Aldıktan ve tadını çıkardıktan sonra attığınız sakızların nereye gittiğini düşündünüz mü?
Sakızların geri dönüşüm süreçleri öyle zorlu ki çevreye verdiklerin zararın önüne geçmek epey zor.
Sakızlar, genellikle petrol bazlı polimerlerden oluşuyor.
Polimerler için doğada çözünmeyen plastiklerin yapı taşı diyebiliriz. Kulağa tuhaf gelse de aslında çiğnediğimiz sakızlar plastik bazlı ve bu nedenle biyolojik olarak parçalanması neredeyse imkânsız.
Polimer yapıları sayesinde de sakızlar doğada çok uzun süre kalıyor ve geri dönüştürülemiyorlar. Ayrıca her yıl 100 bin ton plastik kirliliği de yaratıyorlar.
Geri dönüşüm sürecindeki zorluklar
Sakızların geri dönüşümü konusunda ciddi problemler mevcut çünkü bu minik yapışkanlar, çöp toplama ve ayrıştırma sistemlerinde de büyük bir engel yaratıyor.
Normal çöp ayrıştırma sistemlerinde sakız, diğer maddelere yapışarak ayrıştırmayı imkânsız hale getiriyor. Çöp ayrıştırma tesislerindeki makineler için sakız âdeta bir kâbus çünkü sakızın yapışkan yapısı, makinelerin düzgün çalışmasını engelliyor. Bu yüzden de sakızı diğer atıklardan ayırmak için özel bir teknolojiye ihtiyaç duyuluyor.
Hem zaman alıcı hem de maliyetli.
Geri dönüşüm süreçlerinde ayrıştırılmasının bir diğer sorunu da zaman ve maliyetler. Sakız gibi yapışkan maddelerden oluşan atıkların ayrıştırılması için yüksek ısı ve özel çözücüler gerektiriyor ve bu da geri dönüşüm tesisleri için oldukça maliyetli bir işlem.
Aynı durum sokaklar için de geçerli. Birçok kişinin sakızları çöpe değil de sokaklara atması sonucunda belediyeler temizlik işlemi için ciddi paralar harcıyor. Sırf bu yüzden de Singapur’da sakız çiğnemek yasak.
Singapur’da sakız yasağının nasıl ve neden ortaya çıktığını bu yazımızda da inceleyebilirsiniz.