Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, spor yaralanmalarının kalıcı sakatlıklara dönüşmemesi için uyararak, “Spor yaralanmalarında birden fazla yaralanma durumunda, tedaviye geç kalınması halinde, rehabilitasyon yetersizliğinde ve rehabilitasyonun temel kurallarına uyulmadığında, tedavi sonrası erken dönemde spora dönülmesi halinde ve yaralanmaların tekrar etmesi halinde kalıcı hasarların meydana gelebilir” dedi.
Tuncay, özellikle çocuk ve gençlerdeki tehlikeye dikkat çekerek, "Kas iskelet sistemi olgunlaşması tamamlanmadan yapılan orantısız antrenman, vücuda aşırı yüklenme, spor yaralanmalarının en temel iki risk faktörüdür. Özellikle futbol gibi popüler ve medyatik branşlarda, profesyonelliğin başındaki çok yetenekli sporcuların, basit sayılabilecek başlangıç seviyesindeki yaralanmalarının hafife alınması ve uygun tedavi edilmemesi, uzun vadede ciddi riskleri de beraberinde getirir. Bu konuda kulüplerin ve ailelerin bilinçli olması, birçok potansiyel yıldız sporcunun, spor hayatının ve performansının kesintiye uğramadan devam etmesine katkı sağlar.
Profesyonelliğin dışında amatör spor yapanlarda ise; günümüzde artan görsellik algısı nedeniyle bilinçsiz yapılan ağır sporlar, ölçüsüz ve bilgisiz kullanılan takviyeler de ölüme kadar gidebilen büyük riskler doğurur. Yaş ayırt etmeksizin; yeterli ısıma ve germe egzersizlerinin yapılmaması, uygunsuz halı saha, yetersiz ve uygunsuz spor aletlerinin kullanımı da genel risk faktörlerindendir. Her bireyin yapabileceği spor; yaşına, kilosuna, fiziksel özelliklerine ve genel sağlık durumuna göre özel olarak değerlendirilerek belirlenebilir. Ezbere yapılan her spor aktivitesi beraberinde ortopedik sorunlar doğurabilir” dedi.
Prof. Dr. Tuncay, en sık yaşanan spor yaralanmalarının yapılan spora bağlı olarak değişkenlik göstermekle birlikte, başlıca nedenlerini şu şekilde sıraladı: “Toplumumuzda en yaygın olan spor olan futboldaki en sık yaralanmalar, kas yaralanmaları, diz içi yaralanmalar (menisküs yaralanmaları, ön çapraz bağ gibi bağ yaralanmalar, kıkırdak yaralanmaları ve bunların kombinasyonları), basketbol ve voleybolda ise omuz ve dirsek yaralanmaları başta olmak üzere yine diz içi yaralanmaları, ayak ve ayak bileği yaralanmalarıdır.
Spor yaralanmalarında tedavi seçeneklerine de değinen Tuncay, “Yaralanmanın durumuna göre, tedavi sürecinde cerrahi ve cerrahi dışı tedaviler olarak iki farklı şekilde değerlendirilir. Kas yaralanmalarında genel olarak PRP vb. lokal enjeksiyonlar, sıcak uygulama, elektrik stimülasyon, USG gibi fizik tedavi gibi modaliteleri uygulanabilir. Tam ayrışma göstermeyen meniskal yaralanmalarında da ameliyatsız çözümler değerlendirilebilir. Ancak ayrışmış menisküs lezyonları, ön çapraz bağ lezyonları, kıkırdak yaralanmalarında, başta profesyonel sporcular olmak üzere cerrahi tedavilerin uygulanabilir” dedi.