?>

Siyasi-kültürel karşıtlıklar artarken egemen ideoloji verimliliğini kaybediyor

Dizinin bir önceki bölümünde, düne kadar tek yönetim ideolojisi liberalizm olan Avrupa Birliği’nde, İngiltere, Almanya, Fransa hatta ABD gibi merkez ülkelerinde, devletin, dolayısıyla bürokrasinin, ekonomiye ve piyasa ilişkilerine müdahale etme hatta “kutsal” mülkiyet hakkını

Gündem - 2 yıl önce

Diğer bir deyişle, halkların hoşnutsuzluğu, sendikaların eylemleri, hak ve güvenlik talepleri, bizzat kapitalist devletlerin hükümetlerinde, bürokratlarında, medyasında düzenin geleceğine ilişkin kaygıları artırıyor. Hükümetler, toplumsal istikrarı ve kapitalizmin uzun dönemli çıkarlarını korumak adına, kısa dönemde sermayenin serbestliklerini sınırlayacak önlemler üzerinde düşünmeye başlıyor. Bu düşüncelerin karanlık yüzünde de grevleri, protesto gösteri haklarını, ifade özgürlüğünü sınırlama eğilimleri var.

Bu basıncın etkisiyle, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “enerji fiyatlarının yükselme eğilimini bastırmaya kararlı olduklarını” açıklıyor, “piyasalara acil müdahaleden”, “yeni bir piyasa modeli arayışından” söz ediyor. Belçika Enerji Bakanı Tinne Van der Straeten, “piyasaların işlemediğini, acil reform gerektiğini” söylüyor. Fransa’da hükümet elektrik dağıtım şirketi EDF’yi devletleştiriyor. Bu devletleştirmeye karşın, AB yönetimi, Fransa’yı destekleyerek bu tekelin parçalanmasını talep etmeyeceğini açıklıyor.

İngiltere’de, Thatcher zamanında yapılan su özelleştirmelerini, bizzat yapanlardan biri “dolandırıcılık” olarak niteliyor. Su arıtma tesislerinden denize dökülen atıkların milyonlarca insan tarafından paylaşılan video klipleri, enerji, taşımacılık sektörlerinin patronlarının müstehcen maaşları, ikramiyeleri, bu kış ortalama işçi maaşını aşması beklenen enerji faturaları, ulusal sağlık sisteminde, kanserli hastaların bile aylara uzanan bekleme süreleri, tüm bu sektörlerin kamulaştırılmasına, sermayenin vergilerinin artırılmasına ilişkin taleplerin halk arasında giderek güçlenmesine yol açıyor. Bu ortamda, günlük yaşamı aksatan grevler halk arasında destekleniyor, koordine bir fiili genel grev olasılığı bile anlayışla karşılanıyor.

Gıda fiyatları krizi karşısında, ekonomiye devlet müdahalesi talebi, küresel tahıl ticaretinin yüzde 70 ila 90’ını kontrol eden dört dev şirketi The Archer-Daniels, Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus da üzerlerine bir kerelik büyük vergi konması talebiyle hedef alınıyor.

Kısacası, “demokrasi” ve “serbestlikler” arasındaki denge bozulmaya, çelişki yönetilemez bir faza geçmeye başlıyor.

HIZLA SAĞA KAYIŞ

“Demokrasi” ve “serbestlikler” arasındaki denge bozulmaya, çelişki yönetilemez bir faza geçmeye, eğer verimli işleyen bir “güçler ayrılığı”, “ikili yapı”, “bağımsız” bir medya ve bunları güvenceye alan bir anayasa olsa bile ekonomik, kültürel kutuplaşma derinleşmeye devam ediyorsa, bu noktadan sonra iki olasılıktan söz edilebilir: Ya süreç serbestliği korumaya kararlı kapitalist sınıfların da desteğiyle hızla sağa kaymaya ve “süreç olarak faşizme” dönüşmeye başlar ya da haklar ve özgürlükler genişlemeye “serbestliği” sınırlamaya devam eder. Bu son durumda da iki olasılık var: Ya süreç ivme kazanarak daha önce işaret ettiğim gibi kapitalizmin ötesine geçmeye başlar. Ya da kapitalist sınıf ve halk sınıfları arasında demokrasiyle serbestlikler arasındaki çelişkiyi, bu yeni durumda (belki yeni bir sermaye birikim rejimi üzerinde) düzenlemeye olanak veren yeni bir mutabakat oluşur.

Son 30-40 yılınkinden farklı, halkın ve işçi sınıfının, türlü kimliklerin taleplerine bir ölçüde cevap verebilecek, “serbestliği” de koruyabilecek yeni bir liberal demokrasi şekillenebilir.

