USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Yaşam

Anadolu'nun en eski tanığı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

Hakkari'de bulunan Cilo Dağları'ndaki buzullar, küresel ısınma nedeniyle her geçen gün eriyor. Eriyen buzullar yöre halkını ve çevrecileri endişelendiriyor.

Anadolu'nun en eski tanığı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
10-07-2024 12:33
Google News

Hakkari'deki ÖZETİ| Cilo Dağları, 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı kararı ile 'milli park' ilan edilmişti. 4 bin 135 rakımlı Cilo Dağları'nda bulunan buzullar, küresel ısınma nedeniyle gün geçtikçe erimeye devam ediyor ve bu durum hem yöre halkını hem de çevrecileri endişelendiriyor.

Yıllar önce yer yer 200 metreyi aşan dikey buzul tabakaları şu an 50 metreye kadar düştü. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, son 30 yılda buzulların yüzde 50 alan kaybettiğini, daha önce bin hektar olan buzulların 500 hektarın altına düştüğünü aktardı.

Her yıl Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden gelen yüzlerce doğasever ve dağcı tarafından ziyaret edilen Cilo Dağları, geçen yıl 1-2 Temmuz'da valilik organizasyonuyla 5'incisi düzenlenen festivale de ev sahipliği yapmış ve festivale 20 bin kişi katılmıştı. Son yıllarda erimeye başlayan buzullar giderek alan kaybederken, uzmanlar önlem alınmaması durumunda buzulların kısa sürede yok olacağını söylüyor.

YAŞI BİR MİLYONU BULAN BUZULLAR VAR

Van YYÜ Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, buzulların alan kaybı yaşadığını, yıllar önce 100-200 metrelik dikey tabakanın da 50 metrelere kadar düştüğünü söyledi. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, doğal miras olan buzulların korunması için İtalya'daki gibi örtüyle kaplanması gerektiğini belirterek, "Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyada olduğu gibi Türkiye'de de benzer bir manzara var. Bunun en güzel örneği de Cilo'daki buzullar. Cilo buzullarının yer aldığı dağın yüksekliği 4 bin 135 metre. Cilo, Türkiye'nin ikinci en yüksek dağı. Tabii orayı özel yapan Türkiye'nin ikinci büyük dağı olması değil, üzerinde yer alan buzullar." sözlerini kullandı.

Prof. Dr. Alaeddinoğlu, buzulların erimesinin hızlandığını dile getirerek "Orada on binlerce yıllık buzullar var. O bölgenin alt tarafında yaşı bir milyonu bulan buzullar da var. Buzul kütlesi o bölgeyi, ya da o dağı özel yapıyor, ekolojik anlamda bir doğa harikası haline getiriyor. Ancak buzullar son 30 yılda çok ciddi bir erime süresine girdi. Son 10 yıldaki erime süreci giderek hızlanıyor. Bu erime son 5 yılda daha da hızlandı." dedi.

Sözlerine devam eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, şu açıklamalarda bulundu:

"Yani dünyanın ısınmaya bağlı olarak yaşadığı toplam sıcaklıktaki artış, Cilo'da da kendini gösteriyor ve o buzullar her geçen gün biraz daha alan kaybediyor. Bu alan kaybı maalesef hızlanarak devam ediyor. Son 30 yılda yüzde 50'den fazla alan kaybetmiş. Mevcut şu anki alan 500 hektarın altına düşmüş. Bu alan kaybeden yerler, bir şekilde güneşle temas eden yerler. Bu bölgelerdeki erime çok daha hızlı. Nispeten kuzey yamaçlarda kalan, yani güneş ışınlarından doğrudan maruz kalmayan bölgelerde ise, buzullar nispeten tutunabiliyor. Ama bu tutunma öyle çok dirençli bir şekilde değil, çünkü buzullarda sadece alan küçülmüyor. Aynı zamanda buzulların içinde de erimeler baş göstermiş. Çok ciddi çatlaklar, yarıklar var. Yüzeyde sağlam gibi görünen o katmanların altında boşluklar var. Bu çatlak ve boşlukların aslında bir şekilde zaman içerisinde açığa çıkmasıyla beraber, bu kez o erimenin şiddeti de artıyor."

