Özellikle uçak yolculuklarında sık yaşanılan bu durum, neden hiç su içmemişiz gibi susadığımıza da bir kapı aralıyor.
Siz de yolculuk sırasında çok susayanlardansanız, okumaya devam edin!
Yolculukta enerji harcamak, bu durumun başlıca sebeplerinden birisi.
Otobüs, araba ya da uçak yolculuğu fark etmeksizin bizi hep susatır. Bu durumun oluşmasında harcanılan efor ve yorgunluk büyük bir etkiye sahip. Tabii bu koşulların yanına bir de sıcaklık farklarının oluşması, sıcak bir havada seyahat etmek gibi koşullar da eklenince, susamak kaçınılmaz oluyor.
Uçaklarda ise susama daha çok görülüyor. Çünkü uçaklar, genellikle 35.000 ila 40.000 feet arasında uçar, bu irtifada hava basıncı, sıcaklık ve oksijen oranı normal yaşam koşullarından oldukça farklıdır. Bu yüksek irtifalarda yaşanmak üzere tasarlanmış suni bir ortam, yani "hava akvaryumu", uçak kabinlerinde sağlanıyor.
Ancak bu yapay ortamın en önemli özelliği, havanın kuru olmasıdır. Araştırmalar, uçak kabinlerindeki havanın nem oranının %10 ile arasında değiştiğini gösteriyor; bu, insanların deniz seviyesindeki alışık olduğu nem seviyesinden oldukça düşüktür. Deniz seviyesinde ise nem oranı %30 ile %60 arasında değişir.
Bu düşük nem seviyesi, vücudumuzun normalden daha hızlı su kaybetmesine neden olur.
Nem kaybı, dehidrasyona yol açarak gözlerde kuruluk, boğazda gıcık hissi ve burunda kaşıntı gibi rahatsızlıkları tetikler. Ayrıca yüksek irtifa ve düşük hava basıncı, vücudun sıvı dengesinin bozulmasına ve sonuçta susuzluk hissinin artmasına neden olabilir.
Uçuş sırasında karşılaşılan bu sorunlar, sadece rahatsızlık vermekle kalmadan sağlık problemlerine de yol açabiliyor. Vücudumuz susuz kaldığında bağışıklık sistemi zayıflar ve patojenlerin vücuda giriş riski artar. Bu yüzden uçak yolculuğunda, vücudun su dengesini korumak çok önemlidir.
Susuzluğu önlemek için en temel çözüm bol su içmektir. Uçuş öncesinde ve sırasında su tüketimi, dehidrasyonu önlemenin en etkili yoludur.
Kaynaklar: WTP, Cleveland Clinicİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: