Özel pişirme şekilleri, okkalı köpüğü ve tadına doyulmaz lezzeti… Pişirmenin bile büyük maharet gerektirdiği düşünülen bu içeceğin “kahvaltı” kelimesinden geldiğini, yani orijinal halinin “kahve altı” olduğunu bilmeyen yoktur.
Şimdi ise Türk kahvesinin bilinmezlerini ele alalım ve bu kahve türünü diğerlerinden ayırt eden neler var bunlara bakalım.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar gelen kültürel değerlerden biri sayılan Türk kahvesinin, öncelikle tarihine değinmekte fayda var.
Pişirme yöntemi, sunumu ve tadıyla kendine has bir geleneği yaşatan Türk kahvesinin kökeni, 14. yüzyıla dayanır. İlk çıkış yeri Yemen ve Habeşistan’dır ve Türkiye’ye gelişi ise o topraklarda çıkarılmasından 2 yıl sonradır.
Bu kahve ilk olarak, 1517 yılında Osmanlı’nın Yemen valisi Özdemir Paşa tarafından İstanbul’a getirilir. İstanbul’a gelen kahve, cezvelerde ve güğümlerde pişirilmeye başlanır ve böylelikle şimdiye dek görülmemiş bir pişirme usulüyle Türk kahvesi ortaya çıkar.
Kahvenin İstanbul’a gelişinden 30 yıl sonra da Tahtakale’de ilk kahvehanenin açıldığı bilinir. Bu dönemden sonra da kahvehaneler, Osmanlı kültürünün sosyal merkezleri haline gelir ve Türk kahvesi tüketimi de yaygınlaşmaya başlar.