Deprem ÖZETİ| sonrası yaşanan koordinasyon eksikliği nedeniyle ne yapacaklarını şaşırdıklarının altını çizen Saitoğlu, “Deprem oldu dışarıya çıktık, ailem ve komşularımızla birlikte benim arabama sığındık. Daha sonra yakınlarımızı aramaya başladık. Kız kardeşim ve ailesinin yaşadığı Antakya merkezdeki Boyacı Apartmanı’nın enkazına gittik. Onları kurtarmak için çalıştık. Kurtarma çalışmaları sürerken kız kardeşimin sesini duydum. O sırada artçı bir deprem oldu. Kardeşim, ‘Beni bırakın siz gidin abi’ dedi. Ben onu bırakıp nasıl gidecektim? Yakınlarda bir kepçe de vardı, yardım istedik ancak enkaz altında canlı olduğu için uzman olmadan müdahale edemeyeceğini söyledi” diye konuştu.
KEPÇENİN ALTINA YATTI
Saitoğlu, “Benim babam muhtar, kepçe bulma umuduyla belediyenin ikmal yerine gitti. Kepçenin tekerinin altına yatmış yalvararak bir kepçe bulup getirdi. Sonra kepçe çalışmaya başladı, birkaç moloz indirdikten sonra çalışmaya biz devam ettik. Bir hava kanalı açtık, daha sonra yerini tespit ettik. O enkazdan kardeşim Rabia ve kızı Rana’yı sağ olarak çıkardık. Ancak Rana’nın ikiz kardeşi Ege vefat etmişti” dedi.
"BİR AİLE TEK MEZAR"
Cenazelerini depremden 3 gün sonra gömebildiklerini aktaran Saitoğlu, “Bir baba ve iki evladını aynı mezara gömdük. Kardeşimin eşi Hüseyin ve iki çocuğu Ege ve Ayşe... Cenaze işlemlerini yaptığımız sırada her yer mahşer yeri gibiydi. Biz cenazelerimizi gömerken sadece bu köye 200’e yakın cenaze gelmişti. Bir süre sonra mezar kazmaya kimseyi bulamaz olduk. Çocuklarımıza 3’üncü gün sıcak yemek ulaştığında öyle bir iştahla yiyorlardı ki onları o halde görünce dayanamadım ağlamaya başladım” ifadelerini kullandı.
Editor : Şerif SENCER