Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu'nda gösterimi yapılan ‘Kurtuluş’ adlı belgeselde, Ukrayna güçlerinin, ülkenin doğusunda Rusça konuşan sivil halka yönelik giriştiği şiddet eylemlerine dikkat çekilirken, sahada ele geçirilen fosfor bombası kalıntıları ve Alman miğferleri gösterildi. Belgeselde, bölgedeki savaşın fiilen 8 yıldır sürdüğü belirtildi.
'BATI, UKRAYNA’YA ZAMAN KAZANDIRDI'
Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, belgesel gösteriminin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Ukrayna, fiilen Batı'nın paralı askeri şirketine dönüştü” diyen Buravov, Rusya’nın Ukrayna halkına karşı değil 'ırkçı rejime' karşı savaştığını belirtti. Geçen ay Almanya eski başbakanı Angela Merkel’in yaptığı “Minsk Anlaşması Ukrayna’ya zaman kazandırma girişimiydi” açıklamasıyla, Fransa eski cumhurbaşkanı François Hollande’nin “Ukrayna ordusu 2014’te olduğundan tamamen farklı bir konuma geldi. Artık daha eğitimli ve donanımlılar. Ukrayna ordusuna bu fırsatı Minsk Anlaşmaları kazandırdı” açıklamasını değerlendiren Buravov, “Minsk süreci, Batı ülkeleri tarafından Ukrayna’yı gizlice silahlandırmak ve ardından Rusya’ya karşı saldırtmak için bir paravan olarak kullanıldı” dedi. Buravov, “Aslında Minsk Anlaşmaları Truva Atı gibi kullanıldı denebilir. Anlaşma sözde krizi çözmek ve barış için yapıldı ancak amaç savaşa hazırlık ve Ukrayna’ya zaman kazandırmakmış. Rusya son ana kadar Minsk Anlaşmalarına bağlı kaldı ancak onlar bizi oyaladıklarını açıkça itiraf ettiler” diye konuştu.
'UKRAYNALILARA DEĞİL, REJİME KARŞI SAVAŞIYORUZ'
Buravov sözlerine şöyle devam etti: “Batılı destekçi ve sponsorları, Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü özel askeri harekâtın amacını, Ukrayna’nın devlet olarak yok edilmesi, ülkenin Ukraynalılardan arındırılması ve zorunlu ‘Ruslaştırma’ gibi göstermeye çalışıyor. Halbuki durum kesinlikle böyle değil. Rusya’nın hiçbir zaman böyle bir açıklaması olmadı. Şunun anlaşılması çok önemli; Biz Ukrayna halkına karşı değil, 2014 yılından beri Batı tarafından desteklenen ve anayasa karşıtı darbe sonucunda iktidara gelen, Ukrayna’nın Rus ve Rusya ile ilgili her şeyden arındırılması ve Nazi destekçilerinin kahramanlaştırılması rotasını deklare eden suçlu milliyetçi rejimine karşı savaşıyoruz.”
MİNSK ANLAŞMALARI NEDİR?
Minsk anlaşmaları, silahlı Rus ayrılıkçı gruplar ile Ukrayna Silahlı Kuvvetleri arasında yaşanan ve Rus düzenli kuvvetlerinin merkezi bir rol oynadığı Donbas savaşını sona erdirmeyi amaçlayan bir dizi uluslararası anlaşmadır. Minsk Protokolü olarak da bilinen ilk anlaşma 2014 yılında Ukrayna, Rusya, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) oluşan Ukrayna Üçlü Temas Grubu tarafından, Fransa ve Almanya liderlerinin arabuluculuğunda imzalanmış ve Normandiya Formatı olarak adlandırılmıştır.
Anlaşma, Belarus'un Minsk kentinde yapılan kapsamlı görüşmelerin ardından 5 Eylül 2014'te Üçlü Temas Grubu temsilcilerinin yanı sıra Ukrayna'dan tek taraflı bağımsızlıklarını ilan eden Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyeti [DPR ve LPR] liderleri tarafından imzalandı. Anlaşma, bölgedeki çatışmaları durdurmaya ve acil bir ateşkes ilanını amaçladı, fakat bunu başaramadı. Bu nedenle, 12 Şubat 2015'te Minsk II adında güncellenmiş yeni bir anlaşma tedavüle sokuldu.
Bu anlaşma ateşkes, ağır silahların cephe hattından çekilmesi, savaş esirlerinin serbest bırakılması ve Ukrayna'nın, Donbas'ın belirli bölgelerine özerklik tanıyan anayasal reform çabalarını içeren bir önlemler paketinden oluşuyordu. Anlaşmanın imzalanmasının ardından çatışmalar azalsa da hiçbir zaman tamamen sona ermedi ve anlaşmanın hükümleri taraflar tarafından hiçbir zaman tam olarak uygulanamadı.
Rusya, 2022'nin başlarında DPR ve LPR'yi resmen tanıdı. Bu kararın ardından, 22 Şubat 2022'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Minsk anlaşmalarının artık var olmadığını" ve çöküşlerinden Rusya'nın değil Ukrayna'nın sorumlu olduğunu açıkladı.