Bizim sadece ‘ses’ olarak bildiğimiz kavram, aslında içinde o kadar çok parametreyi barındırıyor ki… Vurgu, desibel, ezgi, frekans, durak, kavşak, ton, perde, süre… Hepsi, toplamına ‘ses’ dediğimiz olgunun içinde büyük görevlere hizmet ediyor.
Elbette tüm bu kavramları tek tek açıklamayacağız fakat kulağımıza gelen seslerin; uzaktan yüksek bir ses mi, yoksa yakından kısık bir ses mi olduğunu nasıl ayırt edebildiğimize, kavramlardan bazılarının yardımıyla çok daha anlaşılır hâle getireceğiz.
Kulaklarımızın yapısının tabii ki rolü var.
İki kulak arası sesin varış süresi (kaynağının bulunduğu konuma göre ses, iki kulaktan birine daha önce geliyor), yüksek frekansların engellenmesi ve kafamızın içindeki akustik gibi spektral farklılıklar; sesin hangi yönden geldiğini ve ne kadar uzakta olduğunu belirlememizi sağlıyor.
Sesleri işitirken farkında olmadığımız frekans da devreye giriyor.
Yakından gelen ‘sessiz bir ses’, uzakta çok daha yüksek çıkan aynı sesten daha yüksek frekansa sahip. Bunun nedeni ise havanın; yüksek frekanslı ses enerjisini, uzak mesafeden emmesi ancak düşük frekansı aynı ölçüde emememesi.
Bu durumu bir uçak üzerinden de açıklayabiliriz:
Gürültülü bir ses duyup başınızı gökyüzüne kaldırdığınızda göklerde süzülen bir uçak olduğunu görürsünüz. Ancak bir de o uçağın içinde olduğunuzu düşünün. Aşağıda duyduğunuz kadar gürültülü bir ses duymazsınız. Bu, aslında uçağın sesindeki frekansla ve frekansları algılayış biçimimizle ilgili.