Deniz sürüngenlerinin saldırısına maruz kalan Laocoon ve Oğulları, tarih boyunca Helenistik sanatın en iyi örneklerinden olan heykel grubu olarak kabul edilirdi. Doğa bilgini ve ansiklopedi yazarı Yaşlı Plinius, Rönesans ve önceki dönem sanatçılarının el kitabi olan Doğa Tarihi’nde, kimsenin görmediği ama bir efsane olan bu heykelin antik Roma’daki en güzel heykel olduğunu belirtirdi.
1506 yılında ise Felice da Fredis adlı bir çiftçi tarlasını çapalarken beyaz bir parıltıyla karşılaştı. Bu beyaz parıltı toprağı kazdıkça neredeyse tam parça halinde kalmış meşhur Laocoon heykeliydi. Efsane heykelin gerçek olduğu anlaşıldı ve kulaktan dolma tarihi bir bilgi olmaktan çıktı.
Yapımından 1540 yıl sonra toprağın altından çıkan bu heykel, Rönesans sanatını tamamen değiştirmişti. Kahramanlığı, çaresizliği ve fiziksel acıyı tek bir yapıtta gösteren heykelin meraklıları her geçen gün artmış, başka kentlerden pek çok insan sırf bu heykeli görmek için gelir olmuştu. Raphael, Michelangelo gibi Rönesans sanatçıları, heykelde gördükleri gerçekçi yüz ifadelerini ve dinamik hareketleri yapıtlarına uyarladı, maniyerist İspanyol sanatçı El Greco çalışmalarında yer verdi. Kısacası bu yapıt Batı sanatındaki bütün sanatçıları asırlar boyu etkiledi.
KANALİZASYONDAN ÇIKARILDI
Geçtiğimiz günlerde Roma’da günümüzde Scott Park olarak bilinen, ünlü antik Appian Yolu yakınındaki 100 yıllık kanalizasyon sisteminin onarımı sırasında Roma döneminden kalma gerçek boyutlu antik bir mermer heykel gün yüzüne çıkarıldı.
Kanalizasyon kazısı olarak başlayan çalışmalar, arkeologların katılımıyla 20 metre derinliğe ulaşarak tamamen tarihi bir kazı alanına dönüştü ve binlerce yıldır tesadüfen iyi korunmuş heykel incelemeye alındı. MÖ 27 ile MS 476 yılları arasında Roma İmparatorluğu’na tarihlenen heykelin iki ayağı da kırık olmasına karşın yapılan kazılarda heykelin ayaklarıyla birlikte kaidesi de ortaya çıkarıldı.
Başta heykelin üzerinde aslan postu ve boğumlu sopa ile betimlendiği için Yunan mitolojisinin en güçlü karakteri olan, yürekliliği ve özgüveni simgeleyen, Zeus’un oğlu yarı Tanrı Herkül olduğu düşünülürken yetkililer, madeni paralar üzerindeki yüzlerdeki benzerliğine dayanarak heykelin, kendisini Herkül ile özdeşleştirmek için aslan postu giymiş MS 249’dan 251’e kadar hüküm sürmüş Roma İmparatoru Trajan Decius’un bir betimlemesi olduğunu öne sürüyor.
ROMA TARİHİNE IŞIK TUTUYOR
İmparatorlukta siyasi, askeri, dini, sosyal ve ekonomik değişimlerin yaşandığı derin bir kriz dönemi olan 3. yüzyılda, imparatorların alnındaki kaş çatma çizgilerini göstererek betimlenmesi yaygın olmasına karşın Romalı liderlerin Herkülvari betimlemelerini bulmak oldukça enderdir. Ancak İmparator Decius, hükümdarlığı sürecinde bir yandan Gotlarla savaşırken diğer yandan da Hıristiyanlığın hâkimiyet alanları ic¸inde giderek güçlenmesine karşı, Hıristiyanlık karşıtı baskıcı eylemler yürütülmüştür. Bu heykel aracılığıyla her alanda yaşanan çöküş ve mücadeleye karşı imparator, insanlara tıpkı Herkül gibi yenilmez, kuvvetli ve dayanıklı olduğu izlenimi vermek istemiş olabilir.
Sonuçta, Roma İmparatorluğu’nun anlayışına göre heykeller, madeni paralar, portreler ve mimari yapılar, imparatorluğun gu¨cünü ve sürekliliklerini gösteren propagandaya yönelik etkili araçlardır. Beklenmedik şekilde bulunarak antik dünya üzerine yeniden düşündüren heykelin, onarılmasının ardından halka açık sergide yer alması bekleniyor.