Bugün Cumhuriyetin 100. yılında önümüzdeki beş yıl boyunca Türkiye’yi yönetecek cumhurbaşkanını ve Meclis’i belirleyeceğiz. Peki 14 Mayıs seçimi neden kritik? Son 20 yılda Türkiye, adalet, demokrasi ve özgürlüklerde geri gitti. Laiklik, bilim ve liyakat yok sayıldı. Başta eğitim olmak üzere birçok alan tarikatlara bırakıldı. Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençler umutsuzluğa itildi. Her gün bir kadın öldürüldü. Doktora şiddet özendirildi. Aydınlar hapse atıldı. Yurttaş açlığa mahkûm edildi. Cumhuriyetin mirası fabrikalar satıldı. Doğa talan edildi. 50 bin canımızı yitirdiğimiz depremin acısı hâlâ taze. Bugün oylarımızla ülkenin geleceğini şekillendireceğiz.
KADININ SADECE ADI VAR
Özgecan Arslan, Şule Çet, Pınar Gültekin, Ceren Özdemir, Ceren Damar... Son 20 yılda yaşamdan koparılan binlerce kadından sadece birkaçı...Kadınları koruyamadılar. Son 20 yılda en az 8 bin kadın erkekler tarafından katledildi. İstanbul Sözleşmesi’ni tüm itirazlara karşın tek bir imzayla bir gecede feshettiler. Kadını koruyan 6284 sayılı kanunu da tartışmaya açtılar .Kadın-erkek eşitliği “Fıtrata ters” açıklaması yapıldı. Kadınlar iş yaşamından uzaklaştırıldı. Kahkaha atan kadınları “iffetsiz” ilan ettiler. Kadınlar, “sürtük”, “çürük” gibi hakaretlerle karşı karşıya kaldı. Düzce’de seçim aracında kadın milletvekili adayı Çiğdem Kulalı Seçkin’in fotoğrafı karartılarak verildi. Sadece adı kullanıldı.EĞİTİMDE KALİTE DÜŞTÜ TARİKATLARIN ROLÜ ARTTI
20 yılda 17 kez eğitim sistemi, dokuz kez bakan değişti. Eğitimde laiklikten uzaklaşıldı. Atatürk’e ilişkin bilgiler daraltıldı. Andımız yasaklandı. Milli bayramlarda ‘hasta’ oldular. Bayram kutlamalarını yasakladılar.4-6 yaş Kuran kursları yaygınlaştırıldı. Protokollerle eğitim tarikat kuşatması altına alındı.MESEM’ler aracılığıyla çocuk işçiliği yaygınlaştırıldı.1 milyon 200 bin 892 çocuk eğitim sisteminin dışında kadı. Öğretmenlik itibarsızlaştırıldı. 19 bin 708 köy okulu kapatıldı. Öğrenciler okulsuz kaldı. Eğitime ayrılan bütçe 20 yılda 30’dan yüzde 9.64’e geriledi.Üniversitelere “siyaset” sokuldu, akademik özerklik yok edildi. Tarikat yurdunda kalan çocuklar tecavüze uğradığında, “Bir kereden bir şey olmaz” dediler. Adana Aladağ’daki tarikat yurdunda çıkan yangında 11’i çocuk 12 kişi yanarak can verdi.Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atanmasına öğrenciler ve öğretim üyeleri karşı çıktı. Eylemlerde çok sayıda öğrenci gözaltına alındı, davalar açıldı. Kayyum rektöre karşı direniş sürüyor.HASTA MÜŞTERİ KÂR ÖNCELİK OLDU
20 yılda sağlık sistemi de büyük erozyona uğradı. Yurttaş eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmetine ulaşamadı. Şehir hastaneleri açtılar. Devlet hastanelerini kapadılar. Yurttaşı, “müşteri”, hastaneyi “kâr” merkezi olarak gören sistem oluşturdular. Sağlık bütçesi, sağlıktan önce “hasta garantili” şehir hastaneleri yapan şirketlere gitti. Eczanelerde ilaç, hastanelerde malzeme yokluğuna tanık olduk. Ameliyatlar eksiklikler nedeniyle yapılamadı.Kanser hastası Dilek Özçelik (25), dönemin bakanı Erdoğan Bayraktar’dan ilacı için yardım istediğinde, bakan cebine para koymaya çalıştı. Özçelik gözyaşlarına boğuldu. Cezasızlık sağlıkta şiddeti artırdı. Yedi doktor öldürüldü. Binlercesi darp edildi. Yoksulluk sınırının altında yaşayan doktorları “Giderlerse gitsinler” diyerek hedef aldılar. 2022 yılında 2 bin 685 sağlık çalışanı yurtdışında gitmek için başvurdu. CovId-19 salgınında yurttaş maskeye bile ulaşamadı. Cumhuriyet kurumu Hıfzıssıha kapatıldığı için kendi aşımızı üretmekte geç kaldık. Binlerce yurttaş canından oldu.2014 yılında Van’da 3 yaşındaki Muharrem Taş rahatsızlandı. Ailesi ambulans çağırdı. Ancak yollar karla kaplı olduğu için ekipler gelemedi. Muharrem yaşamını yitirdi. Baba Abdulvahap Taş’ın oğlunun cenazesini otopsi için 16 kilometre sırtında taşıdığı görüntü hafızalara kazındı.20 YILDA MİLYONLARI YOKSULLUKTA EŞİTLEDİLER
