Günlük yaşamınızda çok fazla toza maruz kalmıyorsanız bu durumu gözlemleyememiş olabilirsiniz ancak işi gereği çok fazla toza ve kire maruz kalanlar mutlaka farkına varmış ve bunu sorgulamıştır.
Peki yara izlerini cildimizin diğer bölgelerinden ayırt edici kılan nedir?
Cilt, altında barındırdığı kas ve organları koruyan ve doku tabakalarından oluşan en büyük organlarımızdan biridir.
Cildin bu dokusu, mikroplara ve çevredeki diğer yabancı unsurlara karşı ilk savunma hattıdır. Vücut sıcaklığının düzenlenmesinde büyük bir rol oynar ve sıcak ve soğuk gibi duyuları algılamamıza olanak sağlar.
Ancak bazı sebeplerden dolayı yaralanmalarla karşı karşıya kalan cildimiz, bu yara izleri sebebiyle farklı bir doku alanına dönüşür. Bu farklılık da kızarıklık, kabarma ve renk değişimleri gibi gözle görülür değişikliklerle kendini belli eder.
Normal cilt dokusu ile yara dokusu arasında birtakım farklılıklar vardır.
Cildimiz herhangi bir hasar aldığında ve o bölge bir yaraya dönüştüğünde yaralı bölge, artık vücudumuzun geriye kalan dokusuyla tamamen aynı özellikleri taşımaz. Elbette bu iki bölge de altta yatan kasları, kemikleri ve bağları kapsamaya devam eder. Ayrıca epidermis, dermis ve hipodermis olmak üzere üç ana katmandan oluşur.
Fakat bu iki farklı doku, kolajen liflerinin birbiriyle ne şekilde bağlandığı noktasında farklılaşır. Normal cilt dokusu, birbirine rastgele yönlenen kolajen liflerinden oluşurken; yaralı doku, tek yönde ve birbirine paralel olarak yönlenen kolajen liflerinden oluşur.
Aslında yara izlerimizin neden toz tutmadığı, bu doku farklılığıyla ilgilidir.
Yara izleri oluşumu, ciltteki biyolojik yara onarım sürecinin başladığının bir işaretidir. Bu yaralı bölge aynı zamanda yaralanmadan sonra, normal cildin yerini alan fibröz bir doku alanı haline dönüşür.
Yine normal cilt dokusundan farklı olarak kolajen lifler, bu alanlarda birbirine paralel bağlandığından ter bezleri içermez ve bu sebeple yara izlerine kir ve toz yapışmaz.
Kaynaklar: Difference Between, Medizzy