2021'in son aylarından itibaren gündemde yer bulan ancak son birkaç ayda iyiden iyiye sorun haline gelen bir durum var; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vize sorunu. Özellikle Avrupa ve Amerika'ya vize başvurusunda bulunan sayısız insan, belirli birkaç madde gerekçe gösterilerek ret cevabı alıyor.
Turistik ziyaretlerin yanında eğitim ve iş seyahatlerinde de benzer durumların yaşanması, boşa giden başvuru masraflarına, uçak biletlerine, rezervasyonlara ve hayal kırıklıklarına neden oluyor.
Belgeler hazır, her şey eksiksiz, vize yok!
Vize başvuru süreci hem masraflı hem de stresli bir süreç. Başvuru için gereken belgelerin yanında para, mal, mülk, iyi bir iş gibi ikna edici şeyler sunulması gerekiyor. Ya hesabınızda 'bir miktar para' ya da masraflarınızı karşılayabilecek; size sponsor olan birinin olması gerekiyor.
Ayrıca bir etkinlik, iş gezisi ya da turistik ziyaret fark etmeksizin kalınacak yer, ülkeye giriş ve çıkış tarihleri gibi detaylar da isteniyor. Bu da henüz vize alıp alamayacağı garanti olmayan kişilerin uçak bileti, otel rezervasyonu gibi masraflarla boğuşması anlamına geliyor. Fakat giderek artan bir oranla tüm bu çabalar boşa çıkıyor.
''İkinci sınıf insan muamelesi görüyoruz''
2014 yılında yüzde 4 olan Schengen vize reddi oranı, 2020’de yüzde 12,7’ye yükseldi. 2021 ve 2022 yılında ise bu oranın daha da arttığı belirtiliyor. Ret cevabı alan neredeyse herkesin ise söylediği iki şey var; ''Keyfi retler veriliyor'' ve ''İkinci sınıf insan muamelesi görüyoruz''.
Peki vize başvurusu yapanlar neler yaşıyor?
Vize retlerine yönelik şikayetlerin en çok yer aldığı platformlardan biri de şikayetvar. Platform geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir blog yazısında vize şikayetlerinde yaz döneminde vize şikayetlerinin %715 arttığını açıkladı. Platformda bulunan vize şikayetlerini inceledim ve bazı örnekleri derledim.
''Memurun keyfi tutumu''
Vize başvuru sürecinde geçmiş ziyaretler, farklı ülkelere giriş ve çıkışların düzenli yapılması, yeşil pasaport, kamu çalışanı olmak gibi senaryolar 'bana kesin çıkar' dedirten şeylerken, son deneyimlere göre kimse için garantisi kalmamış durumda. Konsolosluklardaki memurların 'keyfi tutumları' da sık sık eleştirilen durumlar arasında.
Bu 'keyfi tutumu' ve sürecin ne kadar sorunlu olduğunu gösteren enteresan vakalar da var;
Vize sorunu yaşayan kişilerin en sık şikayet ettikleri şeylerden biri de oluşan durumla ilgili konsolosluklara ulaşamadıkları, itiraz ya da bilgi alma gibi süreçler noktasında yanıtsız bırakıldıkları.
2020'de Fransa için uygundunuz, artık değilsiniz...
Daha önce giriş çıkış yapılan bir ülkeye sonraki ziyaretlerde de vize almak çok daha kolay olur, hatta daha uzun süre vize verilmesi şansı bile olurdu. Ancak artık bu da yeterli olmuyor. Başvuranlar tüm belgeleri eksiksiz olmasına rağmen ret almaya devam ediyor.
''Türkler bizim ülkemize yerleşmeye çalışıyor tavrından bıktık''
Son yıllarda ülkemizden Avrupa ülkelerine ve Amerika'ya yaşanan göç malum. Bu gibi durumlar, Avrupa ülkelerini Türk vatandaşlarını ülkelerine alırken 'çok seçici' olmaya itmiş gibi görünüyor. Fakat üst düzey yöneticilik yapan, bolca parası bulunan, evleri, arabaları olan birini ve ailesini bile risk olarak görmeleri oldukça garip...
5 kez girişi uygun bulunan bir aile, bu kez ret almış;
Almanya en çok ret veren ülkelerin başında geliyor. Ret verilirken en sık gerekçe gösterilen maddelerden biri ise 3. madde. Beraberinde ise 10. ve 13. maddeler geliyor.
Bu maddeler ne söylüyor, Türk vatandaşları neye dayanarak reddediliyor?
Avrupa ve Amerika vize başvurularının reddedilmesinin en büyük nedeni, 'gidenin geri dönmemesinden korkmak' gibi görünüyor... Ret cevaplarına gerekçe gösterilen maddelerin belirsizliği ve mantıksızlığı da bu ihtimali güçlendiriyor. Schengen ve ABD vizelerinde ret maddeleri farklılık gösteriyor. Ancak genel gerekçeler büyük oranda aynı.
