Gerek ÖZETÄ°| yüzyıllar önce yaÅŸanan savaÅŸlar, gerekse de milyonlarca yıldır devam eden kıta hareketleri neticesinde dünya haritasında sınırlar pek çok kez deÄŸiÅŸti. Bazen bir imparatorluÄŸun doÄŸuÅŸu ya da çöküşüyle dünya haritası sil baÅŸtan çizilirken; yıllardır deÄŸiÅŸmeyen bir detay, hikâyeyi bilmeyen insanlarda ister istemez merak uyandırıyor.
Gelin şimdi hep beraber Afrika kıtasındaki devletlere ait sınırların neden diğer kıtalardaki devletlere göre daha düzgün olduğuna ve başka kıtalarda da benzer bir olay olup olmadığına göz atalım.
Günümüzde de halen sömürge bölgesi olarak tabir ettiÄŸimiz Afrika’nın hikâyesi, tahmin ettiÄŸimizden çok daha eskilere dayanıyor.
Afrika kıtası ve sömürgeci devletlerin hakim oldukları bölgelerHepimizin bildiÄŸi üzere Afrika kıtasındaki neredeyse her devlet, zengin yer altı kaynaklarından ötürü yıllarca emperyalist devletler tarafından sömürülmüştü. Pek çok kaynaÄŸa göre Afrika’daki sömürü faaliyetleri ilk kez MÖ 576 yılında Mısır Firavunu II. Amasis tarafından baÅŸlamış ve bu süreci Yunan sömürgeciliÄŸi ve Büyük Ä°skender takip etmiÅŸti.
Daha ileri seviye olan sömürge aÅŸaması ise 13. yüzyılda, 1215 sularında Portekiz’in Fas kıyılarını iÅŸgal etmesiyle baÅŸladı ve yıllarca devam edecek olan sömürgenin ilk fitilini ateÅŸledi.
Portekiz’in ardından "ipini koparan emperyalist, Afrika’ya geldi" desek yeridir.
Maviler Fransa, kırmızılar BirleÅŸik Krallık ve kahverengi çizgiler diÄŸer sömürgeci devletlerin rotasını ifade ediyor.Portekiz’in 1215 yılındaki kıyı iÅŸgalinin ardından baÅŸta BirleÅŸik Krallık ve Fransa olmak üzere; Belçika, Ä°spanya ve Ä°talya gibi Avrupalı devletler Afrika kıtasındaki insan gücünü ve yer altı zenginliklerini sömürmeye baÅŸladı.
19. yüzyılın sonlarına geldiÄŸimizde ise hem toprak büyüklüğü hem de nüfus bakımından dünyanın en büyük ikinci kıtası olan ve dünya üzerindeki toprakların %24,4’üne sahip olan Afrika’da emperyalistler tarafından iÅŸgale uÄŸramamış hiçbir bölge (Etiyopya hariç) kalmadı. Oysa ki 1876 yılında iÅŸgal oranı kıta genelinde %10 idi. Bu oran sadece 14 yıl sonra 1890 yılında %90’a yükseldi.
Masadaki pasta büyük ve değerli olunca Avrupalı devletler uzlaşma yoluna giderek pastanın dağılmasını önlemek istedi!
Afrika, potansiyel ve mevcut iÅŸ gücü bir kenara dursun, yer altı zenginliklerin bakımından dünyanın belki de en zengin kıtasıydı ve emperyalist devletler birbirleriyle kavga etmeden alabilecekleri en büyük payı almak istiyordu. Ä°ÅŸte bu doÄŸrultuda Belçika Kralı II. Leopold’un daveti üzerine Almanya’nın Berlin ÅŸehrinde bir konferans düzenlendi.
Berlin Konferansı neticesinde Afrika kıtası 52 farklı bölgeye ayrıldı. Bölge ayrımları yapılırken dikkat edilen birincil ve en önemli husus yer altı kaynaklarıydı. Bu doğrultuda Afrika kıtasına enlem ve boylam çizgileri de gözetilerek sınırlar çizildi.
Bu 52 bölge (her biri kağıt üzerinde devlet), Birleşik Krallık (20), Fransa (18), Portekiz (5), İspanya (4), İtalya (3) ve Belçika (2) arasında güç ve toprak önemine göre paylaşıldı. Ayrıca yine bu konferans sonucunda payına düşen bölgeyi işgal eden devletin, fiilen orada asker bulundurması zorunlu kılındı. Asker bulundurmaması durumunda ise diğer devletlerin askersiz bölgeyi sahiplenmesine izin verilmiş sayılacaktı.
Halen devam eden Afrika sorunlarının temelinde o gün alınan kararların payı çok yüksek.
