Aynı atmosferi solumamıza, aynı iklime sahip olmamıza rağmen şehirdeki hava sıcaklığı ile kırsal bölgelerdeki hava sıcaklığı birkaç derece fark ediyor. Artan yaz sıcaklıklarında kırsalda yaşayan insanların yayla evlerinde serin serin oturduğunu düşününce insan neden diye sormadan edemiyor.
Aslında bunun çok basit bir cevabı var ve son yıllarda olan biten her şeyin sonucunun bağlandığı noktaya kapı aralıyor: bilinçsiz şehirleşme ve iklim değişikliği.
Artan insan popülasyonu, yaşam kalitemizi olumsuz etkiliyor.
Öğleden sonra verilen sıcaklık grafiği (soldan sağa doğru): kırsal, banliyö yerleşimi, endüstri bölgesi, şehir merkezi, kentsel konut, park, banliyö yerleşim, kırsal tarım arazisi. .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan artan nüfus, ekolojik sorunları da beraberinde getiriyor. İnsanlar çoğaldıkça doğada tahmin bile edilemez bir zarar meydana geliyor. Bu zararlardan biri de yazımızın başında sorduğumuz sorunun cevabı olan “kentsel ısı adası” etkisi.
İlk olarak 1818’de Luke Howard tarafından bulunan, şehirlerdeki ortalama sıcaklığın kırsal alana göre daha fazla olması durumu "ısı adası" olarak isimlendirildi. Bu sıcaklık farkı da ortalama olarak 3-4 derece. Ki bu da yabana atılacak bir değer değil.
Kentsel ısı adası etkisi, büyük şehirlerdeki yapılaşma ve yoğun kentleşmenin neden olduğu iklimsel bir fenomendir.
Beton, asfalt, çimento gibi yüzeylerin ve yüksek binaların bir arada bulunması ve doğal toprak ve bitki örtüsünün azalmasıyla sonuçlanan bu durum, şehir merkezlerinin daha yüksek sıcaklık değerlerine sahip olmasına neden oluyor.
Kentsel ısı adası etkisi, gece ve gündüz sıcaklık farklarını artırabilir. Gün içinde güneş ışınları, beton ve asfalt gibi yüzeylerde daha fazla ısınır ve bu ısı da şehrin genel sıcaklık düzeyini yükseltir. Bu durum, yüksek hava sıcaklıklarının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceği gibi; enerji tüketiminin artması ve kentsel konforun azalması gibi sorunlara da yol açabilir.
Bu durum nasıl oluşuyor?
Kentsel ısı adaları, büyük şehirlerdeki yapılaşma ve yoğun kentleşme sonucunda doğal çevreden farklı bir iklimsel fenomen olarak ortaya çıkar. Bu adalar, şehir merkezinin çevresine göre daha yüksek sıcaklık değerlerine sahip bölgelerdir. Şehirlerdeki yapılaşma, doğal bitki örtüsünün ve açık alanların yerini alan asfalt, beton ve çimento gibi yüzeyler, güneş ışınlarını daha fazla emer ve ısınır. Doğal alanlardaki toprak ve bitki örtüsü ise güneş ışınlarını daha iyi yansıtarak daha serin kalır.
Şehir merkezlerinde yoğunlaşma ve yüksek binalar da güneş enerjisini emer ve bu ısıyı çevreye yayarak sıcaklık artışına katkıda bulunur. Bu nedenle şehir merkezleri, çevrelerine göre daha yüksek sıcaklıklara sahip olur.
Şehirlerde ulaşım da ısı üretimine katkıda bulunuyor.
Endüstriyel faaliyetler ve insan etkisi, ek ısı üretimine neden oluyor. Araçlar, fabrikalar, ısıtma ve soğutma sistemleri gibi kaynaklar, kentsel ısı adasını artırıyor. Kırsal bölgelerde rüzgarın daha serbest dolaşması, havanın serinlemesine ve ısı transferinin hızlanmasına yardımcı olur. Ancak şehirlerde yüksek yapılar ve dar sokaklar, rüzgarın serbest dolaşımını engeller ve sıcak havanın birikmesine neden olur. Böylece kentsel ısı adası oluşur.
2017’de İstanbul’da yapılan bir araştırma, kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki sıcaklık farkını ortaya koydu.
Araştırmada Landsat 8 uydu termal bantları ile yüzey sıcaklık değerleri hesaplanmış ve arazi yüzey sıcaklığı dağılımı haritası oluşturulmuştur. Haritaya göre, en yüksek sıcaklık 44,96°C ve en düşük sıcaklık değeri 21,17°C olarak ölçülmüştür. Bu harita da gösteriyor ki kentsel alanlar, yeşil alanlara göre sıcaklığı büyük ölçüde hapsediyor.
Bu durumun nasıl önüne geçebiliriz?
Kentsel ısı adası etkisini önlemek için çeşitli yöntemler elbette var. Bunun en başında yeşil alanların artırılması, yansıtıcı yüzeylerin kullanımı, su yüzeyleri ve su sistemlerinin oluşturulması, çatı bahçeleri ve yeşil çatıların kurulması, enerji verimliliğinin sağlanması, sürdürülebilir ulaşım ve kamu taşımacılığının teşvik edilmesi önemli rol oynuyor.
Yeşil alanlar, bitki örtüsü ve ağaçlandırmalar güneş ışınlarını yansıtarak serinletici etki sağlar. Yansıtıcı yüzeyler ve yüksek yansıtma değerine sahip malzemeler güneş ışınlarını daha fazla yansıtarak yüzeylerin ısınmasını engeller. Enerji verimli ısıtma, soğutma ve aydınlatma sistemleri kullanımı enerji tüketimini azaltırken sürdürülebilir ulaşım seçeneklerinin teşvik edilmesi trafik sıkışıklığını ve hava kirliliğini azalır.
Tüm bu önlemler, kentsel planlama ve tasarım süreçlerinde bütünleşmiş bir şekilde kullanılarak kentsel ısı adası etkisini azaltmak için etkili bir strateji sunuyor.
Kaynaklar: Dergipark, Academia, ResearchGate