Arılar ÖZETİ| biz Dünya'da yokken de vardı. Bilinen ilk arı fosili 100 milyon yıl, ilk insan fosili ise 300 bin yıl öncesine ait. Bizden de eski olan arıları yakından incelediğimizde, aslında şimdiye dek onları çok fazla küçümsediğimizi anlıyoruz.
İnsanların en yakın böcek dostudur arılar, çünkü insanların yiyebileceği bir besin üretebilen tek böcek türüdür. Sofralarımızda olan balı, propolisi üretme aşamalarında gösterdikleri disipline ve hesaplama becerilerinde birbirinden ilginç sırlar barındırıyorlar. Sırlarını öğrendikten sonra bu minik ama zeki canlılara olan saygınız artacak.
Ortalama bir arı kovanında 1 adet kraliçe arı, birkaç 100 erkek arı ve 10-80 bin kadar da işçi arı bulunur.
Genel kanının aksine arı kovanındaki erkek arı sayısı çok azdır. İğneleri ve besin toplayabilecek organları olmadığı için çok işlevsel değildirler. Kraliçeyi dölleyerek yeni nesillerin oluşmasını sağlarlar.
İşçi arıların tamamı dişilerden oluşur. Karınlarında bulunan balmumu bezlerini kullanarak balmumu üretip petek yaparlar.
Topladıkları nektarları getirip kovanlarda bulunan diğer işçi arılara devrederler. Onlar da devraldıkları nektarları çiğneyerek bal haline getirirler. Bala dönüştürdükleri nektarları peteklerin içine depolarlar. Bal peteklerini ayrıca larvalarını korumak için de yaparlar.
Bir işçi arı, hayatı boyunca bir çay kaşığının 12'de 1'i kadar bal üretebilir.
Yani satın aldığınız bir kilo bal için bir grup bal arısının, 4 milyon adet çiçeği gezdiği anlamına geliyor.
Bir işçi arı, kovandan 5 km uzağa gidip gelebilir. Kovana döndüğündeyse gözlemlediklerini dans ederek anlatır.
Bulduğu yemek kaynağını, oranın konumunu, ne kadar mesafede olduğunu diğer arılara aktarır. Bir çeşit işaret dilidir.
İşçi arılarda 170 koku alıcısı bulunur. Bu sayede çiçeklere oldukça hakimdirler. Bal arısı kolonilerinin her birinin kendine has bir kokusu vardır, arılar kendi kolonilerini bu sayede bulabiliyor.
İşçi arıların her biri genetik olarak kraliçe arının birer kopyasıdır.
Boyut farkının nedeni ise kraliçenin yumurtadan çıkar çıkmaz arı sütü ile beslenmesidir. Kraliçenin larvadan erişkinliğe geçişi 16 gün sürer. Genetik olarak kopya olsalar da ciddi farklılıklar bulunur.
Dişi arılar kısırdır, sadece kraliçe arı yumurta yapabilir.
Kraliçe arı, mevsime bağlı olarak 2000 civarında yumurta bırakır; yumurtaların toplamı genelde kendi ağırlığı kadardır. Yumurtalar döllenmişse erkek arı larvaları çıkar, döllenmemişse dişi (işçi) arı larvaları çıkar.
Kraliçe arı yaklaşık 10 erkek arı tarafından havada döllenir. Erkek arılar bu dölleme işleminin ardından ölür.
Erkeklerin ömrü 4-5 hafta kadarken dişi arıların 6 kadardır. Kraliçe arılar ise 5 yıla kadar yaşayabilir. Kraliçe arı öldüğü takdirde kovandaki diğer arılar da birkaç hafta içinde ölür. Kendi içlerinde bir kraliçe arı yetiştiremezlerse kovanları yok olur. Ayrıca dişi arılar insanları soktuktan sonra ölür.
Çevrelerine kolaylıkla uyum sağlayabilen arılar, bu sayede neredeyse dünyanın her yerinde koloni halinde yaşayabilir.
Kış mevsiminde kovanlarından çıkmaz ve yaz boyunca depoladıkları bal ile beslenirler. Kraliçe arıyı sıcak tutmak için bir küme oluştururlar.
Propolisi ise yavruları üşümesin diye yaparlar.
Kraliçe arı, yavruların üşüyeceğini anlayınca bütün işçi arılara komut vererek bal toplamaya ara verip propolis toplamaya başmalarını söyler. Ağaçlardan reçine olarak toplanır ve 15-20 günlük yavrular bunları kendi enzimleriyle birleştirerek propolise çevirir.
Propolis sayesinde arılar hastalıklara karşı direnç kazanır, bağışıklık sistemleri güçlenir.
Her arı toplu iğne ucu kadar ancak getirebiliyor. Az çıktığı için değil çok değerli enzimlerden oluştuğu için bu kadar çok değerli bir maddedir.
İşte arılar bu denli organize çalışabilen ve sandığımızdan çok daha zeki canlılardır.
Editor : Şerif SENCER