç yönetimi zihninde var, Türkiye'nin bu konudaki tavsiyeleri ne? Ve daha doğrusu aslında ben oraya gitmeden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün süren yoğun bir maraton, diplomasi maratonu yaptım Dışişleri Bakanlarıyla. Dışişleri Bakanlarıyla, Arap dünyasıyla bir araya geldik, Batı dünyasıyla bir araya geldik. Bizim ortaya koyduğumuz bir tez vardı. O da şuydu, yani biz Şam'daki yeni yönetim hiçbir şekilde yargılamadan ne istediğimizi ilk önce kendi aramızda kararlaştıralım, evrensel taleplerimizi. Ondan sonra gidelim diyelim ki biz uluslararası toplum olarak senden bunu görmek istiyoruz, bizim tavsiyemiz bu. Onlar da belli zaten, 4-5 madde bizim çıkardığımız maddeler, hem Batı'lılar hem Doğu'lular herkes buna zaten evet dedi. Yani Suriye'nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması, hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere bir alan olmaması, azınlıkların can, mal ve hayatı için güvenliğin sağlanması, kötü muameleye tabi olmaması, ülkenin toprak birliğinin bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı.
İlk kriz çıktığı esnada herkes şaşkındı. Nasıl bir politika dili kullanılacak? Ne yapılacak? Yani burada yeni bir yönetim var. Yani bunlara nasıl tavır alınacak? Burada bir söylem oluşturulması gerekiyordu. Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, aslında vicdanen ve aklen de, hukuken de geçerli olan bir söylemi ortaya koyduk, teklif ettik aktörlere. Herkes bunu kabul etti. Ve bunun etrafında oluşan söylemi biz aldık, Şam'a götürdük, Şara'ya da bunları anlattık. Yani hem bölgedeki Arap ve Müslümanlar hem Türkiye, hem de uluslararası toplum senden bunu bekliyor. Ben de bu fikirdeyim dedi, bunda hiçbir şeyim yok, itirazım yok dedi.
TÜRKİYE'NİN ÖNCELİKLERİ NELER?
Birincisi, Türkiye olarak biz 3,5 milyon Suriyeli kardeşlerimize ev sahipliği yapıyoruz. ikincisi, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki varlığının ne şekilde sona erdirileceği meselesi.
Açıkçası ben Şara'yı gayet iyi gördüm. İdib'te geçirdiği yılların kendisine yaramış olduğunu gördüm. Uzun yıllardır bir deneyimi var aslında İdib'ten. Benim onunla ilgili gözlemlerim var zaman zaman güncellediğim. Geldiğimiz noktada gerçekten hem sorumluluğunun farkında, hem Suriye'nin kendisinden beklentilerinin farkında, hem bölgenin kendisinden beklentilerinin farkında, hem de hem fırsatların hem kısıtlamaların farkında. Yani rasyonel, oturaklı bir lider.
Ben ortaya konan hareketlere, politikalara, eylemlere bakaraktan hüküm verme taraftarıyım. Yani bu şekilde de hareket ettiğimiz zaman zaten diğer muhataplarımız için de ikna edici oluyoruz. Geldiğimiz noktada dediğim gibi şu anda azınlıkların güvencesi olma durumunda bir sıkıntısı yok. Ama yarın bir gün ülkede ulusal güvenliği ve bütünlüğü sağlamada sıkıntılar olabilir mi? Olabilir. Yani bölgede belli anlaşmazlıklar olabilir mi? Olabilir. Suriye üzerinde başkalarının hesabı olup karıştırmaya gidebilirler mi? Gidebilirler. Bütün bunların da farkında olmak gerekiyor. Ama güzel olan şu, Suriye halkı kendinden olan bir yönetimi sahiplendi ve umudunu ona bağladı. Bize de bu umudu desteklemek, beslemek düşüyor ve doğru olanı tavsiye etmek düşüyor.
"CUMHURBAŞKANIMIZ KABİNE TOPLANTISINDA TALİMAT VERDİ"
İşlem sıralaması yapacağımız zaman aslında ortada şu anda bir numaralı ödev, bir an önce hem halka hizmet edecek hem de uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümetin kurulması. Şu anda resmi devlet başkanı vasfı yok Ahmet Şara'nın. Hala devrim yapan heyetin başkanı sıfatı taşıyor. Üç tane bakan atadı ama bunlar asıl kalıcı hükümetin atanması gerekiyor. Çünkü uluslararası toplum bir an önce oraya yardım ve teknik iş birliği için bekliyor. Bir muhatap istiyorlar. Mesela dün kabinedeydik. Cumhurbaşkanımız talimat verdi. Buraya Türkiye olarak yardımların seferber edilmesi, yani Sağlık Bakanı, Enerji Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Ulaştırma Bakanı, herkes karşısında bir muhatap görmek istiyor haklı olarak. Şimdi bir defa hükümetin öncelikle kurulması gerekiyor.
Sonra, ülkenin yeniden imarı meselesi. Yaraların sarılmaya başlaması, bu önemli. Bu konuda ciddi adımların atılması gerekiyor. Özellikle Halep'in yerle bir edilmiş olması. Halep çok kötü durumda. Maalesef o günler çok acı günlerdi. Halep yerle bir edilmiş durumda. Buranın yeniden imar edilmesi gerekiyor ki yerinden, yurdundan edilmiş olan mülteciler geri dönebilsinler. Biliyorsunuz, Türkiye'de mülteci var. Ürdün'de var, Irak'ta var, Mısır'da var, Lübnan'da var. Batıda var 1 milyona yakın. Bunların geri dönmesi için oradaki yeniden yapılanma faaliyetlerinin bir an önce başlaması gerekiyor.