Berlin Konferansı’nda Avrupalı devletlerin kendi çıkarlarına göre cetvellerle sınırlar çizmesinin olumsuz etkileri günümüzde bile halen devam etmektedir. Bu geliÅŸigüzel sınır ayrımları ile aynı kabile 3 farklı devlete ayrılmış ya da birbirine düşman ve tamamen zıt iki kabile aynı devlete verilmiÅŸtir.
Cetvelle sınır ayrımının getirdiÄŸi bu sorundan ötürü Afrika ülkelerinde devamlı olarak sınır savaşı, iç savaÅŸ, siyasi istikrarsızlık ve halk ayaklanması gibi olumsuz durumlar baÅŸ göstermektedir. Bu da doÄŸal olarak Afrika’nın günümüzde yaÅŸadığı maddi, temel ihtiyaç, eÄŸitim ve sanayi gibi sorunlara sebep olmaktadır.
Günümüzde Avrupalılar Afrika’dan elini eteÄŸini çekmiÅŸ gibi gözükse de Afrika’da mevcut durumun pozitif olduÄŸundan bahsetmek zor.
Bağımsızlık yılları .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Her ne kadar bugün Avrupalı devletler askerlerini Afrika’dan çekip sömürgeye son verdiklerini ifade etseler de hem geçmiÅŸte attıkları adımlardan hem de miras bıraktıkları sorunlardan ötürü Afrika’nın genel durumunun iyi olduÄŸundan bahsetmek pek mümkün deÄŸil.
Nüfusunun %50’si 19 yaÅŸ altı gençlerden ve 54 farklı devletten oluÅŸan Afrika kıtası, geçmiÅŸte tamamen sömürülmüş bir kıta olmasaydı belki de sahip olduÄŸu genç nüfus ve yer altı zenginlikleriyle beraber, dünyanın en geliÅŸmiÅŸ bölgelerinden biri olabilirdi.
Dünya haritasından sonra biraz da Amerika kıtasına yakından bakarsanız orada da bir Afrika görmeniz mümkün.
Detayları ve sebepleriyle Afrika devletlerinin sınırlarının neden düzgün olduÄŸunu açıkladıktan sonra tıpkı Afrika gibi bir dönem sömürge dönemi yaÅŸamış ve sınırlar bakımından da kaderi farklı olmayan Amerika BirleÅŸik Devletleri’ne deÄŸinmesek olmazdı. Her ne kadar bizler Amerika’daki farklı idari birimleri eyalet olarak ifade etsek de aynı zamanda bu eyaletler için "devlet" ifadesi de doÄŸrudur. Zaten Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin ismi de günümüzde içerisinde bulunan 50 eyaletten (devlet) gelmektedir.
Bir zamanlar BirleÅŸik Krallık sömürgesi olan ABD’deki eyaletlerin sınırları da yakından incelediÄŸinizde tıpkı Afrika’daki gibi cetvelle çizilmiÅŸ gibi düzgündür çünkü bu sınırlar da masabaşında çizilmiÅŸ sınırlardır. ABD’deki eyaletlerin sınırları çizilirken enlem ve boylam çizgileri, çöl, otoyol, su yolları ve nehirler gibi etkenlere dikkat edilerek çizilmiÅŸtir.
Eğer her şey Avrupalı devletlerin istediği gibi devam etseydi, bugün ülkemizin sınırları da cetveller tarafından çizilmiş olacaktı.
I. Dünya Savaşı devam ederken Avrupalı devletler, kendi aralarında pek çok gizli anlaşma yaparak toprak paylaşımı konusunda ön adım atmıştı. Bu gizli anlaşmalardan biri olan Sykes-Picot Anlaşması da ülkemizin doğu ve güney bölümlerinin sınırlarını tıpkı cetvelle çizilmiş gibi bölüyordu.
BirleÅŸik Krallık ile Fransa arasında imzalanan ve Rusya’nın da onay verdiÄŸi bu gizli anlaÅŸma, daha sonra tıpkı diÄŸer gizli anlaÅŸmalar gibi Rusya tarafından ifÅŸa edildi. Sykes - Picot AnlaÅŸması'ndaki sınırların Sevr'e göre daha net sınırlar olduÄŸunu fakat her iki anlaÅŸmada da yer alan haritaların artık paçavra olduklarını rahatlıkla ifade edebiliriz.
Sınırları masa başında cetvelle değil de toprak üzerinde süngü mücadelesi vererek çizilmiş bir devlet olmanın haklı gururunu eğitim ve bilimle birleştirip gelecek nesillere layıkıyla aktarabilmek dileklerimizle...
Kaynaklar: 1 / 2 / 3 / 4 /
www.idrak34.com
Editor : Åžerif SENCER