“Rüzgâr var, duyamıyorum; sonra arayayım” demek, telefonda hoşlanmadığımız biriyle konuşurken imdadımıza yetişen yöntemlerden biridir. Tabii bazen de önemli bir konuşmanın ortasında karşı taraftan gelen sağır edici rüzgâr sesi bizi sinir edebiliyor.
Peki bu bazen kurtarıcı bazen de sinir bozucu olan durum neden gerçekleşiyor? Rüzgâr sesi, telefonda konuşurken neden bu kadar yüksek bir gürültü oluşturuyor? Hele karşı taraftaki kişi, telefona daha yakın olmasına rağmen?
Bunun sebebini anlamak için önce telefonlarımızda kullanılan mikrofonları öğrenmemiz gerekiyor:
Ceplerimize sığacak kadar küçük ancak dünyayla iletişime geçebilecek kadar gelişmiş telefonlarımızın sahip olduğu mikrofonların birkaç özelliği bulunuyor. Öncelikle mikrofon küçük olmalı, çalışmak için az elektrik gerektirmeli ve kaliteli ses iletimi sağlamalı.
Bu özellikleri de MEMS (Mikro Elektrik Mekanik Sistem) mikrofonu karşılıyor. MEMS mikrofonlar, minyatür boyutları, uygun maliyetli olmaları ve iyi iletişim sağlayabilmeleri nedeniyle akıllı telefonlar için şirketler tarafından sıklıkla tercih ediliyorlar. Bu mikrofonlar, gelen ses frekansını elektrik sinyallerine dönüştüren diyaframlara sahiptirler.
MEMS mikrofonları, 20 Hz ile 20 kHz arasındaki tüm frekans bandındaki sesleri yakalayabilirler. Dolayısıyla şimdi öğrenmemiz gereken şey, insanların ve rüzgârın frekans değerleri:
Ortalama olarak bir erkeğin ses frekans aralığı 100 Hz ile 8 kHz arasındadır. Bir kadının ortalama ses frekans aralığı ise 350 Hz ile 17 kHz arasındadır. İşin kırılma noktası ise rüzgârın sahip olduğu ortalama ses frekansı aralığında yatıyor.
Rüzgârın ortalama ses frekansı aralığı, 20 Hz ile 250 Hz arasındadır. Bu, bizlere insan sesi ve rüzgâr sesi arasındaki düşük frekans aralığında net bir örtüşme olduğunu gösteriyor. Telefonlarımızda bulunan MEMS mikrofonu, insan sesinin frekansından daha düşük olan rüzgâr sesini daha kolay algılıyor; dolayısıyla rüzgâr sesi, telefonda konuşurken insan sesinin önüne geçiyor.
“Tamam da bu, rüzgârın telefonda normalden daha gürültülü olmasının sebebini açıklamıyor” dediğinizi duyar gibiyiz. Açıklayalım:
Temel olarak bunun arkasında iki sebep var:
Hızlı esen rüzgârlı bir alanda bulunurken rüzgâr basıncı, mikrofondaki diyaframa çarptığı için sizin sesinizin basıncına eklenir. Bu da diyafram üzerinde gerekenden daha yüksek basınç oluşmasına neden olur ve onu daha yüksek genlikli bir sinyale dönüştürür, böylece rüzgâr sesinin telefonun diğer tarafında gerçekte olduğundan daha yüksek duyulmasına neden olur.Belirli mikrofonlar düşük frekanslı sesi almak ve daha net hale getirmek için sinyali yükseltirler. Rüzgâr frekansı düşük olduğundan mikrofon, onun sesini alıp buna göre yükseltir. Bu da alıcıda daha yüksek bir rüzgâr gürültüsüne yol açar.Telefonlara daha kaliteli mikrofonlar koyarak bu durumu tersine çeviremez miyiz? Mesela sadece insan sesini algılayan mikrofonlar?
Çok yönlü ve tek yönlü olmak üzere iki adet mikrofon türü vardır. Çok yönlü olanlar adından da anlaşılacağı gibi birden fazla yönden gelen sesleri sinyale çevirme yetisine sahiptirler. Bu mikrofonların avantajı, konuşurken ağzımızın direkt olarak mikrofona tutulmasının gerekmeyişidir. Dezavantajı ise gereksiz seslerin de sinyale dönüştürülmesinden ötürü gürültü olmasıdır.
Tek yönlü mikrofonlar ise sadece belirli bir yönden gelen sesi algılarlar. Bu sayede gürültülü ses aktarmazlar. Bu mikrofonların dezavantajı, mikrofonu ağzınıza tutup konuşmanız gerekmesidir.
Peki akıllı telefon üreticileri bu durumu nasıl çözüyor?
Günümüzde akıllı telefon şirketleri, tek yönlü mikrofonları küçültüp onlardan birkaç tane telefonlarımıza koyuyorlar ve direkt olarak mikrofonu ağzınıza tutmadan gürültüsüz sesi karşıya aktarabiliyorsunuz. Daha bütçe dostu cihazlar üreten akıllı telefon üreticileri ise çok yönlü mikrofonları, gürültü engellemeyi sağlayan yapay zekâlarla destekleyerek kullanıyorlar.
Ne olursa olsun, muhtemelen rüzgârlı havada telefonla konuşurken mikrofonu el ile kapatmak, bizlerin asla vazgeçmeyeceği bir yöntem olacak…