Aslına bakarsanız, penisin kendi yapısında kas, kemik veya yağ hücresi bulunmaz. Bu nedenle de kilo alındığı zaman penisin, vücudun diğer bölümlerinin irileştiği gibi irileşmediğini görebilirsiniz. Penisi oluşturan iki adet "coropa cavernosa", bir adet "corpus spongiosum" olarak adlandırılan üç sünger yapılı doku bulunuyor. Bu dokuları birbirine bağlayan ayrı bir doku ve penisin etrafını kaplayan damarlı deriler de bu oluşuma dahil.
Kısacası yukarıda da bahsettiğimiz gibi, penisin fizyolojik yapısı nedeniyle, kilo alındığında penis yağlanmıyor. Ki kilo almak demek de vücudun, gereğinden fazla aldığı enerjiyi yağ hücrelerinde depolaması demek. Hücreler, yağ ile dolduğu zaman hem kütleleri hem de hacimleri artıyor. Biz de bu yazımızda, penisin böyle bir durumda neden yağlanmadığını sizler için anlattık.
Aslında kilo aldıkça penis dışarıdan küçük görünüyor ama tam olarak küçülmüyor.
Şişmanladıkça penisin küçülüyor olduğunun düşünülmesi, penisin yaklaşık olarak yarısının, vücudun içinde kalması nedeniyle ortaya çıkan göreceli bir durumdur. Çünkü penisin içinde kalan kısım dışarıdan görülmez.
Mesela penis uzunluğunun ölçümünde, ölçüm yapılan aleti, kasık derisine hafifçe yerleştirerek penisi ölçmek doğru sonucu vermez. Aleti, kasık kemiğine iyice bastırmak gerekiyor ve böyle olduğunda bile tam anlamıyla ölçülemeyen bölümler kalabiliyor. Kasık kemiğine ölçüm aletiyle yapılan bu baskı sonucunda, geriye doğru itilen dokular, benzer manada şişmanlık nedeniyle, penisin sanki küçülmüş gibi görünmesine neden olabiliyor.
Bir erkek şişmanladığı zaman, penis kökünde bulunan dokuları çevreleyen karın dokuları, yağ bağladığı için iri görünür. İşte bu dokular, penisin vücudun içinde kalan kısmının dış kısmına göre daha fazla büyümesine yol açar. Fakat penis uzunluğu esasen değişmediği için penisin, vücudun dışında kalan kısmı daha küçük gözükür. Bu durum aslında kime göre, neye göre sorusunu akla getiriyor. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz nedenlerle penisin gerçekten küçülmediği ortada.
Penisin içeride kalan kısmı aşırı boyutlara ulaştığında, gömülü penis sendromundan (veya gizli penis sendromundan) şüphelenebilirsiniz.
Bu durum doğuştan olan bir durumdur. Öyle olmasa bile ileriki yaşlarda penis bağları (ligamentleri) bozulduğunda, ölümcül obezite riski meydana geldiğinde veya testislerin etrafında lenf ödem gibi şişlikler oluştuğunda ortaya çıkar.
Bu sendrom, birçok psikolojik ve fizyolojik sorun meydana getirir. Ayrıca bu problem, sadece cerrahi yöntemlerle çözülebilir. Mesela bu sorunu yaşayan insanlar, ayakta veya oturarak çiş yapamazlar. Yapsalar bile kıyafetlerine çiş sıçratabilirler. Bu problemden muzdarip insanların, sık sık idrar yolu enfeksiyonuna yakalandığını da söyleyebiliriz. Eğer bu kişilerin penisleri sünnetsizse penis uçları iltihaplanabilir. Bu nedenle de erekte olmak bu bireyler için zor olur.
Fazla kilo cinsel sağlık açısından da negatif etki yaratıyor.
Şişmanlık, dolaşım sistemini zayıflatan bir durumdur. Mesela penisin sertleşmesi için kan ile dolması gerekiyor. Velhasıl şişmanlık, kan dolaşımını zayıflattığı için gündelik hayatta ‘iktidarsızlık’ olarak bilinen erekte olamama meydana gelebiliyor. Yine başka bir sorun, yağ hücreleri büyüdükçe penisi hissetmeyi sağlayan sinir hücreleri üzerinde bir baskının meydana gelmesidir. İşte bu da seksten keyif almamaya yol açabiliyor.
Ayrıca kilolu insanların çok fazla terleme sorunu yaşadığı söylenebilir. Bu durum, terin, iri yağ dokuları arasına sıkışmasına neden olur. Böylece yeterli bir hijyen ortamı sağlanamadığı için vücutta bakteri ve mantar türleri çoğalabilir. Yine bu durum da partnerin kişiyi hijyenik bulmaması kaynaklı bir problem yaratarak cinselliği olumsuz yönde etkileyebilir.
Şişmanlığın penis sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini önleyebilmek için çocukluk çağı obezitesine dikkat edilmeli.
Yapılan bir araştırmada, obez ve normal kilolu ergenlerde penis büyümesi ve testosteron düzeyi değerlendiriliyor. Araştırmada, ergenlik dönemindeki çocuklarda penisin büyüklüğü ve testosteron arasında güçlü bir ilişki olduğu bulgusuna ulaşılıyor. İşin ilginç yanı, normal kilolu erkeklere göre obez erkeklerin penis uzunluklarının gelişiminde %10’luk bir azalma görülüyor.
Yine bu bulguyu takiben obez erkeklerin testosteron seviyelerinin daha düşük olduğu tespit ediliyor. Sonuç olarak, çocukluk çağında görülen obezitenin düşük testosteron ve yavaşlamış penis gelişiminin önemli bir belirleyicisi olduğu anlaşılmakta. Bu durumda, çocuklara doğru bir beslenme anlayışı kazandırma konusunda ailelere büyük rol düşüyor.
Kaynaklar: Pub Med, Yahoo, Metro, GQ India, Teen Vogue
www.idrak34.com