Peki maddeler ne söylüyor? Schengen vizesi için ret maddeleri arasında en çok yer alanlardan bazılarına göz atalım;
3. madde, vize başvurusunda bulunan kişinin planladığı seyahat masrafları, ülkeye giriş çıkış masraflarını vs. karşılayacak maddi kaynaklara sahip olmadığını ya da gösterdiği maddi kaynakları 'yasal yollarla' elde ettiğini kanıtlayamadığı söylüyor. 10. madde en çok tartışma yaratan ve en sık kullanılan maddelerden biri. Bu maddeye göre ret gerekçesi ''planlanan seyahatin amacının inandırıcı bulunmaması''13. madde ise açık açık 'gelirsen dönmezsin gibi görünüyor'' diyor. Bu maddeye göre ise ret gerekçesi ''Vize geçerlilik süresi dolmadan önce üye devlet topraklarından çıkılacağına dair makul şüpheler bulunması''Bu maddelerin her biri, yıllardır uygulanan bir prosedürün parçaları ve her zaman varlardı. Tabii ki geçerli birer gerekçe oldukları senaryolar da boldur. Ancak bu kadar tartışılmasının nedeni, gösterilen gerekçelerin artık gerçekçi olmaması ve en alakasız durumlarda bile bir iş insanından bir bilim insanına, daha önce defalarca Avrupa'ya seyahat etmiş bir turistten eğitim için giden bir öğrenciye kadar herkese gerekçe gösterilmeleri...
Vize vermeyen ülkeler bu konuda ne söylüyor?
Burada ABD ve Avrupa arasında bir fark var. Avrupa yoğun olarak ret verirken ABD için daha enteresan bir durum söz konusu. Verilen redlerin yanında artık ABD vizesine başvurmak bile zor çünkü Vize başvurusu randevuları aylarca sonrasına, hatta bir yıl sonrasına veriliyor.
Vize başvuruları reddedilen vatandaşların sayısı arttıkça Türkiye, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) Schengen vize sisteminin kötüye kullanıldığına dair bir rapor sundu. Raporda artışa geçen ret oranlarından bahsedilirken vize başvuru süreçlerinin yüksek masraflarından ve zorluklarından da bahsedilerek durumun düzeltilmesi gerektiğine işaret edildi.
Raporun odağındaki konulardan biri ise Avrupa'nın siyasi gerilimler sebebiyle bir yaptırım olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına 'bilinçli olarak ret verdiği' ifadeleriydi. Ancak tahmin edeceğiniz üzere Avrupa bu ifadeleri reddederek vize süreçlerinde bir sorun olmadığını dile getirdi.
Hem ABD'den hem Avrupa'dan vize süreçlerine yönelik gelen açıklamalarda gerekçe olarak 'COVID-19 sonrası seyahatlerde yaşanan artış sebebiyle ortaya çıkan yoğunluk' gibi şeyler gerekçe gösterildi.
Peki tek sebep rapordaki gibi siyasi gerilimlere dayanan bir tür gizli yaptırım mı?
Açıkçası bu noktada bazı gerçekleri göz ardı ediyoruz gibi duruyor. Siyasi gerilimler sebebiyle bu türden bir tavrın alınmış olması çok muhtemel. Fakat bunun yanında hepimizin etrafında bir sürü insan 'ülkeden gitme, kaçma' düşüncesiyle yaşarken ve hepimiz bunun farkındayken Avrupa'nın ya da ABD'nin bunu fark etmemiş olduğunu düşünmek fazla naif.
Örneğin geçtiğimiz aylarda Meksika üzerinden ABD'ye kaçak giriş yapmaya çalışan çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğuna yönelik haberler gördük. Bu kişiler herhangi bir vize sorunu yaşamadan kolayca Meksika'ya gidip, ardından sınırda ABD polisine teslim olarak iltica talebinde bulunuyordu. Tam olarak böyle olmasa da, Avrupa'ya da yoğun bir göç olduğunu biliyoruz.
Ne yazık ki gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ABD ve Avrupa için birer potansiyel göçmen. Bu durumun gerçek olması verilen retleri haklı çıkarmasa da, bizim üzerinde düşünmemiz gereken bir konu olduğu kesin.
Sonuç olarak bir Avrupalı ya da Amerikalı ülkemize gelip özgürce gezerken, bizim o ülkelere girebilmek için kırk takla atmamızın gerekmesi, mevcut ekonomik durumda hayali bile zorken onca masraf yapıp, görüşmeler gidip reddedilmek, sık sık söylendiği gibi 'ikinci sınıf insan muamelesini' gerçekten de hissettiriyor. Ancak görünen o ki sıradan bireyler olarak bizim bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok...