Erzincan İliç’teki Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin işlettiği altın madeninde siyanür sızıntısı yaşanmış ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından madene 16,4 milyon lira para cezası kesilmişti. Bakanlık, madenin faaliyetini durdurmuştu.
TMMOB heyeti, bugün madenin atık havuzu yakınında basın açıklaması yaptı.
Heyette TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Hüsnü Meydan, TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, Ziraat Mühendisler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Tunceli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Uğur Bayrak, İl Koordinasyon Kurulu Temsilcileri Haydar Evcin, Hüseyin Aslan ve Eren Şahiner yer aldı.
"TARIM ARAZİLERİ ZARAR GÖRECEK"
TMMOB adına açıklamayı okuyan TMMOB Genel Sekreteri Gül, şunları söyledi:
“Kapasite artışı ve ek tesisler yapılması planlanan Çöpler Kompleks Madeni projesi faaliyette bulunduğu ilk günden bu yana orman alanlarının, mera alanlarının ve tarım topraklarının yok olmasına neden olmaktadır. Proje, yeraltı su kaynaklarının ve yeraltı sularının besleme alanını oluşturduğu Fırat Nehrinin, bu bakımdan nehrin yayılım alanlarının, bölgedeki tarımsal üretimin ve hayvancılığın, neticeten bölgedeki ekolojik dengenin ve bir bütün olarak canlı yaşamı ile çevresel değerlerin telafisi imkansız zararlara, çok ağır tahribata uğramasına neden olmuştur. Projenin etkilerinin yalnızca proje alanındaki tarım arazileri ile sınırlı olmadığı, çok daha geniş alanlardaki tarım arazilerinin zarar görmesine yol açacağı bir gerçektir.
Siyanürlü maden işletmeciliğine dayanan madencilik faaliyetlerinin yarattığı en büyük tahribat alanlarından biri atık maden barajı kazalarıdır. Yapılan çalışmalar dünyada son 30 yılda 100'e yakın ciddi atık maden barajı kazası yaşandığını ortaya koymaktadır. Yine madencilik faaliyetlerinde kullanılan siyanür ve ortaya çıkan diğer ağır metallerden kaynaklanan çevresel tahribat; faaliyetlerde kullanılan tehlikeli kimyasalların taşınması esnasında yaşanan kazalar; işletme içi kaza ve sızıntılar, atık barajlarında yaşanan taşma yahut sızıntılarla ortaya çıkmaktadır. Örneğin yine İliç’te, 2018 yılında madene sülfürik asit taşıyan tankerin ilçe merkezinde devrilmesi sonucu tehlikeli kimyasalın civarda ve sularda yarattığı tahribat bu durumun yarattığı tehlikeyi açıkça ortaya koymaktadır."
“BAKANLIK ÇED OLUMLU KARARI VERDİ”
Gül, şöyle devam etti:
"Açtığımız davanın bilirkişi ve keşif incelemesi 13 Nisan 2022 tarihinde gerçekleşmiştir ve dava süreci devam etmektedir. 21 Haziran tarihinde yaşanan siyanür sızıntısı, işletmenin mevcut hali ile taşıdığı risklerden yalnızca birisini açığa çıkarmıştır. Daha büyük ölçeklilerin yaşanması an meselesidir. Buna rağmen işletmenin kapasite artırımına gitmesi ve Bakanlığın bu projeye ÇED olumlu kararı vermesinin hiçbir bilimsel ve hukuksal yanı bulunmamaktadır.
Kapasite artışı için hazırlanan ÇED raporunun bir formalite tamamlama işlemi olarak hazırlandığı açıktır. TMMOB, siyanür sızıntısı ve ardından yaşanan gelişmeleri, teknik ve hukuksal değerlendirmeler eşliğinde açtığımız ÇED olumlu kararı iptali davasında ek beyan olarak sunacaktır."
“KAPATSİTE ARTIRIMI İPTAL EDİLMELİ”
"Orman alanlarının, ekolojik ve biyolojik değerlerin, flora ve fauna bileşenlerinin, tarım ve mera alanlarının, su kaynakları ve havzalarının, kültürel ve tarihi mirasın, yerleşme alanlarının tahribine yol açan siyanürlü maden işletmeciliğine ilişkin proje, çevre ve insan sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açmaktadır. Ortaya çıkan somut çevresel etkiler ve riskler göz önünde bulundurularak, bilimsel ve hukuksal açıdan birçok sorun barındıran ÇED olumlu kararının ve telafisi imkânsız zararlara neden olacağı açık olan kapasite artırımı işleminin acilen iptal edilmesi, durdurulması ve işletmenin kapatılması hayati öneme sahiptir."
MADEN ŞİRKETİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
"Ayrıca TMMOB olarak, yaşanan çevre felaketi nedeniyle başta Anagold Madencilik San. ve Tic. A.Ş. yetkilileri olmak üzere, sorumluluğu bulunan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur" diyen Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
İliç’te sürdürülen faaliyet bir sömürge madenciliğidir. Kimyasal işlem üzerine kurulu bu madencilik, doğayı ve insan yaşamını hiçe saymaktadır. Yeraltındaki zenginliğimizin en kısa sürede ülke dışına çıkarılması, geriye ise verimsizleştirilmiş ve zehirlenmiş bir toprağın bırakılmasına dayalı bu anlayış, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Geçmiş yıllarda, Artvin Cerattepe’de, Uşak Eşme’de, İzmir Efemçukuru’nda, Bergama Ovacık’ta, Ordu Fatsa’da ve Çanakkale Kaz Dağları’nda gördüğümüz bu madencilik anlayışı Erzincan İliç’te de büyük bir yıkıma neden olmaktadır. Ekosistemi yok eden, ormanlarımızı, yeraltı sularımızı ve nehirlerimizi tehdit eden, çevreye geri dönüşü mümkün olmayan zararlar veren bu anlayış, ülkemizin geleceği açısından büyük bir tehdittir. Yürütülen madencilik faaliyeti, üretim faaliyeti değil bir sömürü faaliyetidir; madenlerimizi olduğu gibi, doğamızı ve halkımızı da sömürmektedir. Siyanürlü altın işletmeciliğinde hiçbir kamu yararı bulunmamaktadır. Bu madencilik anlayışının tek kazananı maden şirketleridir.
Bir kez daha İliç’ten sesleniyoruz; madenlerimiz ulusal ve uluslararası sermaye gruplarının yağma alanı olmaktan çıkarılmalı, İliç’te yaşanan felaketin tüm sorumluları yargı karşısında hesap vermeli, kapasite artırımı için verilen ÇED olumlu kararı iptal edilmeli ve işletme gecikmeden kapatılmadır.”