Hikâyenin odak noktasına bakacak olursak; insan bedeninde olan ancak bir nedenden ötürü mutasyon veya transformasyon (değişim-dönüşüm) geçirdiği anlaşılan iki karakterden söz edebiliriz. Samaritan ve Nemesis adlı bu karakterlerden biri iyiliği, biri de kötülüğü temsil ediyor.
Filmde anlatılanlardan, geçmişte Nemesis’in insanları kaosa ve anarşiye sürüklediği anlaşılıyor. Samaritan ise kardeşinin yıkmaya çalıştığı düzenin koruyucusu olarak karşımıza çıkıyor. Filmi izlemeyen, izlemeyi düşünen veya benim gibi izlemiş olan ancak ilk bakışta durumu fark etmeyenler için iyilik ve kötülük çok keskin ayrılıyormuş gibi görünebilir. Fakat ilerleyen sahnelerde durumun hiç de öyle olmadığını göreceksiniz…
Sam’in iki adım ötesinde gerçekliğe saklanmış bir hayali vardı:
Filmde dikkat çeken asıl karakter ise babası olmayan, sadece annesiyle yaşayan küçük bir çocuk olan Sam. Bu çocuk, kendini bildi bileli Samaritan’a hayrandır ve onun hikayeleri ile büyümüştür. Sürekli bir yerlerde onun yaşıyor olduğuna dair kanıtlar arayıp duran birisidir. Bunun nedeninin ise babasını küçük yaşta kaybetmiş, koruyucu bir baba figürüne ihtiyacı olan bir çocuk olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Sonuçta Samaritan, onun gözünde bir süper kahraman, babasının yerine koyabileceği bir kurtarıcı figürü. Nitekim bu yazıyı okuyup filmin de ilerleyen sahnelerini izlediğinizde, bu düşüncelerimin karşılık bulduğunu görebileceğiniz kanaatindeyim.
Şimdi olayların sürat kazandığı noktadan bahsetmek gerekirse; Sam’in gerçekten Samaritan’ın yaşadığını tespit ettiği ana gitmemiz gerekiyor. Sam bir çeteye karışır ve bu çeteyle problem yaşadığı bir sırada, Samaritan onu içinde bulunduğu durumdan kurtarır. Böylece olaylar daha da hız kazanır.
Ayrıca bu çetenin başındaki kişi de Nemesis hayranıdır. Çete başı, Nemesis’in silahlarına erişerek onun gücünü yeniden canlandırmaya ant içmiş gibidir. Acaba bu kişi, gerçekten kötülüğü uyandırıp kaos çıkarmayı başarabilecek midir, yoksa kötülüğün anlamını yeniden öğrenmek zorunda kalacağı bir deneyimle mi karşılaşacaktır?
İyi ve kötü hiçbir zaman kardeş olamaz(!)
Filmdeki kardeş düşmanlığı temasından, iyiyle kötünün her daim çatışma içinde olduğu yönünde bir alt mesaj alabiliyoruz. Zaten Sam ile Samaritan arasında geçen konuşmalarda, Samaritan hep kardeşine öfkeli göründüğü için izleyicide de diğer kardeşe karşı bir antipati oluşuruyor. Ancak nedense Sam’in tüm ısrarlarına rağmen Samaritan, bir türlü insanlara iyilik yapmayı, onları korumayı tercih etmiyor ve hatta karakterimiz pek insanlarla ilgilenmeyen ıssız adam tavrını takınıyor.
Gel gelelim, Sam’in başının çeteyle tekrardan büyük bir tehlikeye girdiği ve Samaritan’ın onu kurtarmaya geldiği sahnelerin yorumuna. Bir kere Samaritan’ı canlandıran Sylvester Stallone’u bu filmde izleyen bazı kişiler, oyuncu yaşlandığı için artık eskisi gibi iyi rol yapamadığından söz ediyor. Şahsen ben buna katılmıyorum ve Rambo yine bildiğimiz Rambo diyorum. Çünkü Stallone’un çete lideri ve ekibiyle dövüştüğü son sahnelerde, oyunculuğunu kötü gösteren sorunlardan birinin kullanılan yüz efektleri olduğunu düşünüyorum.
Bu sahne yangın sahnesi değil. .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Özellikle yangın sahnesindeki efektler o kadar kalitesiz duruyor ki sanki oyuncunun yüzü yamuluyormuş gibi görünüyor. Tabii ki oyuncunun görüntüsünü bozan tek şey efektler değil, bence oyuncuya yapılan makyajda da sorun var. Özellikle yangın sahnesindeki sinematografik (en genel anlamıyla görüntü yönetimi) hatalar, oyuncuya gerçek bir insan değilmiş de animasyon karakteriymiş gibi bir izlenim veriyor.
Nemesis: Kaçınılmaz son
Nemesis, Antik Yunan inancına göre, kibirli olan kişilere uygulanan ilahi bir cezayı temsil ediyor. Ayrıca Nemesis, mitolojide intikam tanrıçasıdır. Bu tanrıça adaleti sağlamak için intikam almaktadır. Bu kavramın bir diğer anlamı da kaçınılmaz anlamında olan Adrasteia’dır. Yani aslında bu kelimenin anlamı, hak edilen neyse ona uygun cezanın verilmesidir. Bu cezanın, iyi veya kötü diye adlandırılmasının bir faydası olmuyor. Çünkü bu kavram, ‘’kişi bir hata yaptıysa onun karşılığını bir şekilde almalıdır’’ inancı üzerine kuruludur.
Bunlardan bahsetmemin nedeni, filmde öldü olarak bilinen Nemesis karakteriyle ilgili şaşırtıcı bir gerçeğin bulunması. Bu şaşırtıcı gerçeği spoiler vermeden şöyle anlatmak istiyorum: Bu karakter her zaman kötü bilinen ve hep kötü şeyler yapacağına inanılan bir karakter. Yukarıda da açıkladığım gibi aslında bu kavram, iyiyi veya kötüyü değil yapılan bir hataya karşılık bir şekilde adaletin sağlanması gerektiğini ifade ediyor. Bu noktada Nemesis geçmişte hata yapsa bile bu sefer hem kendisi hem de kardeşi için adalet, olması gerektiği gibi yerini buluyor diyebilirim.
Keza bu filmin, bize her zaman iyinin kazandığı süper kahraman filmlerindeki beklenen sonu vermediğini de söylemek istiyorum. Yani diğer süper kahraman filmlerindeki iyilerin hep iyi, kötülerin de hep kötü olduğu ve buna göre mükafatlandırıldıkları bir son yok. Mesajı aldınız mı? Aslında bu biraz yaşadığımız hayat gibi: İyiler her zaman iyi şeyleri yapar veya kötüler her zaman kötü şeyleri yapar diyemiyoruz. Böyle bir doğrusallık gerçek hayatta mümkün olmuyor.
Yani Ying ve Yang gibi, eksiklikler-artılar, doğrular-yanlışlar bir bütün halinde işliyor. Bu bakımdan, filmin hem fantastik hem de oldukça gerçekçi temelde bir anlatı üzerine inşa edilmiş olması, filmi diğer süper kahraman filmlerine göre daha orijinal kılıyor bence.
Editör Notu: Spoiler vermediğim için bu kısmı tam anlamayabilirsiniz. Ancak izlediğinizde taşların yerine oturacağını düşünüyorum. Filmi izleyenleriniz varsa düşüncelerinizi yorumlara yazabilirsiniz.
www.idrak34.com