Evlerimize ÖZETİ| aldığımız tüylü dostlarımızın sayısı, onların sağlıklı bir yaşam sürmesi için oldukça önemlidir. Eğer bu sayı haddinden fazlaya ulaşırsa işte o zaman onlara iyilik değil, kötülük yapmış oluruz.
Hatta farkında olmadan psikolojik bir rahatsızlığın eşiğinde bile olabiliriz.
Örneğin Fransız bir çift, 80 metrekarelik evlerinde tam tamına 159 kedi ve 7 köpek besliyordu.
2014 yılında 52 ve 68 yaşlarındaki bu çifte, dairelerinde 13 kedi ve 1 köpek besledikleri sebebiyle zaten bir soruşturma açılmıştı. Ancak bu soruşturma onları yıldırmamış, evlerinde besledikleri hayvan sayısını katbekat artmıştı.
Sokak hayvanlarını beslemek ve onlara sıcak bir yuva olmak elbette mantıklıydı fakat bu sayı sizce de biraz fazla değil mi? Polisin tesadüfen fark ettiği bu evde oldukça küçük bir alanda yaşayan hayvanlar yetersiz beslenmiş, dışkıları içinde kalmış ve çeşitli hastalıklara yakalanmışlardı.
Üstelik evin içinde cansız kedi ve köpek bedenleri de vardı.
Hâkim ise çiftin, hayvanlara gerektiği şekilde bakmadığına karar vererek ömürleri boyunca hayvan sahiplenmesini yasakladı. Ayrıca çiftin, hayvan hakları hayır kurumlarına da 150 bin euro para cezası ödemesine karar verdi.
“Kim niye böyle bir şey yapar?” diyerek hayretler içinde okumaya devam ediyorsanız, bunun bir psikolojik rahatsızlık olduğunu söyleyelim. Hayvan biriktirme bozukluğu ve bir diğer adıyla Nuh sendromu, çoğu ülkede aslında oldukça yaygın görülen bir halk sağlığı sorunudur.
Örneğin ABD’de her yıl, yaklaşık 2000 yeni Nuh sendromu vakası ile karşılaşılır.
Daha açık bir ifadeyle bu rahatsızlık, çok sayıda hayvanın küçük bir ortamda biriktirilmesiyle birlikte beslenme, hijyen ve veteriner bakımı gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmaması olarak tanımlanabilir. Bu kişiler tamamen pislik içinde yaşarlar ve herhangi bir temizlik kaygıları yoktur.
Bu kişilerin evlerinde besledikleri hayvanlar, onlardan alındıklarında da muhtemelen daha fazla hayvanı kurtarmak adı altında arayışa geçecek ve bu korkunç döngü yeniden başlayacaktır.
Bilim insanlarına göre Nuh sendromuna sahip olanlar, beraberinde birçok psikolojik rahatsızlıktan muzdariptir.
Çünkü bu istifleme davranışı; obsesif-kompulsif ve ilişkili bozukluklar, delüzyonel bozukluklar, major depresif ve sosyal anksiyete ile doğrudan ilişkilidir.
Öte yandan bu davranış, sevdiğini ani bir şekilde kaybeden kişilerde travmatik bir olaya karşı uyumsuz bir baş etme tepkisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu noktada psikolojik bir destek almak hayati önem taşır.
Çünkü farkında olmadan patili dostlarımıza iyilik yapmak isterken kötülük yapabilir, hatta onları ölüme götürebilirsiniz.
Kaynaklar: National Library of Medicine, Psychology Todayİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Editor : Şerif SENCER