Madenciler ÖZETİ| uzun saatler boyunca yerin metrelerce altında birçok tehlikeyle karşı karşıya kalarak çalışıyor. İş Sağlığı ve İşçi Meclisi Güvenliği’nin (İSİG) açıkladığı son verilere göre, AKP’li yıllarda 1989 maden emekçisi iş cinayetinde yaşamını yitirdi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Üyesi Veyis Sır Türkiye’de madenciliğinin gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşabilmesinin ve yeraltı kaynaklarının kamu yararı gözetilerek değerlendirebilmenin önünde birçok engel olduğunu söyledi.
Sır şöyle konuştu: “Öncelikli olarak üzerinde durulması gereken en önemli konulardan biri, ülkenin kamu yararını ön plana alan bir madencilik politikasının olmamasıdır. Kamu yararından ziyade kâr ve üretim hırsını teşvik eden, günlük endişelerle ve taleplerle hazırlanmış yönetmeliklerle ülke madenciliği çıkmaza sokulmuştur.
(Veyis Sır)‘KURUMLAR ÜRETİM GÜCÜNÜ YİTİRDİ’
Maden ocaklarının özelleştirilmesinin üretime olumsuz yansıdığını aktaran Sır, “Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) gibi maden kuruluşlarının yıllar içerisinde üretimdeki güçlerini kaybetti. Amasra havzasının özelleştirilerek TTK’nin havzanın yüzde üçüne sıkıştırılması, Soma’da ve Tunçbilek’te TKİ’nin özkaynaklarıyla üretim yaptığı sahaların yok denecek kadar az olması siyasetin bir tercihidir” ifadelerini kullandı.
‘PİYASACI ANLAYIŞ TERK EDİLMELİDİR’
Neoliberal politikalarla Türkiye’de madencilik yapılamayacağını belirten Sır, “Bu politikalarla ülkenin her geçen gün daha da dışa bağlı bir noktaya geleceği görülmüştür. Madencilikte piyasacı ve neoliberal anlayış çıkmaza girmiştir, terk edilmelidir” diye konuştu.
‘KATLİAMLAR GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ’
Avukat Derviş Emre Aydın ise son 15 yılda madenlerde yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekti.
Konuyla ilgili yaşanan sorunların altını çizen Aydın, “İhmallerin öngörülen risklere yönelik altyapı yatırımlarının yapılmaması, denetimlerde tespit edilen tehlikelere kayıtsız kalınması ve planlanan projelerin dışına çıkılması şeklinde olduğunu gördük. Özellikle grizulu ocaklarda maden havalandırmasının gerektiği gibi yapılmaması olarak söyleyebiliriz. Bu nedenle yaşanan katliamların göz göre göre geldiğini söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.
(Derviş Emre Aydın)Aydın, öngörülen risklere dair önlem alınmamasının sebebinin ise “cezasızlık politikası” olduğunu belirtti.
MADENCİ YAKINLARI ANLATTI: 'KADER DEĞİL TERCİH'
301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak, maden katliamlarının hala devam etmesine karşın engellemek için bir adım atılmadığına dikkat çekti. 13 Mayıs 2014’te 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma maden katliamında İsmail Çolak’ın 26 yaşındaki oğlu Uğur Çolak yaşamını yitirdi.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri konusunda yeterli adımların atılmadığını belirten Çolak, “Madenlerde emekçiler toplu bir şekilde katledilmeye devam ediyor” dedi. Çolak, Soma maden katliamında yitirdiği oğlu hakkında da şu şekilde konuştu: “Oğlum madendeki olumsuz koşullar nedeniyle işi bırakmıştı. Altı ay iş aradı, ancak bulamadı. Çocuğu olacağını öğrenince tekrar madene girmek zorunda kaldı. Üniversiteyi yarım bıraktı. Evlendi, sorumluluğu artınca madende çalışmaya başladı. Soma’da yaşıyorsan madencilik kaçınılmaz oluyor.”
(İsmail Çolak)Baba Çolak konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bizim kayıplarımız için ‘Kader’ diyenler oldu. Bu kesinlikle kader değil. Bu işveren, sarı sendika ve siyasi iktidarın işbirliği yapmasıyla ortaya çıkan ihmaller bütünüdür. Dolayısıyla çok basit önlemlerle bu katliamları engellemeyi tercih etmek yerine kâr odaklı hareket ettiler. Maden katliamları da bu nedenle oldu.”
‘TEDAVİLERİ SÜRÜYOR’
14 Ekim 2022’de Bartın Amasra maden katliamında 42 işçi yaşamını yitirdi. Maden katliamından yaralı şekilde kurtarılan 37 yaşındaki Ayhan Gül’ün abisi Kenan Gül tedavisi süren yaralılar hakkında konuştu.
İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde tedavisi süren dört madencinin sağlık durumun ciddiyetini koruduğunu belirten Gül, “Yaralıların tedavisi devam ediyor. Yaraları ağır olduğu ve bazı hastalarda iç organlarda da yanıklar olduğu için tedaviler zor ilerliyor” dedi. Hastaların bilincinin açık olduğunu aktaran Gül, “Durumlarının kötü olmasından dolayı hastaları uyutuyorlar. Ancak bazen kontrol amaçlı uyandırıyorlar” diye konuştu.
Editor : Şerif SENCER