Günlük hayatta kullandığımız ve maalesef ki kullanmaya devam ettiğimiz birçok şey, doğaya büyük zararlar veriyor. Otomobiller de bunlardan yalnızca birisi. Karbon ayak izini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu terim, doğaya verdiğimiz zararın karbondioksit cinsinden ölçümü anlamına geliyor. Peki karbon ayak izimizi azaltmak için ne yapıyoruz?
Doğaya verdiğimiz zararı azaltmak için bazı faydalı aksiyonlar alınıyor. Örneğin elektrikli arabalar, scooterlar ve mobiletler gibi. Ancak trafikte birçok insan elektrikli scooter kurallarına tam olarak uymuyor. Nitekim trafikteki pek çok sürücü de elektrikli scooter, motorsiklet ve mobilet sürücülerine karşı tam bir bilinç sahibi değil. Tüm bunlar birleştiğinde ise maalesef kazaların arttığını görüyoruz.
Peki gerçekten kuralları biliyor muyuz?
Bir scooter veya otomobil kullanıcısı olabilirsiniz. Ne sürdüğünüzün önemi olmaksızın ilk yapmanız gereken şey trafikte uymanız gereken kuralları bilmektir. Aksi takdirde sürekli duyduğumuz ve duymaya devam ettiğimiz kazalar daha çok artacaktır. Öyleyse ülkemizdeki scooter sürme kurallarına bir bakalım.
Elektrikli scooterlar;
Ayrı bir bisiklet yolu veya bisiklet şeridi olduğu takdirde taşıt yolundan, Otoyol, şehirler arası karayolları ve azami hız sınırı 50 km/s üzeri olan karayollarında, İkiden fazla scooterın olduğu taşıt yolunda tek bir şeritte yan yana, Yaya yollarında, Başka bir araca bağlanarak, asılıp tutunarak, İzin alınan gösteriler dışında akrobatik hareketler yapılarak, Manevra için işaret verme durumu dışında tek elle, Tehlike doğurucu davranışlar içerecek şekilde manevra yapılarak veya diğer araç kullanıcılarını geçerek, Sürücü dışında başka bir insan daha taşıyarak, Sırtta taşınabilen kişisel eşyalar harici yolcuyla sürülemez. Yayalar, engelli ve hareket kısıtlılığı bulunan kişilerin güvenliğini kısıtlayacak, araç ve yaya trafiğini engelleyecek şekilde park edilemez.Yukarıda saymış olduğumuz kuralların birçoğu maalesef hem sürücüler hem de elektrikli scooter kullanıcıları tarafından bilinmiyor. Durum böyle olunca da kaza oranları her geçen gün yükseliyor.
2022’nin başından bu yana toplanan veriler de bunu gösteriyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından paylaşılan verilere baktığımızda Ocak 2022’de elektrikli scooterları da içeren ölümlü veya yaralanmalı kaza sayısı toplam 265. Eylül ayına geldiğimizde ise bu sayı tam 701’e çıkıyor. Yani burada %164’lük bir artış söz konusu.
Avrupa’da da durum pek farklı değil. Örneğin Belçika’da 2021 yılında toplam 339 yaralanmalı kaza yaşanırken, 2022 yılında bu sayı 846’ya çıkmış. Türkiye’yle kıyaslandığında tabii ki bu sayı oldukça düşük. Zira Belkçika'da yaşanan bu kaza sayıları o yılları kapsarken, bizdeki sayılar yalnızca o ay içinde gerçekleşen kazalar.
Peki kaza oranları neden sürekli artıyor?
Herhangi bir ülkede yalnızca bir scooter firması olduğunu ve 1000 adet elektrikli scooter kiralanabildiğini düşünün. Trafikte herhangi bir scooter kullanıcısına denk gelmeniz oldukça düşük bir ihtimal olurdu. Ancak ülkemizde şu anda 15’i aşkın firma, 60 binden fazla elektrikli scooter var. Bazı sokaklarda, kaldırımlarda bu scooterların yan yana durarak büyük bir alanı işgal ettiğini de mutlaka görmüşsünüzdür.
Kısaca özetlemek gerekirse; ülke genelinde yalnızca 1000 adet olan aracın kazaya karışma ihtimali çok daha düşüktür, ancak sayı çoğaldıkça kaza oranı da aynı ölçüde artacaktır. Yani yalnızca kaza oranları değil; ülkemizdeki elektrikli scooter ve kullanıcı sayısı da sürekli olarak artıyor.
Üstelik bilinçsiz bir şekilde...
Ülkemizdeki scooter firmalarından büyük birçoğu zincirli kilit sistemi kullanıyor. İnsanlar da gidecekleri yere ulaştıktan sonra gördükleri ilk direğe, kapıya scooterı bağlıyorlar. Üstelik yayaların geçip geçemeyeceğini, engelli yolu olup olmadığını veya park yerini işgal edip etmediğini umursamadan...
Yine aynı şekilde trafikte en çok gördüğümüz şeyler arasında iki kişi ve hatta üç kişi bir elektrikli scootera binilmesi geliyor. Bunun yasak olmasını bir kenarıya bıraksak bile, bu durum kullanıcıların büyük tehlikeler yaşamasına sebep oluyor. Sonuç olarak bindiğiniz araç bir araba değil; küçük iki tekerleği olan ve dengede durması gereken bir scooter. Kendi dengenizi kontrol edebilirsiniz ancak başka bir yolcunun daha dengesini kontrol etmeniz çok zor olacaktır.
