Duruşmaya Gülşen ve 14 şikâyetçi katıldı. Aralarında milletvekillerinin de bulunduğu duruşmaya KADEM avukatları da katıldı.
Gülşen savunmasında, “Mesleki kimliğim ve duruşumun bir bedeli olarak mağdurum. Kadınlığım, bedenim, eşliğim, anneliğim üzerinden defalarca sözel olarak linç ve istismara uğradım hatta hedef gösterildim. Sahnedeki şaka, toplumsal duyarlılığımın bir uzantısı tezahürü değildi. Ayrıca zamanlaması ve yayılması bana göre manidar ve manipülatiftir. Arada dört ay vardır” dedi.
Gülşen, “Videonun yayılması ertesi gün linç kampanyası başlatılması ve cezaevine girmem bir gün sürdü. Ben bütün bunları hayatta Gülşen olarak var olmamın cezalandırılması olarak görüyorum. Beş yaşındaki çocuğumdan uzak kaldım, 50 kadar konser iptal oldu. Yurtdışı yasağı nedeniyle oradaki konserlerime gidemiyorum” ifadelerini kullandı.
Davada verilen ara kararla “en yakın karakola imza verme” şeklindeki adli kontrol kaldırılırken yurtdışına çıkış yasağının devamına karar verildi. Mahkeme, beraat talebini reddederek duruşmayı 21 Aralık’a erteledi. Gülşen’in menajeri olduğunu söyleyen Haluk Şentürk ve Gülşen’in ağabeyi Özden Bayraktar, basın mensuplarının görüntü almasını engelleyerek tehdit ve hareketlerde bulundu.
‘GALİBA SONUNA GELDİM’
Duruşma sonrası açıklama yapan avukat Celal Ülgen, “Türkiye’de yargı bağımsız değil. Bu yargıçlarla, mahkemelerle hak aranabileceğini düşünmüyorum. 54 yıldır avukatım galiba sonuna geldim” tepkisini gösterdi.