Sadece ülkemizin değil dünyanın da kendi alanında en önemli markalarından biri olan STM geçtiğimiz günlerde Türk Savunma Sanayii’nin en değerli imzalarından birini attı. Portekiz Deniz Kuvvetleri için açılan lojistik destek gemisi ihalesini çok güçlü rakiplerini geride bırakan STM kazandı.
Aslında bu gelişme ‘kazanılan bir ihaleden çok daha fazlasını’ ifade ediyor. Her şeyden önce Türkiye, ilk kez bir AB ve NATO üyesi ülkeye askeri gemi ihracatı gerçekleştirmiş oldu. Ayrıca, bugüne kadar genelde Afrika ve Türk cumhuriyetleri ülkelerine yönelik duyduğumuz ihracat haberleri Portekiz gibi denizci bir ülkede de yankılanmaya başladı.
Elbette Türkiye’nin bu ihaleyi kazanmasını etkileyen pek çok faktör var. Hem bunların ne olduğunu hem de Portekiz için inşa edilecek askeri gemilerin arka planda ne ifade ettiğini öğrenmek için Savunma ve Denizcilik Uzmanı Kozan Selçuk Erkan ile konuştuk.
“Kendi savaş gemisini üretebilen 10 ülkeden biriyiz”
Erkan konuya uzak olanlar için küçük bir girizgah yapıyor. Türkiye’nin kendi savaş gemisini üretebilen 10 ülkeden biri olduğu bilgisini paylaşıyor. Yakın geçmişte ülkemizin hem kendi donanması hem de farklı ülkelerin deniz kuvvetleri için son derece değerli platformlar ürettiğini anımsatıyor.
Ukrayna, Malezya, Pakistan gibi ülkeler için hayata geçirilen su üstü ve denizaltı projeleri akla ilk gelenler. Afrika kıtasında ya da Körfez bölgesindeki farklı başkentlerin de bu konuda Ankara’nın kapısını sıklıkla çaldığını söylüyor Erkan.
Burada değerli bir parantez açıyor… Aslında Türkiye’nin sadece gemi satmadığını, birlikte ilerlediği ülkelere ‘nasıl yapılacağını öğrettiğini’ de vurguluyor. Bu bilgiyi daha da somutlaştırıp Pakistan örneğini veriyor ve “Şimdi onlara bir geminin nasıl inşa edildiğini de öğretiyoruz. Yıllar sonra ilk kez kendi ticari gemilerini üretmeye Türkiye’nin desteğiyle başladılar.” diyor.
Portekiz’e askeri gemi satabilmek neden önemli?
Bu soruya cevap verirken elbette NATO vurgusu öne çıkıyor ancak Kozan Selçuk Erkan meselenin sadece buna indirgenmesine karşı. Portekiz’in dünyaya çok derin izler bırakmış deniz bir ülke olduğuna özellikle dikkat çekiyor. STM’nin kazandığı ihalede üretilecek iki geminin Türkiye’de inşa edilmesinin de atlanmaması gereken bir detay olduğunu söylüyor.
Evet, Türkiye askeri gemi inşasında az önce de bahsettiğimiz gibi farklı ülkelerle iyi bir iş birliği içerisinde. Ancak bunlar tek başına yeterli olmuyor. Çünkü her ülkenin kendine has sorunları ve doğal olarak kendine has talepleri oluyor.
İşte bu noktada işin içine ‘güvenilir olmak’ özelliğinin girdiğini belirtiyor Erkan ve devam ediyor:
“Askeri gemi projelerinde inşa edeceğiniz platformlar için bazı sözler verirsiniz. Ve günün sonunda verdiğiniz her sözün yerine getirilmesi beklenir. Bunu bir kez aksattığınızda küresel anlamda isminiz lekelenir. Bu da diğer ülkelerin mutlaka dikkatini çeker.
Türkiye ‘verdiği sözü tutmayı’ yıllardır başarıyor. Hem kendi donanmamıza inşa ettiğimiz lojistik gemilerimizde hem diğer ülkeler için ürettiğimiz projelerde bu güveni her zaman verdik. Belli ki Portekiz de bunu net bir şekilde görmüş.”
Türk mühendisliğinin esnekliği ön planda
Portekiz’in Türkiye’yi seçme nedenlerini anlatmaya devam ediyor Erkan. Bir diğer konunun ‘esneklik’ olduğunu kaydediyor. Yani karşı tarafın isteğine göre eldeki tüm imkanları en verimli şekilde kullanabilme ve günün sonunda ‘müşteriyi’ memnun edebilme meselesi. Maliyet etkin çözümler, kaliteli üretim ve işçilik diğer etmenler olarak sıralanıyor.
Sonra sözü geminin yapacağı göreve getiriyor… Lojistik destek sağlama, denizde akaryakıt ve kargo transferi ön planda. Ayrıca bu gemiler zırhlı araç taşıma kapasitesi ile müşterek güç aktarımı yapabilecek. Amfibi harekat maksatlı da görev alabilecek. Üretilecek gemiler 20 adede kadar hafif taktik zırhlı araç taşıyabilecek. Bu saydıklarımızın çok daha ötesinde özellikleri de olan platformlar için “Bu kadar geniş yelpazede görev yapabilecek gemiyi tasarlayıp inşa edilmesini sağlayacak dünyada sayılı ülkelerden biriyiz.” ifadesini kullanıyor Erkan.
“Farklı projeler için de Türkiye’nin kapısı çalınabilir”
Portekiz hem denizci hem AB ülkesi hem de NATO üyesi… Kozan Selçuk Erkan bu durumu “Tereciye tere satmak gibi bir şey onlara gemi inşa etmek.” diyerek özetliyor. Belki ileride Portekiz’in farklı sınıflardaki firkateynlerinin modernizasyonu ya da açık deniz karakol gemileri gibi konularda da farklı ortaklıkların gelişebileceğine işaret ediyor.
Sadece Portekiz de değil… Dünyanın farklı ülkeleriyle de benzer haberleri daha çok duyabileceğimizin altını çiziyor Erkan ve “Batı pazarında gemilerimizin envantere girmesi bizim geleceğe daha güvenle bakmamızı sağlayacak. Şu anda toplam ürettiğimiz askeri gemi adedi ve tonajda Batı’da ilk 4 ülkeden biriyiz. Portekiz’de atılan imzalar bunun daha da ileriye taşınabilmesi için anahtarı elimize aldığımızı gösteriyor. Türk Denizciliği son derece değerli bir noktaya doğru emin adımlarla ilerliyor.” diyerek sözlerini tamamlıyor.