Yanlışlıkla bir tırnağınızı kopardıysanız ya da istemsizce zarar verdiyseniz, tırnağınızın altındaki deriye bir şey değdiğinde meydana gelen bu benzersiz acıyı deneyimlemişsiniz demektir.
Asıl soru şu ki, vücudumuzun bazı bölgeleri neden vücudun diğer kısımlarından çok daha hassas?
Öncelikle parmakların anatomisine ve vücudun bu bölümünde yer alan fizyolojik faktörlere daha yakından bakalım.
Ellerimiz, motor becerileri uygulama ve geliştirme konusunda oldukça maharetli. Örneğin bir kalemi tutup yazı yazarken, bir bardağı oradan alıp oraya koyarken ya da bir nesneyi tutup çekmeye çalıştığımız esnada tüm bu işleri nasıl yapabiliriz diye düşünmüyoruz. Çünkü ellerimiz ve parmaklarımız bunlara izin veriyor.
Bu becerileri, kaslarımızı kontrol eden 3 ana sinir ve 27 farklı kemikle gerçekleştiriyoruz.
Ellerimizde medyan, ulnar ve radyal olmak üzere 3 temel sinir bulunmakta. Bu sinirleri, binlerce dalın ve bu dalların da daha küçük bölümlerinin bulunduğu bir ana yol olarak düşünebiliriz.
Parmak uçlarımız, vücudumuzun tüm bölgeleriyle karşılaştırıldığında en yüksek sinir ucu yoğunluğuna sahip olan bölgedir.
Bu sinir ucu yoğunluğunun santimetre kare başına ortalama 2.500 olmasının yanında, bu sinir reseptörlerinden bazıları hassasiyetimizi oldukça fazla arttırır.
Parmak uçlarımızın yanı sıra ellerimizin işlevselliğini arttıran bir diğer yapı ise tırnaklar.
Tırnaklar, aslında çoğu memelinin sahip olduğu düzleşmiş bir pençe olarak ifade edilebilir. Memelilerin savunma ve temel ihtiyaçlarını giderme işlevini yerine getiren pençeler, zamanla ve onların değişen ihtiyaçlarıyla çeşitli evrimsel değişiklikler geçirerek tırnaklara dönüştü.
Tırnaklar da pençeler gibi sert bir keratin tabakasından oluşur.
Fakat tırnaklar, hayvanların sahip olduğu pençeden farklı olarak yerinden çıktığında ya da herhangi bir hasar aldığında, altından tamamen korunmasız olan sinir uçları ortaya çıkar.
Peki tırnaklarımız oldukça sert bir yapıya sahipken, tırnak altındaki bölge neden bu kadar hassas?
Sinir uçları tıpkı parmak uçlarımızda olduğu gibi hassasiyeti ve işlevselliği arttırmak için vücudumuzun bazı bölgelerinde yoğunlaşır. Bu sebeple yoğun sinir uçları ile sert koruyucu maddenin birleşme noktası kaçınılmaz bir şekilde hassastır.
Tırnaklarımızın altındaki sinirler, nadiren dış ortama maruz kalır. Tırnak altındaki deriler, varlığının %99’unu tırnaklarla kaplı, dış etmenlerden korunarak geçirir.
Tırnak altı derimiz, tırnak uçlarımız gibi dış dünyanın uyaranlarını almadıkları için, dışarıdan gelebilecek herhangi bir etmen karşısında hazırlıksızdır ve olası temas durumunda şok edici bir acıyla karşı karşıya kalır.
C-lifleri, parmak uçlarımızdaki dokunma duyumuzun hassasiyet kazanmasına sebep olur.
Dokunduğumuz bir nesnenin dokusunu ya da ısısını bu lifler sayesinde algılar ve hissederiz fakat tırnak altı dokularımız, bu savunma katmanlarının hiçbirine sahip değildir. Çünkü tırnaklar, hali hazırda bu görevi görür.
Kaynaklar: Science ABC, Shape, Ask the Scientists