ŞARA MÜLTECİLERİN DÖNMESİNİ İSTİYOR MU?
Tabii, zaten bu savaş bu yüzden verildi. Kendisiyle de konuşurken şu gündeme getirildi. Yeni anayasanın yapılması ve seçimler meselesi. Anayasanın yapılması, hani eğer yöntem, teknik yöntem olacaksa, referandum olmayacaksa, iki tane yöntem var, temsilciler meclisi üzerinden bir anayasa kabuğunu ile halkın tamamını davet edip referandumla anayasa kabul etmek. Bunun için seçim yapılması lazım. Seçim olması için 10 milyondan fazla insanın tekrar dönmesi gerekiyor. Yurt dışında doğmuş, son 11 yıl içerisinde sayısı belli olmayan vatandaş var. Yani bunların gelip kayıtlarını tekrar kontrol altına alıp, kimliğini kaybetmişleri tekrar kimliğini verip bir sistem oturtulması gerekiyor.
Ben sordum, yani yol haritanı nedir zihninde? Yani nasıl bir yönetim, bu yönetim nasıl seçilecek, nasıl olacak, nereye gidilecek? Devletin adı ne olacak? Rejimin şekli ne olacak? Buraya kadar konuştuk.
DEVLETİN ADI NE OLACAK?
Suriye Arap Cumhuriyeti, mevcut ismi. Detayları bildiğimden tarafların elindeki imkan ve kabiliyetleri, niyetleri, her zaman için bir ihtiyat payım var. Yani o olasılıklı senaryolar her zaman için zihnimdedir. Ama şu anda, yani arazideki dengeleri ele aldığımızda ortaya çıkan tablo şu. Ahmet Şara ve ekibi, Suriye Milli Ordusu, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'nun bu yönetime destek vermesi, güneydeki unsurların şu anda destek vermesi, askeri güvenliğin sağlanması açısından önemli bir başlangıç.
İntikam duygusu çok tahrik edici bir duygu, cezbedici bir duygu. Kendinizi bir defa kaptırdınız mı Allah muhafaza, geri dönüşü yok. Özellikle devlet eliyle, topluluk eliyle bunu yaptığınız zaman zulmün yok edici bir aracı olur. Ben buna bulaşmayacaklarına inanıyorum, buna bulaşmamaları için de her türlü gerekeni yapıyoruz.
SURİYE'Yİ KIŞKIRTMAK İÇİN TERTİPLER OLUYOR MU?
An itibariyle gözlemlemiyoruz ama olmayacağı manasına gelmez. Olmayacağı manasına gelmez. Zaman ilerledikçe, olaylar, yönetim, yapı, şekil aldıkça belli memnuniyetsizliklerin farklı şekilde kendini gösterme ihtimali var, açıkçası.
An itibariyle gözlemlemiyoruz ama olmayacağı manasına gelmez. Olmayacağı manasına gelmez. Zaman ilerledikçe, olaylar, yönetim, yapı, şekil aldıkça belli memnuniyetsizliklerin farklı şekilde kendini gösterme ihtimali var, açıkçası.
TÜRKİYE BÖLGEDE AĞABEY KONUMUNDA MI?
Biz bu unvanları bırakalı çok uzun zaman oldu. Özellikle Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminden itibaren ben ilk görevime TİKA'da başladım. Orta Asya'ya çok yardım yapıyorduk. Böyle bir şey yok. Eşit ilişki karşımızdakiler bizim kardeşimizdir. Şu anda bize ihtiyaçları var ama tarih onları öyle bir noktaya getirir ki bizden daha da ileri olabilirler. Günün sonunda gerçekten Suriye milleti asil bir millet, kabiliyeti olan bir millet yanlış yönetimden dolayı, emperyal oyunlardan dolayı belli bir mağduriyet yaşadılar. Bize düşen onlara yardım etmek. Biz domine etme fikrine karşıyız. Etkimiz olabilir, örnek alabilirler. Ama domine kültürü gerçekten bizim bölgemizi öldürüyor. Ben Arap kardeşlerime de bölgede dedim. Orada bu olaydan sonra çekincesi olanlar oldu. Biz bölgede ne Türkiye'yi ne İran'ı ne Arapları herhangi bir şekilde domine etme bakış açısıyla bir politika üretimine razı değiliz.
"FERASETE SAHİBİZ"
Eğer Allah bize akıl verdiyse, bu kadar hikmet varsa ortalıkta, hakikat varsa bundan ders alıp, ben hep bunu söylüyorum muhataplarımıza, buradan artık beraber yolumuza devam edelim. Benden bir şeyden şüpheleniyorsan her şey ortada. Ama şuna da hazırlıklı olmamız lazım. Türkiye'nin sözü niye etkin? Caydırıcı olduğumuz için, gücümüz olduğu için, yani gerektiği zaman, bize karşı numara yapıldığı zaman, biz de tabii ki tepkimizi koyacak araçlara sahibiz. Ferasete sahibiz. Savaşmaktan kaçmayacağımızı bilmeleri lazım.
Editor : Şerif SENCER