Teknolojinin gelişimiyle birlikte otomobillerin 90’lı yıllardan bu zamana inanılmaz oranda yaygınlaştığını gördük. Özellikle de bu teknolojinin yeni iş olanaklarına yer açması, kişisel ulaşım araçlarının önemini zaman içinde fazlaca artırdı. Bu bağlamda başta sadece zenginlerin binebildiği motorlu araçlar, günümüzde aşağı yukarı her bütçeye uygun bulunabiliyor, tabii ülkemizden ziyade dünya genelinde demek lazım.
Araçların zaman içinde bu denli erişilebilir olması, bireyler için hayatı kolaylaştırmış olsa da herkesin sinir olduğu trafik kavramını hayatımıza soktu. Özellikle de büyük şehirlerin kanayan yarası olan bu durum için bazı ülkelerde ek şeritler açıldığını görüyoruz. Peki bu etkili bir çözüm mü?
Basit mantıkla ilerleyelim. Sıkışık olan otobüslerdeki koltuk sayısını iki katına çıkarırsak ne olur?
Başta tüm otobüsün yükü hafifleyecek olsa da araç, kısa süre içinde tekrar sıkışık hâle gelecektir. Çünkü otobüse binen kişilerin sayısı sabit değildir. Bu sebeple de yarattığınız daha çok alan, daha çok kişiyi çekip sizi baştaki duruma geri götürecektir. Yani otobüste yine insan kalabalığı olacak ve yine tüm koltuklar dolu olacak. Sadece insan sayısını artırmış oldunuz.