Kronik böbrek yetmezliği hastalarında vücuttan atık ürünlerin, tuzların ve suyun gerektiği gibi atılamadığını ve böbrek çalışma kapasitesinin yüzde 15 in altına düştüğünde pek çok hayati organlar kalp, akciğer, beyin, kemik iliği, sindirim sisteminin etkilenebileceğini söyleyen Nefroloji uzmanı Dr. Bahtışen Güven, "Böbrek hastalığı olan kişiler sigara içmemeli, doktorların önerdiği kiloyu korumalı ve önerilen diyet ve fizik aktivetelerini devam etmeliler’’ şeklinde uyarılarda bulundu.
AĞRI KESİCİ İLAÇLAR BÖBREK HASARINA NEDEN OLABİLİR
Kronik böbrek hastalarının, kalp yetmezliği, karaciğer hastalığı, şeker hastalığı olanların, yaşlı insanların, ailede böbrek hastalığı öyküsü olan kişilerin, kalp kateterizasyonu ve kardiyak bypass cerrahisi sonrası akut böbrek hasarı gelişme risklerinin diğer kişilere göre daha yüksek olduğunu belirten Bahtışen Güven, bu durumdaki kişilerde saatler ve günler içinde akut böbrek yetmezliğinin gelişebildiğini belirtti.
Dr. Güven ani hasara yol açan nedenler hakkında şu bilgileri paylaştı:
"Kalp krizi, ciddi enfeksiyonlar (sepsis) veya böbrek taşlarına bağlı idrar akışının kesilmesi gibi ciddi sağlık sorunlarında, böbreğe zararlı olan bazı ilaçların örneğin parasetamol dışı ağrıkesiciler, antibiyotikler gibi, bitkisel tedavi amaçlı kullanılan ürünler, kusmaya ve ishale bağlı gelişen susuzluk durumunda veya ciddi ani kan kayıpları sırasında ani böbrek hasarı oluşabilir.’’
BÖBREK NAKLİ İLE DAHA KALİTELİ BİR YAŞAM
Proteinin vücutta bulunduğunu ancak idrarda görülmediğini belirten Uzm. Dr Güven, "İdrar örneğinde protein veya kan tespit edilmesi, kandaki kreatinin seviyelerinde ani artış, böbrekteki bir hasarın belirtisi olabilir. Yüksek kan basıncı, idrar miktarının azalması veya kesilmesi böbrek hastalığının bulgusu veya nedeni olabilir’’ dedi.
Klinik ve laboratuvar bulguları ile son dönem böbrek hastalığı(SDBH) tanısı alan hastalarda böbrek yetmezliği kalıcıdır ve tedavide bir sonraki adım hemodiyaliz, periton diyalizi veya böbrek nakli olacağını söyleyen Dr. Güven, böbrek nakli yapılan hastalarının nakilden sonra normal sağlıklı insanlar gibi kaliteli ve sağlıklı bir hayatları olabileceğini ve diyalizde olan hastalara göre daha az tıbbi sorunlarla karşılaşabileceğini belirtti.
Dr. Güven son olarak, böbrek yetmezliğinin sinsi bir şekilde hiçbir belirti vermeden gelişebileceğini ve erken tespit edilmesi tedavi şansını artırdığını ve bunun için periyodik doktor kontrollerinin hayati önem taşıdığının altını çizdi.
www.idrak34.com