Tarihin En Korkunç ve Enteresan Uçak Kazaları - Webtekno

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, her ne kadar uçak kazaları sansasyon yaratsa da bu hâlâ en güvenli yolculuk aracı oldukları gerçeğini değiştirmez. Yine de her gün bindiğimiz araçlar olmadıkları için ve kazaları da korkunç sonuçlara yol açabildiğinden, bir kara yolu trafik kazası kadar sıradan gelmiyor.

Birazdan anlatacağımız kazalar ise fantastik filmlerden fırlamış gibi. Timsahlar mı dersiniz, uçağı uçuran 12 yaşında çocuklar mı, yamyamlar mı... Hazırsanız koltuklarınızın yanında bulunan kemerleri belinize göre ayarlayın ve başlayalım.

Tarihin en korkunç ve enteresan uçak kazaları

1927 yılında Miami’den New York’a gitmesi planlanan uçuşta, başta her şey sorunsuzdu. Uçak inişe geçerken iniş takımlarının ışığının yanmadığı fark edildi ve bekleme paternine girildi.

Yedek ampulü takmaya çalışırken bir hata yaptılar ve kaptan, iniş takımlarını manuel olarak kontrol etmeye karar verdi.

Kaptan, kontrol etmesi için ekibi burun konisinin içine gönderdi fakat hava çok karanlık olduğu için kimse otopilotun kapatılıp irtifanın kaybedildiğini anlamamıştı.

Alçalmaya başlayan uçağın önce sol kanadı bir suya çarptı ve ardından uçağın geri kalanı da onu takip etti. Uçak, 536 m boyunca bataklıkta kayarak parçalandı. 75 kişi mucizevi bir şekilde hayatta kalırken 101 kişi öldü.

1972 senesinde bir ragbi takımı, Uruguay’dan maç için Şili’ye gidiyordu. And Dağları üzerinde süzülürlerken pilotlar, bulutlardan dolayı etrafı göremeyip hava trafik kontrolörlerine bir dakika içinde inmiş olacaklarını söylemişlerdi ve alçalışa geçtiklerinde henüz dağların ortasındaydılar. Uçak sağa sola savruldu ve arka kısmı, kanatları, gövdesi dağlara çarparak koptu.

Uçak, dağların arasına çakıldığında yolcuların bir kısmı hayatını kaybetmişti. Geri kalanlar ise dondurucu soğukta uçağın iç kısımlarına sığınarak günlerce korunmaya çalıştı ancak açlığa çare bulamıyorlardı. Her geçen gün birileri daha ölürken, geride kalanlar mecburiyetten cesetleri yiyordu.

2 ayı aşkın süre boyunca karlı dağların arasında bir şekilde hayatta kalanlar, bir yol bulmak adına yolculuğa çıktılar ve kilometrelerce yürüdükten sonra bir nehrin karşısında, bir adamla karşılaştılar. Bu adam, hemen ekipleri çağırdı ve 16 kişinin hayatını kurtardı.

2010 yılında Kongo Cumhuriyeti’nden kalkarak Bandunda’da inecek uçak; inmeden hemen önce, pistten 1 kilometre uzaklıktaki bir eve çarptı ve 19 kişi hayatını kaybetti.

Bu düşüşün nedeni ise yolculardan birinin çantasında olan timsahın kaçarak uçakta panik yaratmasıydı! Ağırlık merkezi bozulunca denge kaybolmuştu. Bu kaza “Timsahın neden olduğu ilk uçak kazası” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.

1985 senesinde, Tokyo’dan Osaka’ya giden uçağın kalkışından 12 dakika sonra kanattan bir patlama sesi meydana geldi. Uçağın arka basınç perdesi patlamıştı ve kabin basıncı düşerek uçağın tüm hidrolikleri de boşalmıştı.

Uçak havada dönmeye ve yükselmeye başladı. İniş takımlarının açılmasıyla inişe geçti ve radardan kayboldu. Takamagahara Dağı’na çakılmıştı ve uçaktan yalnızca 4 kişi sağ çıkmıştı.

Daha sonra yapılan incelemede, kuyruk ve arka basınç bölmesinde bir hasarın meydana geldiği ve bu hasarın hatalı bir şekilde onarıldığı görüldü. Yani bir bakım hatası, 520 kişinin ölümüne yol açmıştı.

1988 yılında Hawaii’den Honolulu’ya varmak için yola çıkan uçak kalkışa geçtikten birkaç dakika sonra, bir patlama sesi duyuldu. Kokpitin kapısıyla birinci sınıf bölümünün çatısı havaya uçmuştu. 1’den 6 numaraya kadar olan yolcular, gökyüzünün ortasında her yeri açılmış bir uçakta süzülüyordu.

Kokpitteki gürültü o kadar yüksekti ki pilotlar da acil durum çağrısı yapamıyordu. El işaretleriyle anlaşan mürettebat sayesinde, 13. dakikanın sonunda uçağı indirmeyi başarmışlardı. Çokça ölü ve yaralı vardı. Bu talihsiz olayın sebebi ise uçağın ömrünü çoktan geçirmiş olması, fark edilmeyen çatlakları ve bakım ihmalleriydi…

1994 senesinde Moskova’dan Hong Kong’a gidecek uçakta yedek pilotun 2 küçük çocuğu vardı. Ki bu da oldukça normal bir durumdu. Ancak normal olmayan şey; pilotun, uçağın kontrollerini çocuklara vermesiydi.

Çocuklardan biri, otopilotu devre dışı bıraktı. Uçak sağa yatmaya başladı ve pilotlar, uyarı ışıklarının farkında değildi. Ne olup bittiği anlaşılana kadar, hızla dağ yamaçlarına doğru düştüler ve 75 kişi bu kazada hayatını kaybetti.

2005’te Kıbrıs’tan havalanan uçak, Çek Cumhuriyeti’ne doğru gidiyordu. Yaklaşık 3.650 metre yükseklikteyken arıza uyarısı geldi fakat pilotlar çok önemsemedi. Aslında basınç kaybı vardı ve 5.000 metredeyken uçaktaki oksijen maskeleri açılmıştı.

Bu aşamadan sonra bir sorun olduğunu anlayan pilotlar, hava yoluyla iletişime geçti ancak basınç kaybından dolayı iletişim kesildi. Motor alev almıştı ve düşüş sırasında yaşanan basınç farkından dolayı yolcuların hepsi bayılmıştı. Talihsiz son gerçekleştiğinde ise 121 kişi hayatını kaybetmişti.

Uçuş günü yapılan test sırasında basınç sistemi manuel çalıştırılmıştı fakat eski hâle getirmeyi unutmuşlardı. Yani bir düğmeye basılmadığı için o kadar insan hayata gözlerini yummuştu.