Güney Kore, Japon veya Çin gibi Uzak Doğu sinemalarına ve toplumuna baktığımızda genel olarak oradaki insanların çok sıkı çalıştığını, dünyanın dört bir yanında da disiplinli ve zeki olarak anıldıklarını görmüşüzdür. Yer yer çalışmayı fazlasıyla abartan ve yorgunluktan bayıldıklarını gördüğümüz Uzak Doğulular, pek çok ülkeyi kendine gıpta ettiriyor.
Peki, çalışmalarının verdiği bu başarı, kendilerini bütün dünyada "en zeki" olarak anılmasını mı sağladı yoksa işin içinde genetik faktörler mi var?
"Zeki Asyalı" imajı iki farklı versiyona ayrılıyor: Birincisi, her an çalışan, takıntılı bir bireyi tanımlarken; ikincisi, doğuştan dâhi olan ve çalışmaya ihtiyaç duymayan birini tasvir ediyor.
Aslında Asyalıların akademik başarısının ardında genetik kanıtlar bulunmuyor hatta kültürel etkenlerin daha belirleyici olduğu düşünülüyor. Konfüçyüsçülük felsefesi; özellikle Çin, Japonya ve Kore gibi Asya ülkelerinde etkili olan bir düşünce biçimidir. Bu düşünce sistemi, aile veya toplumun iyiliği adına bireyin kişisel çıkarlardan vazgeçmesini öğütler.
Geleneksel olarak, eğitim yüksek stresli ve rekabetçi bir süreci içerir ve tıpkı bizim ülkemizde de olduğu gibi devlet kurumlarında çalışmak ve mali olarak başarı sağlamak Uzak Doğu'da prestijin en önemli simgelerinden biridir. Özellikle filmlerde ve dizilerde çok sıkı çalıştığını gördüğümüz öğrenciler, gerçekten de Uzak Doğu'nun eğitim sistemini birebir anlatır vaziyette.
Uzak Doğuluların bu denli zeki insanlar olarak anılmasının ardında göçmenlik faktörü de var diyebiliriz. Peki ama nasıl?
Özellikle ABD gibi büyük ülkelere göç eden Asyalılar, zaten süregelen çalışkanlıklarını ve alışkanlıklarını ülke değiştirseler bile hiç bırakmıyor. Yani doğduğunuz andan itibaren yaptığınız bir şeyi ülke değiştirince yapmayı bırakır mıydınız? Pek sanmıyorsunuz değil mi? İşte bu sorunun cevabı Asyalılar için de geçerli.
Genel olarak ABD eğitim sisteminde öğrencilerin daha rahat olduğunu sosyal medyada veya toplum yapısına bakarak görebiliyoruz. Çalışkanlıklarıyla bilinen Asyalılar ise genel ABD öğrenci kitlesinden ayrılarak öne çıkıyor diyebiliriz. Hâliyle pek çok Asyalı göçmenin bunu yaptığını düşünürsek, bu genel "zeki Asyalı" algısı da insanların ortak düşündüğü bir konu hâline gelebiliyor.
Pek çok insanın akıllı ve zeki kavramlarının farkını bilmediğini düşünürsek bu düşüncenin ortaya çıkması çok da şaşırtıcı değil.
Akıllı kavramı daha çok çalışkanlık üzerinden yürürken, zeki kavramı ise genetik faktörler aracılığıyla bilinir. Asyalı ailelerin eğitim hakkındaki düşünceleri ise aslında bizim ailemizin düşüncelerinden pek farksız değil ancak onların bu düşünce sistemi çok daha sert. Daha önce de bahsetmiştik; çocuklarının iyi bir yerlere gelmesini isteyen aileler, sık sık baskı yapabiliyor.
Bu durum, Asya sinema sektöründe eleştirel olarak sık sık karşımıza çıkıyor. Az çok Asya sinemasına hâkimseniz zaten ne demek istediğimizi anlayacaksınız, aile ve sosyal ilişkilerini bozması pahasına sıkı bir baskıya maruz kalan öğrencilerin çalışmaktan başka şansı maalesef ki kalmıyor. Bir de Uzak Doğu ülkelerinin kalabalıklığını düşünürsek onca insanın ardından öne çıkmaları gerekebiliyor.
Nitekim, çabaları günün sonunda meyvelerini de veriyor. Aile ve sosyal hayat ilişkileri daha sonra nasıl düzeliyor bilinmez ancak günümüzde büyük ses getiren firmaların ardında mutlaka 1 Asyalının olduğu da herkesin malumu.
Kaynaklar: Medium, Teach 'n ThriveUzak Doğulular ilginizi çekiyorsa, aşağıdaki içeriklerimize de göz atabilirsiniz: