Uzun yıllar diyabetle yaşayan bireylerde, görme kaybına yol açabilen göz hastalıklarının görülme oranı artıyor. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nursal Melda Yenerel, diyabetin ilerleyen süreçte gözün alt tabakasındaki damarları etkileyerek diyabetik retinopatiye (retina hasarı) yol açtığını söyledi. Prof. Dr. Yenerel, “Diyabet hem mikro damarlarda hem de makro damarlarda, yani küçük ve büyük damarlarda hasara neden olabilir. Retinopati, nefropati ve nöropati küçük damarların etkilenmesine bağlı olarak gelişmektedir. Retinopati ilerledikçe gözde ciddi görme kayıpları yaşanabilir” dedi.
RİSK, HASTALIĞIN SÜRESİYLE ARTIYORDiyabetik retinopatinin, diyabet süresi uzadıkça gelişme ihtimalinin arttığını belirten Prof. Dr. Yenerel, “Özellikle Tip 1 diyabeti olan bireylerde tanı daha erken konulduğu için uzun vadede retinopati gelişme riski daha yüksektir. Tip 2 diyabet hastaları ise çoğu zaman farkında olmadan uzun süre diyabetle yaşayabiliyor. Bu nedenle diyabet tanısı alır almaz düzenli göz muayeneleri ihmal edilmemelidir” dedi. Tip 1 diyabet hastalarında tanı konulmasından itibaren ilk 5 yıl içinde, tip 2 diyabetlilerde ise tanı anında göz muayenesinin yapılmasını vurguluyan Prof. Dr. Yenerel, “Şeker hastalığının süresi uzadıkça diyabetik retinopati gelişme riski de artar. Ayrıca diyabet hastalarında sadece diyabetik retinopati değil, erken yaşta katarakt ve glokom gibi göz hastalıkları da sıkça görülmektedir” ifadelerini kullandı.
BELİRTİLER GECİKEBİLİRDiyabetik retinopatinin sinsi ilerleyebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Yenerel, “Özellikle sarı nokta etkilenmedikçe hasta görme kaybını fark etmeyebilir. Ancak damar dışına sıvı sızdırması olduğunda görme bulanıklığı artar ve hasta göz doktoruna başvurur. Bu nedenle, düzenli kontroller hastalığın erken teşhisi için hayati önem taşır” diye konuştu. Gözlerde yanma, batma, kızarıklık ve kaşıntının daha çok kuru göz gibi yüzeysel hastalıklarla ilişkili olduğunu belirten Prof. Dr. Yenerel, “Diyabetik retinopati, net görememe, okuma güçlüğü ve uzak mesafeleri seçememe gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu tür şikayetleri olan bireylerin vakit kaybetmeden bir göz doktoruna başvurması gerekir” dedi.
TEDAVİDE ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİDiyabetik retinopati tedavisinin mümkün olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yenerel, “Hastalığı erken evrede tespit edebilirsek tedavi sürecimiz çok daha başarılı oluyor. Sarı nokta ödemi gelişmişse enjeksiyon tedavileri uygulanabilir. Yaşa bağlı sarı nokta hastalığında kullandığımız enjeksiyonlar, kortizon enjeksiyonları gibi tedavi yöntemleri de etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Yeni damar oluşumları ve kanamalar başladıysa lazer tedavisiyle kontrol altına alıyoruz. Daha ileri evrelerde ise cerrahi müdahaleler gerekebiliyor” dedi. Prof. Dr. Yenerel, bazı hastaların tanı aşamasını geçtikten sonra, yani göz içine kanama olmuş ya da ileri seviyeye gelmiş diyabetik retinopati vakalarında cerrahi operasyonlarla görmenin iyileştirilmesine çalıştıklarını belirtti.
GÖZ MUAYENESİNİ İHMAL ETMEYİNDiyabetin küresel bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yenerel, “1990 yılından bu yana dünyadaki diyabetli sayısı dört katına çıktı. Bu nedenle diyabetin göz sağlığı üzerindeki etkileri konusunda toplumda farkındalık oluşturulması büyük önem taşımaktadır” dedi. Dünyada 800 milyondan fazla, Türkiye’de ise 10 milyonun üzerinde diyabet hastası bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yenerel, “Diyabetli bireylerin yıllık göz muayenelerini aksatmaması çok önemli. Diyabetli hastaların hem kan şekerini dengede tutmaları hem de hipertansiyon, kolesterol gibi ek risk faktörlerini kontrol altına almaları gerekir. Sigara kullanımı da diyabetik retinopati gelişme riskini artırmaktadır” diyerek diyabet hastalarını düzenli kontrole çağırdı.