Karalamalar bazen çizgilerden bazen şekillerden kimi zaman ise sayılardan oluşabilir ve dayanılması güç anlarda bunu yapmak bizi oldukça rahatlatır.
Merak edilen nokta ise bu alışkanlığın bir faydasının olup olmadığı olur.
Karalamalarla ilgili şimdiye dek yapılmış en büyük çalışmalardan biri, Plymouth Üniversitesi’ne aittir.
Çalışmada katılımcılara sıkıcı bir sesli mesaj dinletilir ve bu sırada bir kısmının, kalemi eline alarak belirli geometrik formlar kullanmasına ve karalamalar yapmasına izin verilir. Sonuçta ise karalama yapanların, konuşmada geçen bilgileri sonradan hatırlamada çok daha iyi olduğu görülür.
Araştırmacılar bunun nedeninin, insanların zihinlerinin uzun bir konuşma esnasında dağılmaya başladığını ve bu monotonluğu kırmak için ilginç bir şeyler aradığını öne sürer.
Yani bulunduğumuz ortam, beynimiz için ilgi çekici bir şeyle uğraşmaya imkân vermiyorsa çareyi büyük oranda kâğıda bir şeyler karalamakta buluyoruz. Böylece hem sıkıcı ortama uyum sağlamaya devam ediyor hem de dikkat dağınıklığı ile savaşmış oluyoruz.
Öte yandan karalama yapmayan insanların dalıp gitme oranı, çok daha yüksektir.
Yine bu kişilerde dinlediklerini duymama ve anlamama gibi durumlar daha sık gözlemlenir. Karalamalar ayrıca sahip olduğunuz fikirleri iyileştirmenize de yardımcı olur. Bu sebeple yazarlar, karalama yapmayı oldukça sever.
Örneğin Alexander Puşkin, şiirlerindeki yüzleri ve insanları kâğıtlarının kenarlarına çizerek muhtemelen onların hayalinde canlanmasını sağlardı. Aynı durum Dostoyevski için de geçerliydi.
Bu alışkanlık, aynı zamanda keşfetme bilincini de yükseltir.
Şöyle ki kalemle kâğıdı buluşturduğunuz noktada beyniniz, aktif bir şekilde çalışmaya başlar. Oluşturıcılığı körelten bazı duygulardan uzaklaşmanıza yardımcı olur.
Yine birçok araştırmacı, istemsizce yaptığımız karalamalar sayesinde bilinçaltımızda neler olup bittiği hakkında fikir edinebileceğinizi de dile getirir.
Özetle karalama yapmak tahmin edilenin aksine boş bir aktivite değil, sizi çoğu anlamda ileriye taşıyacak bir alışkanlıktır.
Kaynaklar: Forbes, Harvard Healthİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: