AK Parti MKYK üyesi eski Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, 31 mart seçimleriyle gündeme gelen belediyelerle ilgili sosyal medya hesabından çarpıcı uyarılarda bulundu.
Seçimi kazanan CHP'li başkanların önceki belediyenin borçlarını yayınlamasının doğru olmadığını belirterek, Parti ayrımı yapmadan, tartışmayı horoz dövüşüne çevirmeden. Yoksa ben de kalkıp ‘Hadi İstanbul büyükşehiri de açıklayın’ diyebilirim. İmamoğlu, 2019’da 26.7 milyarla devraldığı borcu şirketlerle birlikte 180 milyara çıkarmış, daha bu ay 13 milyar liralık borçlanma yetkisi almış." dedi.
Yolsuzluk, siyasetin finansmanı ve popülizm
Belediyelerle ilgili yolsuzluk, siyasetin finansmanı ve popülizm sorunlarına değinen Tayyar, "Denetim ve şeffaflık, mutlaka olmalı." önerisinde bulundu. İşte Tayyar'ın dikkat çeken paylaşımı:
Belediyeler. Her partiden yeni seçilen belediye başkanları, devraldıkları borç tutarını yayınlıyor. Özellikle CHP’li yeni başkanlar. Evet. Belediye harcamaları ve yerel yönetim anlayışı da artık masaya yatırılmalıdır. Parti ayrımı yapmadan, tartışmayı horoz dövüşüne çevirmeden.
Yoksa ben de kalkıp ‘Hadi İstanbul büyükşehiri de açıklayın’ diyebilirim. İmamoğlu, 2019’da 26.7 milyarla devraldığı borcu şirketlerle birlikte 180 milyara çıkarmış, daha bu ay 13 milyar liralık borçlanma yetkisi almış. Zıvanadan çıkan AK Partili belediyeler de var.
Bu vahim tabloyu değerlendirmeye nerden başlanabilir? 3 başlık açabilirim: 1/Yolsuzluk. 2/Siyasetin finansmanı. 3/Popülizm. Yolsuzluk konusunda fazla söze gerek yok, hesap verilebilir ve şeffaf yönetimin mutlaka kurulması gerekir. Diğer iki başlık, yerel yönetimleri tehdit eden ve öldürücü etkisi her geçen gün daha da artan virüsün yeni varyantı olarak karşımıza çıkıyor.
Maalesef belediyeler, yüksek maliyetli siyasi faaliyetlerin finansman kaynağı haline geldi. Misal, İmamoğlu’nun 2019’da seçilmesinden hemen sonra İstanbul’da CHP’ye il binası alınmasının başka izahı var mı?
Bir muhalif arkadaş da çıkıp AK Partili belediyeyle ilgili başka örnek verebilir. Neticede ortada ciddi bir sorun var. Popülizmin ise hiçbir sınırı kalmadı. Belediyeler, tüm bakanlıkların faaliyet alanlarına el atmış durumda. Akla hayale sığmayan her türlü yardım harcaması yapılıyor.
Bunların bir kısmının yasal altyapısı da yok. Gelinen aşamada belediyelerin yetki ve görev alanlarını yeniden tarif etmek gerekiyor.
Denetim ve şeffaflık, mutlaka olmalı. İlave önerilerde bulunabiliriz, sanırım üzerinde durulması gereken önemli bir başka nokta, yeni imar alanlarının açılması ve hazine arazilerinin belediyelere devri konusunda ciddi kontrole ihtiyaç var.Böyle giderse birkaç dönem sonra, belediyeler, art arda patlar. Bir dizi repliğiyle mevzuyu kapatalım. Herkes yer içer faturayı toplum öder..