Kuraklık, yağışın uzun yıllar mevcut ortalamadan daha az gerçekleşmesi ile ortaya çıkan ve herhangi bir zaman diliminde, herhangi bir bölgede meydana gelebilecek olan doğal bir iklim olayıdır. Günümüzde; dünyada, karşılaştığımız küresel ölçekteki en büyük sorunlardan birisidir.
Tarımsal kuraklığın olumsuz etkilediği ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri en aza indirmek, kuraklık olmadan önceki dönemlerde alınacak tedbirler ve kuraklığın baş gösterdiği dönemlerdeki doğru planlama ile mümkündür
TARIMSAL KURAKLIK NEDİR?
İçme suyunun temininden çok daha ciddi bir problem olan tarımsal kuraklık, toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması olarak tanımlanabilir. Tarımsal kuraklık nem kaybı ve su kaynaklarında kıtlık oluştuğu zaman meydana gelir. Ortaya çıkarılan gıda miktarında azalmaya, büyümelerinde değişime ve hayvanlar için tehlikeye sebep olur.
Yağış azlığı, yağış rejimlerinin düzensizliği ve kaynaklarının kıt olması gibi faktörler tarımın temel sorunları arasında yer alır. Özellikle su azlığı ve yağış yetersizliğinden ortaya çıkan kuraklık problemini çözmek ve bu bölgeleri tarıma kazandırabilmek için sulama faaliyetleri geliştirilmeye ya da kuru arım metodu uygulanmaya çalışılmaktadır. Küresel iklim krizi ve iklim değişiklileri, son birkaç yıldır Türkiye için de ciddi bir tehlike haline dönüştü. Bu sebeple mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ve düşen yağış miktarları, kuraklık riskini beraberinde getirdi.
HİDROKLİMOTOLOJİK KURAKLIK
Hidrolojik kuraklık yeraltı su kaynakları, yüzey suları veya yağış düzeninin etkisiyle ilişkilidir. Meteorolojik kuraklığın uzunca bir süreye yayılması durumunda hidrolojik kuraklıktan söz edilebilir. Uzun süreli yağış azlığının kaynak seviyelerine, yüzey akışına ve toprak nemine etkisi hidrolojik kuraklıkta kendini gösterir. Yeraltı suları, nehirler ve göllerin seviyesinde ciddi bir düşüşe sebep olur. İnsan, bitki ve hayvan yaşamı için büyük bir tehlike arz eder.
Hidrolojik kuraklıkta en önemli etken iklim olsa da, arazi kullanımı (örneğin ağaç kesimi), arazinin verimsizleşmesi bölgenin hidrolojik özelliklerini asıl etkileyen faktörlerdir. İnsan aktiviteleri; arazi kullanımında değişim meydana getirdiği için meteorolojik kuraklığın frekansında değişim olmadığı halde su kıtlığının frekansında değişim meydana getirmesi de yine hidrolojik kuraklığın önemli etkilerindendir.
ARİDİTE VE KURAKLIK
Dünyanın her hangi bir yerinde o koşula göre olan coğrafyanın ve hava şartlarının sürekli yağış veya nem açığı koşullarına aridite adı verilmektedir. Aridite ile kuraklık aynı anlamı taşıyan farklı kavramlardır. Hava şartları koşullarına göre egemen olan arazi veya yer biçimine arid denilir.
TÜRKİYE’DE KURAKLIK
Türkiye'de kuraklığa etki eden belli başlı faktörler arasında atmosfer koşulları, fiziki coğrafya faktörleri ve iklim koşulları yer alır. Yeryüzünde iklim özelliklerinin meydana gelişinde fiziki coğrafya faktörlerinin önemli etkileri vardır. Bunlar denize yakınlık uzaklık (karasallık derecesi), yükselti ve diğer coğrafik özelliklerdir.
Ülkemizde yüksek dağlar ve platolar en fazla yağış alan yerler olurken, dağlarla çevrili İç Anadolu havzalarında yağış miktarlarının çok daha düşük olduğu tespit edilmekte. Nemli rüzgârlara karşı olan yüksek dağlar, yağışların dağılışında direkt etkili olurken, yükselti faktörü aynı zamanda yağış şeklini de yönlendirmektedir. Alt yamaçlarda ve alçak alanlarda yağmur şeklindeki yağışlar baskın olurken, yüksek yamaçlarda ve doruklarda kar şeklindeki yağışlar egemen olur. Sıcaklık düşük olduğu için kar örtüsünün yerde kalma süresi yılın büyük bir kısmını kapsar. Türkiye'de bölgeler, hatta yöreler arasında görülen kuvvetli iklim farkları, her şeyden önce, mevcut yükselti farkının bir sonucudur.
TEHLİKE ARTIYOR
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, Türkiye ile Avrupa’da hava sıcaklıklarının ortalamadan daha yüksek olarak devam ettiği için kuraklık tehlikesi ile baş başa kalındığı belirtiyor. Türkiye’de, Karadeniz ve Kuzeydoğu Anadolu dışında hem tarımsal hem de hidrolojik kuraklık etkili. Arada daha soğuk aylar olsa da normalden daha sıcak bir Türkiye bizleri bekliyor. Gök gürültülü sağanak ve düzenli yağışın seyretmesi gereken yılın serin aylarında kuraklaşma eğilimi var.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye genelinde yağışlarda 1991-2021 dönemi yüzde 40,6, geçen yıla göre de yüzde 31'lik bir azalma söz konusu. Sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde devam etmekte. Başlaması beklenen yağışların da mevcut kuraklığa müthiş bir kurtarıcılığı beklenmiyor. Yağışlar, barajların dolması veya yer altı sularını beslemeye yetmeyebilir.
Ocak ve şubat ayındaki güneşli hava, yalancı bahar etkisine sebep olduğu için çiçek açmış meyvelerin yağış sonrası don riskiyle karşı karşıya kalma riskini taşımakta. Bu da verimde kayba yol açabilir. Öte yandan çiftçi yağışlı olmayan havada tarlasına atacağı gübrenin işe yaramayacağını, hatta tam tersine ürünü yakabileceğinden endişe ederek tarımsal üretimde aksaklık meydana getirebilir.