ESKİ ANADOLU'NUN TANIKLARI

Buzul erimelerinin bir diğer nedeninin insan kaynaklı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, insanların buzulları deneyimlemek, yüzeyinde yürümek ve buzula basmak için oraya zarar verdiklerini söyledi. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "O alanın tamamının gerçekten korunması gerekiyor. Geçmişte yüzlerce metre derinliğindeki o buzul kütleleri, artık çok daha sayılı metrelerin altına düşmüştür. Buzullar bu coğrafyanın, bu Anadolu'nun en eski tanıkları. Buzullar, bu coğrafyada yaşananlara tümüne tanıklık etmiş. Onlar sadece birer doğa parçası, birer buzul değil, onlar bizim geçmişimiz. Bizim onlara sahip çıkmamız lazım." ifadelerine yer verdi.

Prof. Dr. Alaeddinoğlu, yüzey örtülerinin kullanabileceğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

"2020 yılında öncelikli korunanlar listesine alındı ve milli park ilan edildi. Bu önemli bir gelişme. Ancak bununla beraber o alanın korunması noktasında farklı adımların da atılması. Bunlardan bir tanesi, o bölgedeki buzulları korumak. 20-30 yıl sonraki insanlarımızın da bu buzulları görme hakkı var. O insanlar da buzulları deneyimlemelidir. Yüzey örtüleriyle o buzulları koruyabilir, gelecek nesiller için birer doğa harikası olarak kalmalarını sağlayabiliriz. Oraya belirli sınırlamalar, belirli kontrol edici mekanizmalar geliştirilerek, insanların o bölgeyi etkin kullanılması sağlanmalı. Buzulları değil, çevresinde bunu gözlemleyerek bunu sağlayabiliriz. Bunlar bizim sorumluluğumuz. Geçmişte bin hektarın üzerinde olan buzul alan, bugün baktığımızda alan 500 hektarın altına düştüğüne görüyoruz." 

BUZULLARIN ERİMESİ EKOLOJİK DENGEYE ETKİ EDEBİLİR

Prof. Dr. Alaeddinoğlu, buzul erimelerinin bu şekil devam etmesi halinde çok daha kötü durumlarla karşılaşılabileceğini kaydederek, "Geleceğe ilişkin bütün senaryolar sıcaklıkların artışını gösteriyor. Dolayısıyla Cilo buzulları da bundan nasibini alacak. 30 yılda yüzde 50'sini kaybettiğiniz bir alanı, muhtemelen sıcaklık artışı bu şekil devam ederse, bunun yüzde 50'sini daha kaybedebiliriz. Buna fırsat vermeden koruyucu tedbirler geliştirmeliyiz. Buzul erimesi bir taraftan doğa harikasını yok ederken, diğer taraftan bu doğa harikasının erimesiyle beraber oluşabilecek bir takım olumsuzluklar da yaşanabilir. Buzul erimesinin şiddeti, Hakkari bölgesinde tarımsal faaliyeti, hayvancılık ve insan faaliyetlerini etkileyebilir. Orayı bir ekolojik bir dengesinin parçası olarak düşünmek lazım. Oradaki bir yaşamı etkileyebilecek bir doğa olayı olarak düşünmek gerekir. Burası tam bir hazine ve bütün medeniyetlere tanıklık etmiş bir miras" dedi.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TEKNOLOJİ TÜMÜ
Hijyenik Pedler Neden Başta Erkekler İçin Üretilmişti?
Hijyenik Pedler Neden Başta Erkekler İçin Üretilmişti?

Günümüzde kadın sağlığının ve hijyenin vazgeçilmez ürünlerinden biri olan, kadınların regl dönemini kolaylaştıran hijyenik pedlerin en baştaki üretimi erkekler içindi. Peki erkekler ne yapacaktı bu pedlerle?

ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray38102+66
2Fenerbahçe3899+68
3Trabzonspor3867+19
4Başakşehir FK3861+14
5Kasımpaşa3856-3
6Beşiktaş3856+5
7Sivasspor3854-7
8Alanyaspor3852+3
9Çaykur Rizespor3850-10
10Antalyaspor3849-5
11Gaziantep FK3844-7
12Adana Demirspor3844-7
13Samsunspor3843-10
14Kayserispor3842-13
15Hatayspor3841-7
16Konyaspor3841-13
17MKE Ankaragücü3840-6
18Fatih Karagümrük3840-3
19Pendikspor3837-31
20İstanbulspor3816-53
ANKET TÜMÜ
Türkiye'de En Önemli Gündem Maddesi Sizce Hangisi?
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu