Reuters’a bilgi veren iki kaynak iktidar kanadında ek bütçeye ilişkin çalışma yapıldığını, ihtiyaç duyulup duyulmayacağına dair nihai kararın ise henüz verilmediğini belirtti.
Son dönemde artan küresel enerji fiyatları, KKM’nin dönüş maliyetleri, TL’deki değer kaybı, kamu çalışan ve emeklilerine yapılacak düzenlemeler bütçe açısından artan maliyet anlamına geliyor. Burada akaryakıt, elektrik, doğalgaz başta olmak üzere sübvansiyonların bütçe maliyeti 2021’de 200 milyar TL’ye ulaştırırken bu yıl 300 milyar TL bekleniyordu.
Ancak enerji maliyetleri de enflasyon yılbaşında hedeflenen seviyelerin kat ve kat üzerinde arttı. En geç Haziran 2023’te yapılması planlanan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi bu gidişat iktidara olan desteği azaltır boyuta da ulaştı.
Üst düzey bir yetkili, “Özellikle elektrik ve doğalgaz maliyetlerinin etkisi oldu. Ardından enflasyon, devam eden enerji maliyet artışları, KKM’nin etkisiyle bu yıl bütçenin içinde kalınması mümkün gözükmüyor. Ek bütçe yapılması kaçınılmaz gözüküyor” dedi ve ekledi:
“Bu konuda birkaç toplantı yapıldı ama ek bütçenin ne kadar olacağı konusunda bir belirgin durum yok. Bunda enflasyona bağlı olarak kamu çalışanları ve emeklilere yönelik maaş artışlarının da etkisi olacak. Yatırım maliyetleri de öngörülenin çok üstüne çıkmış durumda. Şimdi kurumların ne kadar ek bütçeye ihtiyacı olduğunun tespiti için yapılan çalışmalar birleştirilecek. Bir miktarı şu anda telaffuz etmek mümkün değil. Ancak mümkün olursa bu yasama döneminde tatil öncesi çıkması en doğru seçenek.”
TBMM genel olarak Temmuz ayının ilk günlerinden Ekim ayının başına kadar tatile giriyor. Dolayısıyla ilgili çalışmanın TBMM kapanmadan hayata geçmesi gerekiyor. Aksi takdirde düzenleme ileri bir tarihe kalacak.
Konu hakkında bilgi sahibi bir diğer kaynak ise, “Bu yasama döneminde öncesinde ek bütçenin çıkarılması için bir çalışma başladı. İhtiyaçlara bakılıyor nihai karar verilmedi” dedi.
Artan enflasyon beklenen enerji yükleri KKM kamu çalışan ve emekli ek göstergesi ve artışları vb maliyetler bütçe açığının yıl sonuna doğru %5’e doğru genişleyeceğini açıkça gösteriyor.
Bir diğer taraftan ise geçen yıl sonunda da ek bütçe gündeme gelmiş ancak tercih edilmemişti. Geçen yıl ek bütçeye çalışılmış ancak yerine Cumhurbaşkanına 2021’de bütçe tahmininin üzerinde elde edilen gelir kadar tutarı ödenek olarak kullanma imkanı tercih edilmişti.
BÜTÇE AÇIĞI %5’E DOĞRU GİDİYOR
Ayrıca enflasyondaki yükselişler için benzer ülkelerden daha iyi durumda olan bütçesine başvurma kararını Türkiye ilk olarak 2021 Ekim ayında almıştı.
Reuters’ta Kasım ayında yayımlanan bir haberde hükümetin bütçeden genişlemeci adımlara hazırlandığı bunların 2022’de de belirginleşerek devam edeceği belirtilmişti. Haberde Türkiye’nin bütçesinin de gelişmekte olan ülkelere paralel seviyelere doğru evrileceği enflasyonun halka etkisinin bu şekilde azaltılacağı belirtilmişti.
Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında 2016’a ya kadar en düşük bütçe açığı veren ülke idi. Türkiye hala benzer ülkelerden düşük açık verse beklentiler kalıcı %5 civarı açığa doğru gidildiğini gösteriyor.
İstanbul Analiytics’ten Güldem Atabay’ın yayınladığı bir raporda, artmaya devam eden enflasyon nedeniyle tasarruf yerine tüketim eğiliminin devam ettiği, bunun da vergi gelirlerini yukarı ittiğini belirtilerek, “Yılın ikinci yarıda harcamaların ivmeleneceği beklentisi şimdiden ek bütçe çalışmalarını tetiklemiş durumda” denildi. Raporda harcama artışlarının 2022’de bütçe açığının “%5’in üzerine taşıyacak güçte” olduğuna dikkat çekildi.
Bütçe açığının GSYH’ya oranı 2013’ten 2016 yılına kadar yaklaşık %1 seviyesinde kalmıştı. Düşük kamu borcu bu dönemde Türkiye piyasalarını destekleyen önemli bir unsur oldu. Bütçe 2020’de %3.5’e gelecek şekilde her yıl genişledi.
Bütçe açığının GSYH’ya oranı OVP’de 2022’de %3.5, 2023’te %3.2’ye, 2024’ye %2.9 öngörülüyor.
Hükümetin 2022 bütçesi 1.75 trilyon TL gider 1.47 trilyon TL gelir 278.37 milyar TL bütçe açığı öngörüyor.
İlk 4 ay gerçekleşmesine göre bütçe kabul edildiğinde öngörülen giderlerin %45’i kullanıldı. Bütçede yılın son ayında neredeyse ilk 11 ay kadar gider kullanımı yapılabiliyor.
KKM DÖNÜŞLERİ
Hükümet geçen yıl yaşanan kur krizinin etkilerini azaltmak maliyetini Hazine ve TCMB’nin üstlendiği kur korumalı mevduat (KKM) sistemi geliştirmişti.
KKM geçen hafta itibarıyla 904 milyar TL tutara ulaştı ve bankacılık sektörünün 6.6 trilyon TL’lik mevduatında önemli bir yer edindi.
Hazine ve Maliye Bakanı KKM’nin bütçeye maliyetinin 3 Haziran itibaryla 21.1 milyar TL olduğunu söyledi. Bankacıların hesaplamalarına göre 17 civarında kur ile bütçeye KKM’dewn önümüzdeki iki ayda 13-15 milyar TL civarı yük daha gelecek.
KKM’nin Hazine haricinde TCMB’ye de maliyeti ve piyasa maliyetinden çok vade sonlarının döviz talebi yaratıp yaratmayacağını izliyor.
Cumhurbaşkanlığı ve Hazine haberin yazıldığı sırada konuya ilişkin Reuters’ın sorusuna henüz yanıt vermedi.