Çetin Çetintaş’ın adını birçok kişi Çağla Şıkel ile duymuş olabilir. “Kara inziva” adı altında yapılan “meditasyon”da kişiler, 3-4 gün karanlığa maruz bırakılıyor. Hatta bazı inzivalar âdeta ölüm orucu gibi.
Dünyanın en büyük yoga enstitülerinden birinin sahibi olan Çetin Çetintaş’ın kim olduğunu araştırırken karşımıza epey fazla şey çıktı. Tabii ki bu araştırmalarımıza bilimsel gerçekleri de ekledik. Gelin o zaman bu dillerden düşmeyen fenomen ve tarikat lideri sıfatları ile anılan Çetin Çetintaş’a yakından bakalım.
Kısaca Çetin Çetintaş kim?
Yaradılış üzerine bilimsel verilere merakından biyoloji bölümü okuyan Çetin Çetintaş, Uzak Doğu’nun farklı ülkelerinde yoga ve meditasyon üzerine yıllarını harcıyor. YogaKioo Okulları, YogaKioo Yayınları, YogaKioo Dergi ve Kioo Retreat Center kurarak da yogayı Türkiye’de yaymayı amaçlayan Çetintaş’ı kitap raflarından da hatırlayabilirsiniz.
Kendisinin yoga ana temalı pek çok kitabı bulunuyor. Hatta öyle ki bazıları çok satanlar listesine de giriyor. Tabii ki Türk halkının popüler kültürü yakından takip etmesi ve yeni olan her şeye sorgusuz sualsiz kendini kaptırabilme yeteneği de bu kitapların satışını oldukça etkiliyor.
Çetin Çetintaş’ın adı Kioo Retreat Center’dan sonra daha da popüler oldu.
()
Aslında Çetin Çetintaş, YouTube ve Instagram’daki popülerliğinin ardından kurmuş olduğu YogaKioo enstitüleri ile de adından söz ettirmeye başladı. Toplamda 21 şubesinin ardından bir de 43 dönüm arazi üzerine kurulu Kioo Retreat Center gelince herkesin gözü bir anda yine kendisine çevrildi.
Türkiye’de emsali olmayan bir inziva merkezi olarak tanıtılan bu yeri görünce aklınıza hemen Aslı Enver ve Mehmet Günsür’ün başrolünde olduğu Arayış dizisi gelebilir. Dizi ile benzer yerleri bulunsa da aslında Çetin Çetintaş’a sosyal medyada, gelecekteki Osho deniyor. “Yeni bir Osho vakası mı geliyor?” sorusu birçok kişinin paylaşımlarında yer alıyor.
Ünlüler gidiyorsa vardır bir bildikleri mi?
()
Kioo Retreat Center, birçok eğitimlin merkezi. Bunlardan ilgi çeken ise “karanlık inziva” oluyor. Popüler olmasının sebeplerinden biri de şüphesiz ki Çağla Şıkel. Karanlık inziva ile katılımcıların dış dünya ile tüm bağlantıları kesiliyor ve karanlıkta bırakılıyor. Amaçları ise derin meditasyon.
Merkezde iki türlü karanlık inziva var. Çağla Şıkel gibi 3 gün boyunca gözleri kapalı gezmek bunlardan ilki. Gözler sımsıkı kapatılıyor ve 3 gün boyunca kişisel ihtiyaçlar, yardımcılar aracılığıyla karşılanıyor. 4. günde ise kişinin gözleri ormanlık alanda açılıyor, bulundukları binayı ise içgüdüleri ile bulunması isteniyor.
Diğer yöntem ise daha da korkutucu. “Kara kutu” adı verilen metotta, insanlar bir kulübenin içerisine giriyorlar ve 3 gün karanlıkta, soğukta kalıyor. Yemek yok, su yok, mantık da yok. Orucun âlâsı tutuluyor yani. Ancak tuvaletlerini muhtemelen altlarına yapıyorlar.
İleri seviye yogilere uygulanan bu kara kutu meditasyonun söylenen yararları ve bilimsel zararları:
()
Varlık bilincinin ortaya çıkarılması adı altında yapılan bu meditasyon türünün söylenen yararları arasında kendimizi tanımaya olanak sağlamak, beyni güçlendirmek, karar verme mekanizmasını güçlendirmek, özdeğer ve sevgiyi ortaya çıkarmak, duyguları yönetmek gibi şeyler bulunuyor.
Bu konuda tabii ki bilimin de söyleyeceği şeyler var ki bizim de bakmamız gereken yer orası. Psikolojik ve fizyolojik etkilerine baktığımızda karşımıza pek de iç açıcı şeyler çıkmıyor.
Uzun süreli görsel stimülasyon eksikliği ve sosyal izolasyon, beyin fonksiyonlarını etkileyebiliyor. Beynin, yeni bilgiler ve dış uyarıcılar ile sürekli iletişim hâlinde olması gerektiğinde de kutularda etkileşimin azalması veya yok olması bilişsel işlevlerde azalmaya, hatta halüsinasyon gibi psikotik semptomlara da yol açabiliyor.
Karanlıktan kaynaklanan melatonin üretiminin artması, depresyon semptomlarını tetiklerken genel ruh hâlini bozabiliyor. Karanlık inzivanın bir diğer yan etkisi ise biyolojik saatin bozulması. Uyku bozuklukları, yorgunluk ve metabolik hastalıklar da böylelikle beraberinde geliyor.
Altlarına yapıyorlarsa hijyen standartlarının ihlal edilmesi bir yana, uzun süreli dışkı veya idrar tutma sunucu idrar yolu enfeksiyonu da bir yana. Bir de susuz kaldık mı sanırım tam bir kara kutuya düşülüyor. Uzun süreli açlık ve susuzluğun; böbrek fonksiyonlarını bozması, elektrolit dengesizlik, kas zayıflığını ortaya çıkardığı da bilimin söyledikleri arasında.
Kaynaklar: National Library of Medicine, Pubmed, Very Well HealthAkımlara kapılmadan önce bazı noktalara dikkat etmekte fayda var.
Yoga eğitimi altında yapılan metotlara şüpheyle yaklaşmak gerektiği gibi bunları yaparken konuya güvenliği elden bırakmamak da lazım. Öyle ki karanlık inziva gibi uç noktalara gitmek, kişinin zihinsel sağlığını tehlikeye atabilir.
Özellikle ruh sağlığında sorun olduğu düşünenlerin bu tarz eğitimleri bir kere daha düşünmesi gerekiyor. Örneğin psikiyatri kliniğinde yapılan bir araştırmada, katılımcılar uyarıcı olmayan bir odaya hapsediliyor. Çoktan ölmüş gibi hissetmek, eylemlilik kaybı ve nihai varoluşsal kaygılar ortaya çıkıyor.
Rahatlatıcı bir ses duymak veya odada bir doğa manzarası fark etmek gibi bazı manevi deneyimler ise katılımcılardan aktarılan diğer veriler.
Ayrıca özellikle hastalıklar üzerine yapılan yoga programları da akla sığmayan diğer konular arasında. Doktor olmadan, bilim olmadan… Hatırlarsanız Steve Jobs da modern tıbbi tercih etmek yerine alternatiflere yönelmişti ve şu an aramızda değil.
Aşağıdaki ilgili içeriğimizde bu konunun detaylarını da görebilirsiniz: