Araştırmacılar, güneydoğu Almanya'nın pitoresk Elbe Kumtaşı Dağları'nda, insanoğlunun uğramadığı en yaşanmaz ortamlardan biri olan terk edilmiş bir uranyum madeninde gelişen "yabancı" yaşam formları ekosistemi keşfetti.
Königstein uranyum madeni, nükleer enerjinin henüz emekleme aşamasında olduğu 1960'lara kadar uzanıyor. 1960'lardaki kuruluşundan 1990'lardaki kapanışına kadar, maden yılda 1.000 tonun üzerinde uranyum üretti.
1990'larda madenin üretimi azaldı ve yetkililer, herhangi bir büyük çevresel etkiyi hafifletmek için madeni kapattı. Madenin kapanmasından onlarca yıl sonra, madenin bekçileri, su basmış duvarlarının içinde garip yaşam formlarının kök salmaya başladığını fark ettiler. Big Think'in haberine göre bekçiler, konuyu araştırmaları için bilim adamlarını çağırmaya karar verdiler ve buldukları şey, Dünya'daki yaşamın inanılmaz azmini ortaya çıkardı.
Karanlık ve nemli madende, araştırmacılar birkaç mikrop tespit etti. Duvarlardan ve tavanlardan uzun, ince solucanlara benzeyen turuncu asidik mikroplar, sarkıt gibi sümüksü kahverengi ve beyaz mikroplar sızıyordu.
Çeşitli mikroskobik yaşam koleksiyonu, ışıktan yoksun yeraltında kendi ekosistemini oluşturmuştu. Madendeki yaşamın karmaşıklığı göz önüne alındığında, araştırmacılar böylesine etkileyici bir ekosistemin güneş ışığından yoksun ve greyfurt suyu kadar asidik bir ortamda nasıl hayatta kalabildiğini merak ettiler.
Madenin düşük pH'ı, yüksek sülfat konsantrasyonları ve yüksek ağır metal konsantrasyonları mikropların gelişmesine izin verdi.Organizmaların birçoğu asit seven bakterilerdir, yani madenin bol miktarda bulunan demir ve kükürt rezervlerini besleyerek enerji üretirler. Bu bakteriler, madenin duvarlarından sarkan sümüksü sarkıt yapıları oluşturur.
Königstein madeni, araştırmacıların gelişmiş yaşam formları buldukları tek misafirperver yer değil. 2007'de Çernobil'in dördüncü reaktörünü inceleyen bilim adamları, bölgenin radyoaktivitesinden besleniyor gibi görünen birkaç mantar türü keşfettiler.
Bilim adamları, Kuzey Buz Denizi'nin oksijeni düşük ve basıncı yüksek geniş bir hidrotermal menfez alanıyla çevrili en derin derinliklerinde bile bakterilerin geliştiğini bulmuşlardır .Görünüşe göre koşullar ne kadar “yaşanamaz” olursa olsun canlılar yaşamanın ve çoğalmanın bir yolunu bulacaktır.