Dolar/TL Merkez Bankası’nın bütün baskılarına karşın 19.60 TL’ye çıktı. 2002’de dolar 1.67 Tl civarındaydı. Yüzde 85’e kadar yükselen resmi enflasyon altında ezilen yurttaş açlığa mahkûm edildi.Son 5 yılda yüzde 646 artan konut fiyatları yurttaşa ev alma hayalini unutturdu. 2000’de asgari ücretli bir işçi otomobil almak için 3 bin 844 saat çalışmak zorundayken bugün bu rakam en ucuz sıfır km araba için 12 bin 162 saate çıktı.2002’de yüzde 73 olan konut sahipliği oranı 2023’te yüzde 56’ya düştü.Başkanlık dönemi öncesinde milli gelir içinde emeğin payı yüzde 35.3 iken 2022’de yüzde 25.2’ye geriledi. Türkiye dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 2000 yılında 17’nci sıradayken 2021’de 21’inci sıraya geriledi. 2003 yılında yüzde 18.4 olan TÜİK enflasyonu bugün yüzde 85’i bulan zirveden dönerek yüzde 43’e geriledi. Artan fiyatlar nedeniyle sebze ve meyze Tanzim satış ofisleri kuruldu. Yurttaşın soğan, patatese ulaşması zorlaştı. Yurttaşlar saatlerce ürün alabilmek için sırada bekledi. Yurttaşlar ucuz et alabilmek için sayılı sayıdaki Et ve Süt Kurumu önünde sabahın köründe sıraya girdi. Tarım arazilerini imara açtılar. Tarımı, hayvancılığı bitirdiler.Çiftçiye ananı da al git dediler. Tekel fabrikasını sattılar, direnen işçileri dövdüler. Seka’yı sattılar, Türkiye’ye kâğıtta dışa bağımlı hale getirdiler. Kamu kurumlarını ‘özelleştirme’ diye yabancılara satıldı.GELECEKLERİ ÇALINDI
Yoksulluk ve yurtların yetersizliği üniversite gençlerini tarikat yurtlarının kucağına itti. Tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara, kaldığı tarikat yurdunda baskılara dayanamayıp canına kıydı. Binlerce gencin başvurduğu KPSS’de sınav soruları çalındı. Mülakat sistemi getirildi. “Torpili” olmayanlar başarılı olsa da kadroya alınmadı.ADALET ARAYIŞLARI SONUÇSUZ KALDI
Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde geriledi. 2022’de 140 ülke arasında 116. sırada yer aldı. Kumpas davalarında yaşanan adaletsizlikler ise can yaktı.
FETÖ’nün kumpas davalarında Cumhuriyet aydınları, komutanlar yargılandı. Kuddusi Okkır, Murat Özenalp, Ali Tatar, Kaşif Kozinoğlu, Vural Avar, yargılama sürecinde yaşamını yitirdi. Türkan Saylan, kanser tedavisi görürken düzmece belgelerle kumpas davasına dahil edildi. Evi basıldı. Hizbullahçılar serbest bırakılırken yaş ortalaması 80’in üzerinde olan emekli komutanların yaşadıkları ağır sağlık sorunlarına karşın hâlâ cezaevinde tutulması adalete güveni zedeledi. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla açılan davalar rekor kırdı. 2022’de 16 bin 753 kişi bu suçtan yargıç karşısına çıktı. Aralarında çocukların olması ise dikkat çekti. Yurttaş beklediği adalete ulaşamadı. Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciada tüm sanıklar tahliye edildi. 25 kişinin yaşamını yitirdiği Çorlu tren kazası davasında sorumlular yargılanmadı. Her iki davada da sanıklar değil, mağdurları savunanlar hapse atıldı. Gezi davasında yedi kişiye “olayları organize ettikleri” iddiasıyla 18’er yıl hapis cezası verildi. Osman Kavala 2 bin günü aşkındır tutuklu. Gezi olaylarında polis şiddetiyle yaşamını yitirenlerin adalet arayışı ise sonuçsuz kaldı. 20 yılda onbinlerce gazeteci hakkında dava açıldı. Çok sayıda gazete ve haber sitesi de kapatıldı. En az 848 gazeteci tutuklandı. Sansür Yasası olarak bilinen Dezenformasyon Mücadele Yasası çıkartılarak basın ve ifade özgürlüğüne bir kez daha darbe vuruldu.Son bir yılda 4 bin 148 habere ve 46 haber sitesine erişimin engellenmesine karar verildi.İLHAN SELÇUK’TAN DERS GİBİ SÖZLER
Cumhuriyet aydını, gazetemizin başyazarı İlhan Selçuk da 2008’de Ergenekon kumpasına dahil edildi. 83 yaşındaki Selçuk’un evi basıldı, sabaha karşı 04.30’da gözaltına alındı. İlhan Selçuk’un gazetemizdeki odası da arandı. Okurlarının yalnız bırakmadığı Selçuk, serbest bırakıldıktan sonra, 28 Mart 2008’de, köşesinden yayımladığı “Bizim savcıya ‘abi’ nasihatı” yazısındaki, “Savcı Bey anlaşılıyor ki çok ağır bir yük üstlenmiş, altından kolay kolay kalkılamayacak bir yük... Sorgulamadaki karşılıklı konuşmalarda sezinledim ki bu yük onu tüm yaşam boyu ezebilir... Operasyon fos çıktı... Ergenekon dosyasını yaymak; yazarları, fikir adamlarını, emekli komutanları, muvazzafları da içine alarak sonuçta laik orduya ilişkin bir dava harekâtına dönüştürmek akıl kârı değildir” ifadeleriyle yaptığı uyarı, hala hafızalardan silinmedi. tutuklanan yazarımız Mustafa Balbay da 4 yıl 9 ay sonra serbest kaldı.