Şaşırtıcı başarılara ve ilklere imza atmasıyla sık sık gündeme gelen ve kimileri için bir hobiye dahi dönüşen yapay zekâ, günümüzün aynı zamanda en çekişmeli tartışma konularından biri.
Peki, bu ani yükselişin sebebi nedir? Bu yükselişi tetikleyen herhangi bir temel faktör var mı? Bu yazımızda, sizlerle yapay zekâ evrenine kısa fakat kapsamlı bir dalış yapacağız.
Öncelikle yapay zekâ nedir, ne değildir, onu açıklığa kavuşturalım.
Yapay zekâ, adından da anlaşılabileceği üzere insan üretimi zekâya verdiğimiz çok özgün bir isim.
İnsanoğlunun zekâsına mümkün olduğunca denk bir özerk akıl geliştirme çabalarının bir sonucu olan yapay zekâ, hemen her şey gibi Sanayi Devrimi’nin bir ürünüdür. Toplumların ilk defa sanayileşmeye ve dolayısıyla mekanize olmaya başladıkları bu dönemde, üretimi de mekanize etmeye ihtiyaç duyuldu.
Mekanizasyonun, insan müdahâlesine gerek kalmadan üretim yapan bu varyantına zamanla “otomasyon” veya “otomatikleşme” denmeye başlandı. Bu otomatikleşen sistemlerin kendi iradelerini edinmelerini sağlayan yazılımlara ise yapay zekâ diyoruz.
Onu bunu geç, bu yapay zekâ denen şey nasıl eğitiliyor?
Günümüzde yapay zekâ, çalışan insanlar ve sanatçılar başta olmak üzere kimi çevrelerce insanları işlerinden etme amaçlı bir girişim olarak yorumlanmakta. Tabii bu endişe haksız bir endişe değil.
Yapay zekâ; günümüzde ses, görsel ve metin oluşturabilecek kadar ileri gitmeyi başardı. Öyle ki yapay zekâlarca oluşturulan bazı sanat eserlerinin yarışmalar kazandıklarına ve bazı eserleri sanatçıların rızaları olmadan kullandıklarına dahi şahit olundu.