Bazı sorunlar ise bu teknolojiyle yeni tanışmamızdan kaynaklandı.
Aslında scooterlar ülkemize yeni gelen bir teknoloji değil. Ancak bir ulaşım aracı olarak elektrikli versiyonlarının kullanılması yeni yeni yaygınlaşıyor. Dolayısıyla birçok insan scooter kullanmayı bilmiyor. Biraz önce de bahsettiğimiz gibi, her ne kadar elektrikli olsalar da üzerinde dengede durulması gerekiyor.
Yeni yeni tanıştığımız bu teknolojiyle tanışmamızda ise dengemizi kaybedip düşebiliyoruz veya duracağımız yeri ve zamanı ayarlayamıyoruz. Bu durumda da küçük kazalar atlatabiliyoruz. Ancak daha büyük bir kaza yaşamamak için ilk denemelerinizi boş ve güvenli yollarda, kurallara uygun şekilde yapmanızı tavsiye ederiz.
Tamam da neden elektrikli scooterları bu kadar sevdik?
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar bilir ki bazen işten çıkıp eve giderken karşılaştığınız trafik, gün içinde yaptığımız tüm işlerden daha yorucu olabiliyor. Eminiz ki trafikte saatlerce beklemekten sıkılmayanınız da yoktur. İşte tam bu noktada firmalar, elektrikli scooterlarla ülkemizde giriş yaptığında hepimiz bir kaçış yolu bulduk.
Trafikten sıyrılıp bir an önce istediğimiz yere varabilmek hepimize çok cazip göründü. Motorsiklet, bisiklet, elektrikli scooter ve mobilet kullanımları da yine trafik sebebiyle büyük oranda arttı. Bizler karbon ayak izimiz küçülüyor, çevre dostu araç kullanıyoruz diye düşünürken bu defa da elektrikli scooterların karıştığı kaza haberleri önümüze düşmeye başladı. Çünkü sayıları artmıştı.
Ters şeritten gidenler, sağına soluna bakmayanlar, kurallara uymayanlar ve daha nicelerini gördük... Tek suçlusu onlar mı?
Hayır, değil. Üzülerek söylüyoruz ki tüm kurallara uysanız bile bir trafik canavarı gelip sizi bulabilir. Maalesef ülkemizde hala alkollü araç kullanan, yanındaki kız arkadaşına veya diğer arkadaşlarına hava atmak için çeşitli ‘akrobatik’ hareketler yapan, hız limitine uymadığında kendisini havalı sanan birçok sürücü var.
Aynı şekilde elektrikli scooterları da hem bilinçli hem de fazlasıyla bilinçsiz şekilde kullanan pek çok insan var. Bunun en büyük sebebi de yazımızın başında bahsettiğimiz kuralların birçok insan tarafından bilinmiyor ve isteyerek veya istemeyerek uygulanmıyor oluşu.
Yaş sınırı, para cezaları çözüm mü?
Maalesef değil. Bu konuda biraz teknolojinin gerisinde kaldığımızı söylebiliriz. Zira scooterlarla ilgili yönetmelik 14 Nisan 2021’de yayımlanmış olmasına rağmen, ülkemizdeki ilk scooter firması 2019 yılında faaliyetlere başladı.
Avrupa’da pek çok ülkede elektrikli scooter kullanımında kurallara uyulmadığı takdirde 1000 euro’ya varan para cezaları kesiliyor. Ülkemizde de tabii ki para cezası uygulandığı durumlar olabiliyor. Örneğin; 15 yaşını doldurmamış kişilerin elektrikli scooter kullanması yasak ve 144 TL’lik bir cezası var. Öte yandan 18 yaşını doldurmamış bir kişinin ehliyetsiz bir şekilde araç kullanmasına ise 10 bin TL’ye varan cezalar kesilebiliyor. Yani eşit miktarda bir caydırıcılık söz konusu değil.
Yapacak çok şey var ve bir yerden başlamamız gerekiyor.
Yeni teknolojik araçlar üretilmeye ve halihazırda var olanların sayıları artmaya elbette devam edecektir. Ancak değişime ayak uydurmaya, değişmeye kendimizden başlamalıyız. Bir aracı kullanmadan önce girip kurallarını okumalı, gerekirse yetkililere danışmalıyız. Nüfusla birlikte trafikteki araç sayısının ve dolayısıyla trafikte geçirdiğimiz sürenin artışından şikayet ederek elektrikli scooterları tercih ediyoruz ancak bunu yaparken başkalarının hakkını adeta gasp ediyoruz.
Önce değişime kendimizle başlamalıyız, bilinçli bireyler olmalı sonrasında bir şeylerden şikayet etmeliyiz. “Sadece benim bilinçli olmam neyi değiştirecek?” diye düşünmeye devam edersek, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğiz. Zira ülkemizdeki çok sayıda insan hala hiç elektrikli scooterları kullanmadı. Yani yaptığınız yanlış bir hareket, o insanlara örnek olabilir.