AŞINMA VE PARÇALANMA

Ne ki liberal demokrasinin örnek ülkelerinde, son yıllarda devlet yapısında, “güçler ayrılığı” sistemi ve devletin “ikili” yapısı (atanmışlarla seçilmişler arasındaki ilişki) hızla aşınıyor. ABD’de Trump, İngiltere’de Johnson yönetimleri, Polonya, Macaristan, Türkiye, Tunus, Mısır gibi az gelişmiş ülkelerde görülen pratikleri benimseyerek yargının ve bürokrasinin bağımsızlığını zayıflatmak için çabaladılar. Johnson hükümeti, meclisi bile askıya almaya kalktı. Her iki politikacının yönetimleri döneminde yalan söylemek, siyasilerin yolsuzluklara karışması, “ahbap çavuş” ilişkileri sıradanlaştı. Her iki siyasetçi, Johnson Brexit referandumu döneminde, Trump seçimlere giderken, toplumsal kutuplaşmaya, karşıtlarını şeytanlaştırmaya yatırım yaptılar. Trump taraftarlarını yalanlarla kemikleştirmek hatta silahlı “kalkışmaya” özendirmek için özel çaba gösterdi. Trump seçimle, Johnson istifaya zorlanarak yönetimden uzaklaştırıldılar. Ancak hem liberal demokratik devletin yapısında onulması zor yaralar açtılar hem de toplumsal realitenin parçalanma sürecini hızlandırdılar.

Şimdi başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok gelişmiş ülkede, siyasi-kültürel kutuplaşma derinleşirken egemen ideoloji verimliliğini kaybediyor, “toplumsal gerçeklikte” yaşanan parçalanma içinde, biri “ötekini” yaşam tarzına bir tehdit, ulusal çıkarla çelişen bir düşman olarak gören siyasi kültürel kamplar oluşuyor.

Bu durumda, demokrasiyle “serbestlikler” arasındaki çelişkiyi yeniden düzenlemeye olanak veren, yeni bir mutabakat oluşması, halkın ve işçi sınıfının haklarını genişletecek, türlü kimliklerin taleplerine bir ölçüde cevap verebilecek, “serbestliği” de koruyabilecek yeni bir liberal demokrasinin şekillenme olasılığı gittikçe uzaklaşıyor. Öyleyse haklar ve özgürlükler için mücadele giderek daha da bir önem kazanıyor.

Bu ortamda, düne kadar tek yönetim ideolojisi liberalizm olan Avrupa Birliği’nde, İngiltere, Almanya, Fransa hatta ABD gibi merkez ülkelerde, devletin, dolayısıyla bürokrasinin, ekonomiye ve piyasa ilişkilerine müdahale etme, hatta “kutsal” mülkiyet hakkını sınırlama eğilimi zorunlu olarak seçenekler arasına giriyor, grev hakkını sınırlama eğilimi de yeniden canlanıyor. Diğer taraftan, bir Oxford Üniversitesi araştırması, Avrupa’da, “bir güçlü lider” arzulayanların oranının gençler arasında, son 20 yılda ikiye katlanarak yüzde 60’a ulaştığını gösteriyor. Belli ki “zamanlar” hızla değişiyor.

- BİTTİ -

www.idrak34.com
Haftanın Öne Çıkanları

A101 Michael Kors çanta satışıyla akılları baştan aldı! 15 Eylül kataloğundaki fiyatlar olay

2022-09-16 01:29 - Gündem

Ödül törenine iç çamaşırsız elbiseyle katılan Alexandra Daddario, ışıklar açılınca frikik verdi

2022-09-14 16:00 - Magazin

Kaan Yıldırım ve Pınar Deniz, sosyal medyada aşklarını ilan etti

2022-09-13 08:04 - Magazin

Bakirelik itirafıyla şaşkına çeviren Merve Taşkın, Türkiye'den ayrıldı! Çıplak pozu olay olur

2022-09-13 18:21 - Magazin

Aleyna Tilki'nin annesi Havva Öztel göbeğini açtı, fotoğrafın altı yorum doldu

2022-09-13 00:20 - Magazin

Berk Oktay ve Yıldız Çağrı Atiksoy çifti nikah masasına oturdu

2022-09-09 23:32 - Magazin

İnce İnce Yasemince dizisinin yıldızı yıllar sonra gündem oldu! Son hali inanılmaz

2022-09-13 23:58 - Magazin

Rennes Fenerbahçe maçı canlı izle | Rennes FB maçı EXXEN UEFA Avrupa Ligi internet yayını seyret

2022-09-15 21:55 - Spor

Cinsiyet değiştiren ünlü fenomen Beren Güney'in son halini görenler, gözlerine inanamadı

2022-09-12 18:53 - Magazin

Ünlü manken tatilde köpek saldırısına uğradı! Tuğba Altıntop'un son hali içler acısı

2022-09-09 09:46 - Magazin

İlgili Haberler

Bakan Güler, NATO Genel Sekreteri Rutte ile görüştü

20:22 - Gündem

Türk Kızılay’dan kar yağışı nedeniyle yolda kalanlara ikram

20:08 - Gündem

Malatya'da yolda mahsur kalan araçlar kaldırıldı

19:23 - Gündem

Ordu'da kar esareti! Kaybolan 4 kişi aranıyor

19:17 - Gündem

Hırsızlıktan 10 yıl hüküm giymişti! Firari genç kadın yakalandı

18:57 - Gündem

Günün Manşetleri

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sert uyarı: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız!

20:18 - Politika

Pota derbisinde kazanan Galatasaray

20:13 - Spor

Türk Kızılay’dan kar yağışı nedeniyle yolda kalanlara ikram

20:08 - Gündem

Son dakika: Kabine Toplantısı sona erdi! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

19:28 - Politika

AK Partili Dağ'dan Özel’e kreş cevabı: ‘Amaç beceriksizliklerini örtmek’

19:22 - Politika