Aslında bu durumu 3 temel nedenle açıklayabiliriz.
Bunların arasında üretim maliyetlerini düşürmek, içeceklerin daha uzun ömürlü olmasını sağlamak gibi etmenler bulunuyor. Gelin biraz daha detaylı inceleyelim.
Yeşil şişeler üretmek, diğer renklere göre daha düşük maliyetli.
Yeşil renkteki bir cam, kahverengi, mavi gibi diğer cam renklerine göre daha ucuz ve kolay üretilebiliyor. Çünkü yeşil cam, genellikle geri dönüştürülmüş camdan yapılıyor. Bu durum, maliyetleri düşürürken üretimin de daha kolay olmasını sağlayıp süreci hızlandırıyor.
İşin bir de pazarlama boyutu var.
Yeşil renk, doğallık ve tazelikle ilişkilendirildiğinden, bu renkli şişeler ürünün tüketiciye daha çekici gelmesine yardımcı oluyor. Bu strateji de zamanla marka kimliğini oluşturuyor.
Gelelim en önemli sebebe.
Güneşten gelen UV ışınları, şişeye yansıdıktan sonra içeriğin tadını ya da kokusunu bozabiliyor. Yeşil, bu noktada güneş ışınlarına karşı iyi bir koruma sağlıyor. Böylece şişelerin yeşil renkte tasarlanması, içeriğin güneş ışığından gelen UV ışınlarına maruz kalmasını azaltarak bozulmasını önlüyor. Tabii ki ürünün raf ömrünü de uzatıyor.
Ek bir not olarak aktaralım, yeşil renkte üretilen bu şişeler doğayı korumaya da katkı sağlıyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yeşil şişeler, daha az enerji kullanılarak üretildiği için üretim sürecinde de daha az karbon salınımı oluşuyor. Ayrıca daha uzun ömürlü olan bu yeşil renkteki şişeler doğada daha az atık oluşmasına da katkı sağlıyor.
Kaynaklar: BilimUPBenzer içeriklere de göz atabilirsiniz: